40.Bölüm

21.4K 1.3K 21
                                    

1 hafta sonra
Rüstem ağa Poyraz'a ulaşmaya çalışıyor ama bir türlü adam telefonunu açmıyordu.
Miran hala yaşıyor ve polis ile iş birliği yapıp işlerine engel oluyordu.
Ekrem ise bir kızın peşindeydi ona ulaşmak en zoruydu.

Fatma hanım kocasının yanına gelerek karşısına oturdu.
"Bugün Ekrem ile o kız eve gelecekler "
"Rüstem bu kız Zelal gibi değil tam Kezban karısının kızı "
"Ne dersem lafı ağzıma tıkıyor o yeşil gözleri yok mu şeytan gibi dik dik bakıyor"
"Ne yapacağız oğlumuzu nasıl kurtaracağız"
"Tek oğlum hayatta kaldı Rüstem ağa onu da vermem Gülbahar'ın soyundan gelene "deyince adam sessizce oturduğu yerden kalktı. 
Poyraz baba demişti bir haftadır  ulaşamıyordu ve o da bir kız peşine düşmüştü.
Ne var bu ailede ki bütün oğullarım o ailenin kızları için benden vazgeçiyor diye söylendi.
Fatma'ya nasıl derdi çocuklarının hepsi yaşıyor  ben onları başka ailelere verdim nasıl derdi.
Karısı her öldüğünü düşündüğü çocuğu için günlerce yas tutarken aslında kızında oğullarında  yaşıyor nasıl denirdi?
Poyraz başına bela olacaktı hemde çok büyük bela keşke yıllar evvel Berzan'ın karşısına çıktığında ona engel olsaydı bu  işlerin içine hiç sokmasaydı.
Yıllar sonra ilk kez köşeye sıkıştığını hissetti.

Poyraz ise Fidan'ı düşünüyordu katil olmasına kötü olmasını önemsemeyip bir şans vermişti ikisine ve bu şansı sonuna kadar kullanacak iyi bir adam olacaktı.
Babası Rüstem ağa ve kardeşi şanslı olan ailesi ile büyüyen Ekrem ile geçmişin  hesabı bitince elini masum prensese uzatacak yeni bir hayat kuracaktı.

Telefonunu çıkarıp Fidan'ı aradı .
"Alo "
"Benim Poyraz "
"Neden aramadın tam bir haftadır telefonunu bekliyorum "
"Beni özle diye aramadım diyelim "
"Ne özleyeceğim seni sadece merak ettim "
"Rüstem ağa Miran abiyi öldürmedin diye sana bir şey yaptı sandım"
"Benim için korktun yani "
"Ölmeni istemiyorum kapıdaki tavuğunda ölmesini istemem öyle düşün "
"İyi bakalım öyle olsun "
"Bugün buluşalım o zaman anlatmak istiyorum"
"Tamam hala Adana'dayım buluşalım "
"Neden gitmedin Fidan sen bu toprakları törelerini sevmezsin "
"Bir nedeni yok gitmedim işte "
"Adresi mesaj atarsın "
"Atarım"deyip telefonu kapattı.

Fidan korkuyordu ama içinde  bir şeyler bu adamı dinlemesini yanında olmasını istiyordu.
Kafası da kalbide karışmıştı .
Ekrem'i sevdiğini düşünüyordu ama onun için bu topraklara gelmezken daha bir haftadır  tanıdığı katil olduğunu bildiği bir adam için gidemiyordu.
Kezban hanımda kızındaki tuhaflığın farkındaydı.
Neden gitmediğini merak ediyordu ama kalbi kırılmasın diye soramıyordu.
"Ne düşünüyorsun güzel kızım ?"
"Bilmiyorum anne ne düşünmem gerek onu bile bilmiyorum "dedi sıkıntıyla.

"Anne ben neden böyleyim neden kalbim çocuk gibi "
Kezban hanım kızının yanına gelip sarıldı.
"Sen hep nazlıydın bende kötü bir kadındım kızım "
"Asmin'i ezmek isterken senin büyümene izin vermedim "
"Ama Yeliz benim gibi değil anne "
"O hep deliydi kime benziyor huyu ben de bilmiyorum küçücük elleriyle daha üç yaşında   karşıma geçer "
"Asmin'e vurursan seni sevmem anne demem küserim  derdi "
"Sen benim kızımdın ama kalbin ruhun iyiydi sadece fazlasını isterdin bende verirdim "deyip sarıldı.
"Ama ben değiştim kalbim kara olduğu halde çabaladım Asmin de yengende Dila teyzende affetti beni "
"Sen benim gibi bir anneye göre hep iyi kalpli oldun sadece bencilsin küçük bir çocuk gibi fakat "
"Bununda artık farkındasın ben bile doğruyu bulduysam melek kalplim sende gerçek Fidan'ı eminim  bulacaksın"deyip sarıldı.
"Bulacağım anne "
"Artık kendimi değil bir adamı öyle seveceğim ki çok mutlu olacağız "
"Ona yeni bir hayat vereceğim "deyip gülümsedi .
Kezban hanım kızının yüzüne soran gözlerle baktı.
"Sanki bir aday var gibi konuştun"
"Fidan eğme başını var mı öyle bir şey "
"Sonra annem sonra bende emin değilim kaderimde o mu var bilmiyorum"
"ama onu bırakıp gidemiyorum da"deyince Kezban hanım kızının saçlarını öptü.
"Hani sana demiştim ya Ekrem ve Yeliz ne ara sevdiler diye "
"Artık anladım anne sevmek için bir bakış da yetermiş bakmasını bilene"deyip iç çekti.

