Bölüm 20

153 16 12
                                    

"Nasıl anlıyorsanız, öyle bir insansınız..."

Zaman geçtikçe anladım ki, insanları ne kadar manipüle etmeye çalışsanız da onlar gidecekleri yoldan ayrılmazlar. Bu nedenle insanlara tavsiye vermeyi bıraktım uzun zamandır. Bir insana tavsiye veya nasihat vererek değil, farklı bir bakış açısı göstererek yardım edebilirsiniz ancak.

Sanırım bu düşünceler aklımdan geçerken, bir yandan da Son Yarış'ı evlilik kürsüsünde görmek beni daha da üzüyordu. Hayatta "Dostum" diyebileceğim sayılı insanlardan biriydi.

Maalesef kendisi birazdan aramızdan ayrılacaktı. Düğün merasimi bittiğinde Damat Katili , Son Yarış'ı vuracaktı.

Düğün küçük bir salondaydı. Aslına bakarsanız kardeşlerim burası bir jazz müzik salonuydu. Küçük bir kitle gelir, arada caz gruplarının konserlerini dinlerlerdi.

Salon küçüktü ve zaten daha geniş bir alana da gerek yoktu. Çünkü Son Yarış'ın ailesinden hiç kimse gelmemişti. Akrabalarını öldüren kız ile de evlendiği için onu reddetmişlerdi. İlginç bir şekilde Son Yarış bu konuya hiç takılmamış gibiydi.

Ailesindeki herkesi bir kız yüzünden kaybetmişti ancak o, kazanan taraf kadar mutluydu. Sadece sevgilisine ve öleceği hayata odaklanmıştı.

Memurun sorusuna her ikisi de "Evet" cevabını verdi. Masanın üzerinde pompalı bir tüfek duruyordu. Tüfeğe yavaşça elini uzattı. Bu sırada Son Yarış ayağa kalktı. Kollarını açtı. "Vurmadan önce gelini öpebilir miyim?" diye bağırdı.

Herkes alkışladı. Tüm katiller bir araya gelmiş arkadaşımızı öleceği için alkışlıyorduk. Benim haricimde herkes bu korkunç durumdan zevk alıyordu sanki. Piyanist ve Gölge el ele tutuşmuş, büyük bir mutlulukla izliyordu gelin ile damadı. Sanırım aralarında bir şey vardı. Piyanist bana onu sevdiğini söylediğinden beri sanki daha da yakınlaşmışlardı. Galiba aşkın yaşı veya engeli yoktu gerçekten.

Damat Katili her zamanki gibi siyah gelinliği ile Son Yarış'a yaklaştı. Dudaklarından öptü, yüzünü okşadı. Sonra bir adım geriye gitti. Silahı doğrultacak mesafe için yer açtı aralarında. Silahın namlusunun ucunda Son Yarış'ın kalbi vardı. Herkes heyecandan ayağa kalktı. Elim istemsizce bıçağıma gitti.

Sen bu düğüne davetli değildi. Aslına bakarsanız kardeşlerim bu düğün bile değildi. Boş bir odada garip bir grubun kutlamasıydı sadece. Zaten Sen'i de böyle bir dehşetin göbeğine götüremezdim.

Tüm salon sessizlik içinde ne olacağına bakıyordu. Kız elindeki silahın tetiğini çekti. Bir iki adım daha geri gelip tek gözünü kıstı. Ardından ani bir hedef değişimi ile havaya doğrulttu silahı ve ateş etti. Büyük ve ani bir gürültü ile herkes irkildi. Havada patlayan silahtan çıkan mermi tavanı deldi.

Nikah memuru donakaldı. Muhtemelen iş hayatının en ilginç vakasıyla karşı karşıyaydı. Orta yaşlı sakin bir adamdı. Olanlara anlam verecek gibi durmuyordu pek. Sıradan yapısı, bizler için çok sıradışıydı. Bir el ateş edildikten sonra salonu terk etti. Koşmadı. Sinsice, hızlı adımlar atarak çıktı.

Diğerleri olduğu yerde kaldı. Ben de kaçmadım veya herhangi bir tepki vermedim. Gelinin, damadı neden öldürmediğini anlayamadım.

Damat Katili elindeki silahı yere attı. "Gerçekten son ana kadar hiç korkmadın... Hiç kaçmaya çalışmadın..." dedi.

Gözlerinin içine bakıyordu Son Yarış'ın. Yaklaştı yavaş adımlarla. Sıkıca sarıldı.

Birden herkes alkışladı. Gölge'nin gözleri dolmuştu. Piyanist "Harikasınız!" diye bağırıyordu. Satır ise sessizdi. Mutlu görünüyordu ancak içinde bir sızı vardı sanki.

Hasta KatilDonde viven las historias. Descúbrelo ahora