Episode 36 ( Yağmur )

1K 90 20
                                    











Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen

Keyifli okumalar...


Bölüm Şarkısı: Alan Walker - Alone

  ''Yolculuk, her zaman düşündüm onu;
İçimde bu azgın davet ne demek?
Oraya, nerdeyse güneşin sonu,
Uçmak, kayıp gitmek, kaçıp dönmemek.'' 

⭐️⭐️⭐️

Artık dayanamıyordum...

Korktum...

Tüm bu yaşanılanlardan, olayların sonuçlarından, umutsuzluktan.

O yüzden de kaçtım...

Tüm bu sıkıntılardan, acılardan, tükenmişlikten.

Sadece bir kaç dakika kurtulmak istedim tüm bu olanlardan. Aklıma gelmesin istedim. Benliğim bir kaç dakika da olsa, rahat nefes alsın istedim. Canımın acısı, bir kaç dakikalığına dinsin istedim. İçimde patlamaya yüz tutmuş acılar, bir kaç dakikalığına olsa da beni terk etsin istedim. İşte bu yüzden;

Sığındım, Akay'a...

Sığındım sevdiğim adama...

Onun varlığına sığınmak, onun huzurlu kokusuna bulanmak istedim. Onun bana verdiği güvende rahatça nefes almak istedim. Onun soluklarında hayat bulmak istedim. Güç toplamak istedim. Çünkü, kendimi çok iyi tanıyorum. Pes etmem kaçınılmazdı. Duygu değişimlerim beni öyle bir çıkmaza sürüklüyordu ki, bir dakikam diğer dakikalarıma uymuyordu. Yılların birikmişliği artık gün yüzüne çıkmak istiyordu.

Öyle bir çatışmadaydım ki, zamanın acımasızlığı ruhumun kırıklığıyla eş değerdi. Ruhum, paramparçaydı ve canım haddinden fazla acıyordu. Zaman, şifa olmak istemiyordu. Hızlıca akıp gidiyordu ve unutup sindirmem için fırsat bile tanımıyordu. İçimde öyle bir noktada öyle bir kanama vardı ki, durdurmak mümkün değildi. Durdurmayı bırak, o noktaya ulaşmak bile zordu. Yanımda sadece Akay'ın varlığı gerçekti. Onun varlığı, umut var diye fısıldıyordu her defasında. Onun soluklarından kendimi nasiplendiriyordum. O olmadan nefes bile almak içimden gelmiyordu. Öyle bir bağımlısı olmuştum. Öyle bir tutunmuştum ki ona, benden giderse bir nedenim kalmazdı.

Gücüm çekilir, dermanım tükenir, nefesim kesilirdi. 

Ruhum, yas ilan etmişti. Geçmişim yüzünden şimdiki akıp giden zamana boyun eğdiğim için. Akıp giden zamanı faydalandıramadığım için. Üstümdeki ölü toprağı silkelendirip üstümden atamadığım için yas ilan etmişti, benliğim. Duygu karmaşası içimi yakıp yıkıyordu ama elle tutulur bir sonucu bana veremiyordu.

Her şey öyle üst üste gelmişti ki, hangisini sindirsem bilemiyordum. Kaçmak istedim, tüm bu olanlardan. Kaçıp, kurtulmak.

En iyi çözüm bu sandım. Çünkü, başka bir çözüm bulamayacak kadar yorgundum. Kaçmak, benim için yalandan da olsa en iyi çözümdü. Sonra bulduğum çözümün ne kadar saçma olduğunu sindirdi benliğim. Benim için hala umut vardı,

Yaşadığımız toplumda hep ' Aile'ye önem verilmeli, aile, her şeyden üstün gelir. Aile, toplumu oluşturur. Aile de sevgi, saygı ve dayanışma olmalıdır.' gibi bir sürü olması gereken değerler kuralını öğretmeye çalışırız.

Peki benim ailem hangi değeri yansıtıyordu ? Aile konusunda sınıfta kalmıştım. İnsanlara yardım etmek için yıllarımı vermiştim. Ailenin önemini her defasında büyük bir inatla dile getirmiştim. Ama kendim, aile konusunda derin bir uçuruma ev sahipliği yapıyordum. İşte bu yüzden benliğimi tuttuğu yastan çıkarıp almak istedim. Derin uçuruma atabildiğim kadar acılarımı atıp doldurmak istedim. Gözyaşlarımı dindirmek için, bir kaçış yolu için çırpındım durdum.

Ruhuma FısıldaWhere stories live. Discover now