Birini sevmek için bir bakışta  bir gülüş bir damla gözyaşıda yeterdi .
Kadir ve Zelal içinde aşk kapılarını öyle çalmıştı.
Henüz ikiside bunun farkında değildi .

Kadir kızın gözünden akan o bir damla yaşı silmek sarılmak istemişti ama bir çocuğun annesi bir adamın karısı olması kalbini ağrıtıyordu.
Aşkı yıllarca dedesinden hep tebessümle dinlemişti.
Yaşlı adam torununa gençliğinde yaşadığı kavuşamadığı sevdiğini yıllar geçmesine rağmen özlemle anlatırdı.
Kadir de bir gün dedesi gibi sevmek istemişti .
O kızın gözlerine bakınca içi se titremişti.
Karşısına çıkınca umudu da vardı ama küçük çocuğun anne demesi ile dünyası yıkıldı.
Hayali olan öğretmenlik bile adamı bir haftadır kendine getirmemişti .
Okulların açılmasına bir hafta vardı eğer ailesi ile kötü ayrılmasa buralardan giderdi ama gidemiyordu .
Eli kolu bağlanmış bir şekilde dilinde dua ile evden çıktı.
"Allah'ım sen başkasının sevdiğini düşürme kalbime çıkarma karşıma  "diye söylenerek okula geldi .

Poyraz ise Fidan'ın gelişini yolun kenarında bekliyordu.
Kızı uzaktan görünce arabadan indi sanki yıllardır hasretmiş gibi sanki yıllardır sevdiğiymiş gibi heyecanla bekledi.

"Hoşgeldin "
"Hoş bulacak  mıyım peki  ?"diye iç çekerek sordu.
Adam gülümseyerek kızın yüzüne baktı.
"Bulmak istersen bulursun ,gönlün varsa mutlu da olursun "
"Bakalım Poyraz efendi zaman gösterecek "deyip arabaya bindi .
"Hadi mahalleden çıkalım bir gören olacak"
"Çıkalım bakalım "
"Nereye gideceğiz peki "
"Bana yemek yapacağın evimize "
"Evimize ?"
Poyraz saçlarını karıştırarak kıza sıkıntılı bir şekilde baktı.
"Seni kaçırdım biliyorum kendi isteğinle yanımda değildin ama Fidan akşam yanına gelince kapıda beni karşılıyordun ya bana yemek pişiriyordun benimle sohbet ediyordun ya "
"Ben hayatım boyunca bu duyguyu hiç tatmadım "
"Bir kadın bana hiç yemek yapmadı bana iyi misin diye soran hiç olmadı"deyip iç çekti.
Fidan yanındaki adamın elini tutmak istedi ama yapamadı fakat onun yanında olduğunu bir sözü ile  hissettirdi.
"Salata senden o zaman "deyip gülümsedi.
Poyraz kızın sözleri ve gülünce bir başka olan güzelliği ile yutkundu kendine gelmek için uzun bir süre öylece kızın yüzüne bakıp kaldı.
"Poyraz"
"Hıı"
"Bütün gün burada mı oturacağız "
"Ha tamam gidelim "deyip arabayı çalıştırdı.
Fidan'ın radyodan şarkı açması ile Poyraz hayatında belkide ilk kez böyle bir şarkı dinliyor ve bundan da hiç şikayetçi değildi .
Her şey bitse bile aşk kalıyordu birlikte yedikleri yemeğin kokusunda gidecekleri evde şuan çalan şarkıda bir gün yolları ayrılsa bile adam biliyordu bu aşk hep kalacaktı sonunda kavuşamasa bile unutmayacaktı avcı prensesi hep sevecekti.

Fidan ise ara ara adamın yüzündeki çiziğe bakıyordu.
Yaptıkları sessiz ama huzurlu yolculuk sonunda birlikte kaldıkları  evin önünde durdular.
Poyraz arabasının arkasından yaptığı alışverişi çıkarınca Fidan adama baka kaldı.
"Ya gelmeyi kabul etmeseydim "
"Verecek birini bulurdum hadi gel yardım et"deyip hafif torbalardan bir kaçını kıza evin anahtarı ile birlikte verdi.
Fidan evin kapısını açınca her şeyin bıraktığı gibi durduğunu gördü.
"Senden sonra hiç gelmedim "
"Neden ?"
"Bu ev de hep ikimiz yaşıyormuşuz gibi hissetmek istedim"
"Dikkat et bana  aşık oluyorsun avcı"
"Şikayetçi değilim "deyip elindeki torbaları tezgaha bıraktı.
"Biliyor musun eğer babam beni seçmiş olsaydı Ekrem yerinde ben olabilirdim"
"O zaman seninle yollarımız daha farklı kesişirdi"
"O zamanda belki  Ekrem ve Yeliz bir araya gelemezdi"
"Bu bizim kaderimiz Poyraz "
"Ben doktorum sen katilsin"
"Ben birini kendimden çok sevmeyi bilmiyorum sende sevilmeyi bilmiyorsun"
Poyraz kızın yanına gelip ellerine dokundu.
"Hadi gel Poyraz gerçekte kim hayatına bir bakalım "deyip elinden tuttu.
Salondaki koltuğa oturunca kızı kendine çekti.
Fidan hiç bir şey demeden adamın yüzüne bakıp ellerini tutmaya devam etti.

Bahtımın Karası ♣️Where stories live. Discover now