15

7.5K 474 113
                                    


Hele şükür birkaç gün sonrasında taburcu olduğumda benden mutlusu yoktu. Üstüme geçirdiğim siyah tişört ve siyah pantalon benim için şuan rutin olan bir şey gibi değil de kutsal bir şey gibiydi.

Gözlerimi yavaşça araladığımda yatağımdaydım. Jungkook gitmeden beni evime bırakmıştı ve bisüre toparlanmam için gerekli olduğunu söylemişti. Haklıydı da. Günlerdir kabus görmekten uyuyamıyordum.

Başımı ovuştururken hafifçe yatakta dikelmiştim. Karnım önceki gibi zorlamıyordu. Yavaşça kalktığımda evde olmak garip hissettirmişti. Çünkü çöplüğüme dönmüştüm.

Uzun zamandır uğramadığım odada gözlerimi gezdirirken masanın üstündeki şarjörler, hapler, silah parçaları türü şeyler cidden bir kızın odası olmadığı izlenimini veriyordu.

Odadan çıktığımda lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Aynada kendime bakınca saçlarımın dağınıklığı L'e dönmüştü.

Saçlarımı toplarken hemen bir duş almış ve bir şeyler atıştırmıştım. Koltuğa oturduğumda sürekli kaçtığım anın geldiğini biliyordum. Peşimde birileri vardı ve ben ne yapacağımı bilmiyordum.

Amaçlarının beni öldürmek olmadığını biliyordum. Çünkü öyle olsaydı o gün yatağın altında olduğumu bilmelerine rağmen beni öldürmemezlik yapmazlardı. Bende onların işine yarayacak bir şey olmalıydı.

Odamda annemin ve babamın eşyalarına bakmaya karar vermiştim. Sakladıkları bir flash bellek bile bir işe yarayabilirdi. Ayağa kalktığımda odama ilerlemeye başladım. Asıl sorun bir şey bulursam bunun kaldırabileceğim bir şey olup olmadığıydı.

________

Eşyalar arasında bir şey bulamamıştım doğrusu olsa bile amcamgilin alacağını düşünüyordum. Amcam alsaydı çoktan bir olay çıkmış olurdu. Demek ki hala saklı bir yerdeydi. Düşünüyordum ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Ailem yanımda hiç iş konuşmazdı.

Bisüre sonra yatağa oturduğumda birtakım sesler gelmeye başlamıştı. Sanki biri kapıyı açmaya çalışıyormuş gibi. Tedirgince kapıya ilerlediğimde kapının arkasındaki sopayı elime almış ve kapının açılmasını beklemeye başlamıştım.

Gözümü hafifçe deliğe yaklaştırdığımda erkek olduğunu anlamıştım ama kilite eğildiği için yüzünü göremiyordum. Sopayı sımsıkı kavrarken kapının açılmasıyla içimi bir korku kaplamıştı.

Adam içeri adım at- bir saniye bu salak?

"Jungkook!!!" bağırdığımda bana doğru dönmüş ve sopayı görünce çığlık atmıştı.

"Napıyon kızım?! Şeytan doldurur indir şunu aaa!" mal mal ben ona bakarken o ise mal bir pozisyonda bana bakıyordu. Sopayı yerine atarken içeri yürümeye başlamıştım.

"Neden burdasın ve kapıyı nasıl açtın?"

"Seni görmeye geldim ve yedek anahtarı aldım." koltuğa oturduğumda gözlerimi kapatmıştım.

"Korktum gerzek!" hafifçe bağırdığımda bir gülme sesini ve ardından yüzümde Jungkook'un sıcak nefesini hissetmiştim. Gözlerimi açmaya cesaret edemezken gülmüştü.

"Prensesi korkuttum mu?"

"Prenses olmak için fazla kraliçeyim." güldüğümde gözlerimi açmıştım. Jungkook tam dibimde olduğu için hafifçe gerilediğimde yaklaşmış ve yine o mesafeyi ayarlamıştı. Ben ona bakarken o gülümsemişti.

"Bu bakışmaya yatakta devam edebiliriz. Uyumadan önce yani." Jungkook'a vurduğumda gülmüştü. Utanmıştım. Aptal. Utanmadan yatak diyor bi- Yatak?! YATAK?!

BBLOOD  |Jeon Jungkook| [Tamamlandı✔️] Where stories live. Discover now