20. Bölüm

355 14 23
                                    

                         3. AY SONRA

Passionis'te gün her zamankinden daha da yoğundu. İşleri bitirme çabasının yanı sıra bir de yolculuk heyecanı da vardı. Yurt dışında bir defile daveti vardı ve bu davet tüm Passionis'i heyecanlandırıyordu. 3 ay boyunca fazlası ile yoğun bir dönem içindeydiler. Ömer'in yokluğu ile zor dönemler geçiren şirket, Ömer'in gelmesi ile daha rahat nefes almışlardı. Kendi şirket Lansmanları içinde yoğun bir hazırlık içinde olan çalışanlar rahat bir nefes alabilmak için, gece gündüz çalışmışlardı. Aslında tüm sorun bir programa oturtamamış olmalarıydı ve tabiki disiplinli bir Ömer İplikçi'nin şirkette olmamasıydı. Her ne kadar Ömer'in disiplininden şikayet etselerde bariz bir gerçek vardı o da Ömer'in şirkette olduğu zaman kesinlikle her şey sistematik biçimde ilerliyor ve hata payı minimuma indirgeniyordu.

                   3 Ay Önce

Ömer uzun zaman sonrasında şirkete yeniden gelmişti. En son geldiği zaman ise Fransızlarla yapacakları toplantı zamanıydı. Toplantı yapılmış, tasarımlar beğenilmiş onaylanmış ve lansman için yazın beklenmesinde karar kılınmıştı.

Odasında bir kaç evrak incelerken kapısı çalındı. Gel komutu ile kapıdaki içeri girdi. Kafasını evraklardan kaldırıp gelene baktı. Elinde bir kaç zarfla Derya girmişti. Ömer'in bir şey demesine gerek kalmadan Derya konuşmaya başladı.

"Ömer Bey bunlar sizin için gelmiş." diyerek zarfları masaya bıraktı. 6 tane zarf vardı. Zarflardan birini açtığında bir davetiye ile karşılaştı.

3 ay sonra yapılacak olan bir defile davetiyesiydi bu. Defileyi duymuştu ama her şirketin bu defileye katılamayacağını biliyordu. Bu davetiyenin kendilerine gönderilmesi Ömer'i fazlası ile gururlandırdı. Bu defileye katılabilecek kadar başarılı olmak ona sonsuz gurur ve mutluluk veriyor.

Bu defilenin önemi şuydu; dünyadaki seçkin ve markaların yöneticileri ve tasarımcıları bulunuyordu. Her "ben tasarımcıyım" kişiler veya şirketler bu defileye katılamıyordu. Bu Ömer için ve Passionis için büyük bir şanstı. Bu sayede bir çok marka sahibi ve tasarımcısı ile tanışıp pazar alanını genişletebilirdi.

Davetiyeyi masanın üzerine koyduğunda zarfta bir kâğıt olduğunu fark etti. Kağıtı alıp okuduğundaysa şaşırdı. Zarfı ve kağıdı masanın üstüne koyduktan sonra diğer zarfları aldı sırayla hepsinin içine baktı. Fakat hiçbir şey yoktu sadece kendi isminin yazdığı zarfta vardı.

D.A(di.ey)'da orada olacak. Çok merak ediyorsun değil mi? Merak etme yakında öğreneceksin! Sadece bekle...

***
Yasemin bu 3 ay içinde Sinan ile bir kaç kez konuşmayı denedi fakat Sinan hiçbir şekilde kendinden taviz vermedi. Bu durumu kaldıramayarak daha önceden kendisine gelen bir teklifi değerlendirerek şirketle tüm ilişiğini kesip gitmişti. Gittiğinde bile Sinan'ın aramasını beklemiş fakat sinan onu aramamıştı.

***
Sinan, Yasemin'in gitmesinden hiç etkilenmemiş ve hayatına devam etmişti. Tek fark vardı, Fikret ile köşe kapmaca oynamıştı resmen. Fikret her şirkete geldiğinde tedirgin bir şekilde ya terasa ya da molaya çıkıyordu.

***
Fikret 3 ay boyunca şirkete gidip gelmişti fakat hiçbir şey olmamıştı. Ne Ömer'den yana, ne de Sinan'dan yana. Planlarına kaldığı yerden devam ediyordu. Elbet tutacaktı, buna inanıyordu ve Ömer kendisine gelecekti.

***

Genç kadın Ömer'e sürekli mesajlar atarak onu bazen sinirlendiriyor, bazen de meraklandırıyordu. Tüm bu zamanlardaysa çokça eğlenmişti. Aynı zamanda bir sürü hazırlık yapmıştı. Ömer'in, kaç defa Defne'yi bulmak için mahalleye gittiğini, aklına gelen yerlere baktığını biliyordu. Zaten çoğu zaman da şirkete gelmemişti. Nerede olduğunu Derya'ya da söylememişti.

Bir Başka (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin