Bakıyorum ama Göremiyorum

281 26 0
                                    

Daniel;
Gözlerimi açtığımda güneş odayı aydınlatmıştı, beni uyandıran Bilge'nin rüyasında konuşmalarıydı. Hem ağlıyor hem de baba diye sesleniyordu. Ne kadar seslensemde beni duymayınca kalkıp yanına uzanmak sarilmak istedim ama nasıl yapacağımı bilemeyince bende  abimle babannemde yaptığımız gibi ayak baş şeklinde yattım.

Ama bu seferde ayaklarıyla tepinmeye başlayınca uykumun iyice içine etti. Yorgana sarıp sıkıca tutunca biraz kıpırdansa da durdu. Oh be deyip tam gözümü kapamışken bu sefer de bana seslendi; "Daniel," vayy rüyalarında beni mi görüyorsun, biraz gururlanmadım değil hani ama son cümlesi beni on ikiden vurmuştu
" Daniel, gitme..."

Sonrasında onun uyandığını anlayınca uyuyor numarası yaptım. Tepinmeye başlayınca yeni uyanıyormuş gibi cevap verdim. Onu sürüklediğim bu durumda ona güzel şeyler yaşatmak isterdim ama söyledikleri o kadar etkilemişti ki beni sadece kahvaltı yapalım diyebildim.

Kahvaltıdan sonra da onu yanımda götürmek istemiştim ama babamın konuşacaklarım var demesi ile bir şey diyemedim, çünkü herhangi bir baba-oğul konuşması olmazdı bizimki. Geçen konuşmamızda gözüm morarmıştı, gözlüklerle okulda gezmek iyi değildi.
Arabada uzun süre sessiz gittikten sonra, uzun bir kırmızı ışıkta beklerken

- Anneni aradığını biliyorum, dedikleriyle şaşırmıştım. Halbuki çok gizli yürütmeye çalışıyordum. "bakma bana öyle, yediğin ekmekten giydiğin donuna kadar bilirim ben, ne iş yaptığımı unuttun galiba"
- Çok merak ettim ne giymişim acaba, bu da benim ona küfür etme şeklimdi
- Gri olduğunu söyleyeyim gerisini sen düşün, gerçekten bu adam beni g.t etmekte ustaydı. " seninle bir anlaşma yapalım o hazırlandığın sınavı kazanırsan ben seni nokta atışı ile ona yollayacağım" inanmaz gözlerle ona döndüm, hadi canım bakışı atarken

- Önüne bak gerzek dedi. Önüme dönerken, yillar sonra bana neden yardım ettiğine anlam verememiştim. Kızın haberi var mı dedi
- Hangi kızın
- Gerizekalı evimize kadar getirdiğin kızın
- Hayır yok, yani kazanacağım bile belli değilken..
- Yani gideceğini bilmiyor dedi sözümü keserek
- Bilmesinin önemi var mı? Sonuçta sadece arkadaşım, benim adıma sevinir, güldü
- Eminim sevinecektir, sen tam bir geri zekalısın nasıl benim oğlum oldun bilemiyorum
- Bende dedim sinirle
- Kapa çeneni, sen daha neler yaptığının farkında değilsin, o kızı bile isteye her gün kendine bağlıyorsun nasıl kopacaksınız, o öyle ben gidiyorum eyvallah ile olmaz, derini yüzer, kalbini söker canını acıtır. Emin ol en çok acıyan da senin ki olur.
Camdan dışarı bakarken aklıma sabah ki rüyası geldi, eğer benim yerime daha değerli birini koyarsam daha az acıtmaz mıydı?

- Eğer ona söylersen gideceğini sana okulda ayarlarım, adam resmen iyi oynuyordu, zaten onu hiçbir kağıt oyununda yenmek mümkün değildi, lanet herif
- Peki, ama bende bir şey isteyeceğim
- Fazla oluyorsun
- Babasını bulur musun?
- Uganda'da
- Nerden ha tabi sen bilirsin
- Onun hakkında senden daha fazla şey biliyorum ama bunlar seni ilgilendirmez, kendin yaşa gör
- Peki onu buraya dönmesine ikna edebilir miyiz? Resmen yardım istiyordum ama Bilge için aslında evet bencil piçim kendim için istiyordum.
- O kolay sen dediklerimi yap, istediğin zaman istediğin yerde olur, ama o bunu istemeyecektir
- Biliyorum

Ama sende bilmiyordun ki baba, bir annenin sıcaklığı, babanın nefesi bir aşktan, dosttan, sevgiliden daha değerliydi, önemliydi. Elbet babasını görünce, konuşunca affedecek yaraları kapandıkça beni de unuturdu, hem unutamayacak ne vardı ki, birkaç ay sonra gideceğim ve o beni ömrünce hatırlamayacak bile.

                   §§§§§§§§§§§§

Yüzümdeki maskeyi çıkarırken, burada yoğun bakım odasında olmaktan nefret ettiğimi hatırladım.
Yıllar önce burada yatanın ben, bekleyenin babaannem olduğunu hatırlamak eskiye dalmak ruhumu bunaltmıştı. Babaannem de bu kadar kendini çaresiz hissetmiş miydi? Ellerini tuttuğumda o her zaman sıcak yumuşacık eller değildi, soğuk hareketsiz, içim ürperdi.

Onunla konuşmaya çalışmak çok daha zordu. Duyuyordu ama ondan herhangi bir tepki gelmemesi sanki duvara konuşmak gibiydi. Ne hissediyordu ne söylemek istiyordu bilememek... acaba son sözü bana ne olurdu.
Ankara'dan ayrılmadan görüşmüştük en son, bana sıkıca sarıldığını hatırlıyorum. Yormayan sorgulamayan hep ama hep sahiplenen tek kadın hayatımdaki. Simdi orada öylece yatıyordu çok kötü hissediyordum.
Düşüncelerimden telefonumun titremesiyle sıyrıldım, mesajı okuduğumda sinirim bozulmuştu. İşi çıktığı için gelemiyormuş hanımefendi, ne işin çıktı acaba.

Hemen numarasını aradım ama açmadı. Kafeye gidip oturdum. Halam geldi, Bilge'yi sorduğumda isi çıktığını onu yolda bıraktığını söyledi. İnanmamıştım on yıllık halamı bilirdim onu bana emanet etmeden bırakmazdı onu ne kadar önemsediğimi biliyordu;

- Sadede gel başkomutan
- Ne demek o ağzına yersin su çantayı
- Kıza diyorum ne yaptın
- Allah'ım bu ailenin erkekleri yetmiyor bir de bunlara mal akil kadınlar veriyorsun onlarla uğraşıyorum. Sinirlendiriyordu
- Halaaa
- Ne var be tamam anladık rahat yok, azıcık gönlünü yokladım diyelim
- Ne yaptın ne yaptın
- Salak salak sana söz vermiş bende o sözü tutabilecek mi onu yokladım
- Dur bi dakika, sana onu mu anlattı
- Bana değil daha doğrusu bize, Hatice de biliyor
- Ah Bilge ah ağzın niye durmuyor senin
- Peki sen
- Ne ben
- Sen de söz verdin mi

Yüzümde istemsizce bir sırıtış oldu, o günü hatırladım sonra gözleri aklıma gelince daldım bir an. Onu inceliyordum uzun zamandır aklıma her halini kazımaya çalışıyordum. O bilmese de bir gün yanımda olmadığında bu yazdıklarımı okumak iyi gelecekti. Annemden alışkındım insan isteyince hafızası o kadar kıymetli bir hazine oluyordu ki. Neyse o gün gözlerinde gördüğüm bakışı çok aradım ama bulamadım

Kızgınken, ağlarken, gülerken, ders dinlerken, kızlarla eğlenip dans ederken bir sürü farklı bakışına şahit olmuşken, hatta birinden hoşlanırken bile o saf bakışları göremedim. Neden o gün çıkmışlardı ortaya ve neden bir daha yoklardı. Ona bakıyordum her gün hem de baktıkça daha çok bakma isteğiyle ama göremiyordum, özlüyordum...
Halamın beni dürtmesiyle ona döndürdüm  kafamı
- Ne o daldın? Ne düşünüyorsun
- Vermedim
- Ne
- Söz möz vermedim ne aşık olmam diye ne de yanında kalırım diye hiç bir şey için söz vermedim
- Peki aynı şeyi sana da sormak istiyorum; O fırtınalı bir denizde gemi iken geziye çıkar mısın?
Saçma bir soruydu ama halam akıl oyunları yapmaya bayılırdı, ama oyunlara gelmemeyi iyi bilirdim cevabım hep netti
- O ne zaman nerede isterse ne durumda olursa olsun yanında olurum
- Peki, dedi gözleri parlarken , birileri aynı düşünmüyor olabilir
- Bilirsin hala kimin ne düşündüğünü kafama çok takmam
Masadan kalkıp gidip ona sarıldım yanağına öpücük kondurup yanından ayrılırken aklımda sabah ki rüyası bir yandan aklımdan geçen bin bir soru, gitmekte zor kalmakta ama gidememek, gittiğini sanıp yollarda yitirmek daha zor.

BAŞLANGIÇWhere stories live. Discover now