Işığa doğru-FİNAL

160 12 2
                                    

Eva terli ve nefes nesefe kalmış bir şekilde uyandı.  Bir haftadır sanki kendi değildi. Herşey çok saçma bir hal almıştı ve Eva bir türlü ipin ucundan yakalayamıyordu. Hafızasını kazanacağına, hatta buna çok yakın olduğuna artık emindi. Kafasında bazı şeyler yavaş yavaş netleşiyordu ama bazende sanki herşey ona bir kabusmuş gibi geliyordu. Hatta bazen gerçek olmayan sesler işitiyor, tanıdık bir kokuyu burnunda hissediyordu. Saate baktı ve neredeyse sabah olmuştu. yataktan kalktı ve hazırlanmaya başladı ama bir anda bugünün cumartesi olduğunu fark etti. Bunun üzerine  sıcak, yumuşak yatağına geri dönerek tekrar uykuya daldı..Derin bir uykuya.. 

Eva uyandığında saat neredeyse öğlen olmuştu. Büyükannesi kapıyı çok kez tıklatmış olmalıydı ama Eva herzaman ki gibi kapıyı kilitlediğinden içeri girememişti. Yataktan kalktı ve lavaboda yüzünü yıkadı. Yoğun geçen iş günleri ve bunaltıcı sıcaktan dolayı çok bitkin hissediyordu. Üstüne mavi bir spor kıyafet geçirdi ve büyükannesinin yanağından öptü. 

''Ben biraz dışarı çıksam iyi olacak.'' dedi büyükannesine.

''Çok geç kalma olur mu?'' dedi yaşlı kadın. Eva bu yaşlı kadının geç kalırsa onun için ne kadar endişeleneceğini biliyordu. Büyükannesiyle kısa sürede aralarında sevgi dolu bir bağ oluşmuştu. 

Eva çelik kapıdan bahçeye adımını attığında bir an başının döndüğünü hissetti. Sanki beyni onunla eğleniyor gibiydi. O anda gerçekleşmesini inandığı, en büyük şey oldu ve Eva birşey hatırladı..

Bu bir erkekti. Çok iyi tanıdığı bir erkek. Eva ona, aşkla bakıyordu. Annesi Eva'ya bağırıyordu ve...ve..Eva başının daha çok dönmesiyle birçok şeyi hatırladı..Yeni evi, okulu..o eve geldiklerindeki adamın söylediklerini..O adam üvey babasıydı..Ve Eva bir kaç dakika sonra hafızasının geri geldiğini fark etti...

Eva tıpkı küçükken olduğu gibi sevinçten koşuyor, ağlıyordu. Ama Randy onu neden tanımamıştı? onun o günkü gazeteci olduğundan emindi ve biraz hayal kırıklığına uğramıştı. Yaşadıkları Eva'yı çok mu değiştirmişti ki Randy onu tanımamıştı? anlam veremiyordu. Onu hiç mi aramamıştı ve kazadan sonra hiç mi görmeye gelmemişti? Eva tüm bu hayal kırıklığını bastırarak sevinç göz yaşları dökmeye devam etti. Bu sırada hala koşuyordu ve ofise varmak üzereydi. Son sürat bilgasayarı açarak Scandal News'in muhabirlerini inceledi ama Randy'i bulamadı. Bunun üzerine Scandal News'in adresini alarak tüm hızıyla ofisten çıktı ve bir taksi çevirdi. 

Oraya vardığında tüm muhabirler binayı terk etmek üzereydi. Bu kadar kişi arasında onu nasıl bulacaktı? koştu..koştu..Nefessiz kalana dek koşmaya devam etti ve orada, kahve makinesinin orada onu gördü. Bir arkadaşı muhtemelen onu överek birşeyden bahsediyordu ve Randy bunları duyduğuna çok mutlu oluyormuş gibi gülümsüyordu. Saçları aynıydı ve o gülümseme...Eva kendini tutamadan sesli bir şekilde ağlamaya başladı. Sanki herşey yavaş çekimdeydi ve o kalabalığın arasından Randy bir anlığına susup, onun olduğu tarafa baktı..Ama Eva için herşey çoktan bulanıklaşmıştı. Yerdeydim! 

6 ay sonra

Hatırlamak..Bir insan için verilmiş en büyük nimetlerden biri hafızaydı.  Birbirini çok iyi tanıyan iki insanda o hafizayı yitirdiğinde ne olurdu? iki aşıktan biri hatırlasa diğerini o ilk günkü gibi aşık edebilirmiydi kendine? sanırım ben etmiştim. Randy, aşktı. O benim için, hayatın, gülümsemenin, mutluluğun..Herşeyin tanımıydı. İliklerime kadar aşık olduğum, bir duygu gibi hissederek yaşadığım hiç bitmeyen birşeydi. O herşeyi tam anlamıyla hatırlamasa bile, hatırlayacağından emindim. Beni hissettiğini biliyordum. Henüz beyni ikimizin geçmişini hatırlamasa bile, geçmişteki beni tanımasa bile...Kalbinin beni tanıdığına emindim....

''Sen ne kadar güzel bir gelin olmuşsun öyle.'' dedi Jane. Buna karşılık gülümsedim. 

İşte buradaydık kilisede..Sevdiklerimizin yanından gururla, mutlulukla yürüyorduk...

Dr. Andrew zamanın geldiğini anlamıştı. İki hasta içinde veda zamanı artık gelmişti ve hiçbir yakınları onları bu zamana kadar ziyaret bile etmemişti.

Babamda buradaydı. Beni izliyor, gülümsüyordu...Yanımdaki adama dikkatlice baktım ve parlak gözlerini beynime kazıdım..

Bu genç yaşlarında hayata veda etmeleri çok üzücü diye düşündü Dr. Andrew. Bunu yapmak kolay değildi..Yavaşça ve bu iki genci artık özgür bıraktığını bilerek onları yapay yaşamlarına bağlı tutan makinelerin fişini aynı anda tuttu ve sadece bir kaç saniye sürmüştü..

Adımlarımızı özgürce, mutlu ve sevgi dolu atarken biz ışığa doğru yürüyorduk..Yüzümüzde kocaman bir tebessüm ile...Işığa doğru yürüdük...

stepbrother and me ( Üvey kardeşim ve ben)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin