35.bölüm*Bazı zamanlar*

3.4K 365 73
                                    

Keyifli okumalar♡
···

Aygül

Bir bakmışım deli divane
Bir bakmışım sanki yok gibi..
Ben kendini bilmez yine biçare..

Artık bir yılım kalmıştı. Sadece bir yıl sonra bende avukatlar kervanına katılacaktım. Haksızlık anında susamayan ben, bu meslek aşkı küçüklükten içime düşmüştü. Nasıl ki hasretle bir şeyi arzularsa insan bu da benim en büyük hayalimdi. Herkes avukatlar yalancı olur sen olma diye nasihat verirken babam onların tam tersi bir şekilde benimle konuştu.

"Avukatlar yalancı olmaz. Doğru yolda olup hakki islamı savunan avukatlara da ihtiyacımız var oku kızım. Ben senin arkadayım" cümlelerinden sonra bu aşktan vazgeçmemiş sonuna kadar kazanmak için çabalamıştım. Çalışır, inanırsak başaramayacağımız bir şey yoktu. Yeter ki inanalım.

Koyu kahve şalımı yaparak feracemi üzerime geçirdim. Evden çıkarak üniversiteye dogru yürümeye başladım. Durağın oraya gelince yanıma gelen kişi ile bütün bedenimi titreme aldı. Çünkü bu çocuktan cidden korkuyordum. Helal haramı bilmeyen bir insandı ve kaç kere elimi tutma teşebbüsünde bulundu. Gözlerimi kapatarak estağfurullah çektim. Çocuk bana bakarak konuşmaya başladı.

"Aygül'üm" dedi 'm' harfini uzatarak isminden soğudum. O da devam etti.

"Kaçma benden ama yakışıyor mu sana aa" dedi. Eli koluma gidince sinirden ağlamak uzereydim. Ama hiç ağlayacak yer degildi. Gözlerimi gözlerinde kenetleyerek konuştum.

"Çek şu ellerini"

"Çekmiyorum" diyerek elime uzanınca geri ittirdim.

"Sana bana dokunamazsın dedim Orçun"

"Bu kadar mı nefret ediyorsun benden bu kadar mı aşağılık bir adamım gözünde" dedi. Gözleri dolmuştu neredeyse onun aşkına inanacaktım.

"Sorun senin aşkına inanıp inanmamam değil Orçun" diye bağırdım. O elimi bıraktı ve bana baktı. Neyse ki ona bakmıyor ama onun bakışlarının üzerimde olduğunu hissediyordum.

"O seni hak etmiyor" dedi ve arkasını döndü.

"Sanki ben bilmiyor muyum? Şu kalbe söz geçiyor mu? Sadece gözlerin aşkını ifade etmesi yetmiyor." diye içimden geçirdim. Otobüsün gelmesi ile elimi kaldırdım. Otobüs durunca kartımı basarak içeriye geçtim. Tıklım tıklım halinden nefes almaya fırsat yoktu. Bir sonraki durakta Orçun binince kafamı diğer tarafa çevirdim. Zaten erkekler olduğu için kıpırdamıyordum bile. Bana baktı sonra bakışları arkaya kayınca kaşlarını çattı. Yanıma doğru gelerek bileğimden kavradı. Sessizce fısıldadım.

"Sana kaç kere şunu yapma dedim" dedim sinirle.

Gözlerini benden çekememezken beni ön tarafa alıp kendisi arkama geçti. Yan tarafa da kolunu uzatınca herkesten korumuş oldu güya kendinden neden sakınmıyorsa rahatsız olduğumdan kıpırdadım. Arkamdan çantayı tutarak konuştu.

"Rahat dursana"

"Nasıl rahat olabilirim acaba?"diye söylendim. Herzaman otobüslerden nefret ederdim. Bu çocuk neden arabayla gelmiyordu da benim gibi sürünüyordu yollarda.

"Senin araban yok mu?"diye sordum merakla ona ait bir şey sorduğum için tebessüm ederek konuştu.

"Var aslında"

"Ee ne diye eziyet çekiyorsun" dedim. Ayakta duracak halim kalmamıştı. Orçun'un tavrından ne kadar yabancı olduğu belli oluyordu.

"O zaman seni koruyamam" dedi gözlerimi kaçırarak konuştum.

Meçhul  ~HemHâl ~ Where stories live. Discover now