Ağır Veda

123 8 0
                                    

Vedalar ağır ve acıklı olur. Kimi ne zaman nerede son gördüğümüzü bile bilemeden bazen habersizce vedalaşırız.

İlkim
Üç gündür İpek'te kalıyordum. Ve bugün pazartesiydi henüz hiç dışarı çıkmamıştım ve Kaan dahil kimseyle görüşmemiştim. Yalnızca babamın çok küçük bir köyde olan evine taşınacağımı bekçi kadri beye haber vermiştim. Bana evi hazırlamaya başlamıştı. Sabahın 7:00 sinde uyanıp eski evimi ziyarete gittim duruşma bugün saat 11:00 da idi İstanbul'la vedalaşmam gerekiyordu. En çok ta Kaan la. Babamın ve annemin de mezarına bir demet gül bırakıp duruşmanın yapılacağı salona doğru yola koyuldum. İpek'i ofisten alıp salona geçtik. Kaan ve ilk defa canlı gördüğüm sevgilisi buradaydı. İçim bir erimişti. Hiç üzülmemiş hatta yüzüme o kadar yabancı bakmıştı ki kendimden nefret etmiştim. Gözyaşlarıma hakim olmaya çalışırken hayal kurmaya başladık bebeğimle. Evet onu deli gibi seviyordum ama beni sevmemesi de beni deli ediyordu kafayı yemeden en azından geç kalmadan bunu yapmalıydım. Duruşma başlamıştı salonda yerimi almıştım. Sevdiği kadında içeri girmişti.

-Peki ya siz Ýlkim SALUVAN....

neredeydim, buraya nasýl gelmiþtim. Evlenmek için can attýðým adam mýydý? karþýmdaki, her karýþýmdaki. Neden iç sesim durmadan bana iyi olup olmadýðýmý soruyordu Nasýl olmalýydým?. Sonsuza kadar yalnýz mý kalacaktý kalbim. Cehennemi hakkettim mi gerçekten be-

-Ýlkim haným, ÝLKÝM haným!!

-E-evet hakim bey kabul ediyorum.

Hiç itiraz edilmeden boşanmıştık. Salondan çıkarken kapıda durdular Kaan ve Aslı. Kaan o güzel gözleriyle Aslı'ya uzakta dur işareti yapıp onu biraz uzaklaştırdı. Ve beni durdurup konuşmaya başladı.
-İlkim
Güzel ses tonu o kadar canımı yakıyordu ki bunun böyle biteceği aklıma Bile gelmezdi. Güçlü ve umursamaz tavrımla gözlerine bakıp kaşlarımı efendim der gibi kaldırmıştım. Ve konuşmamı beklemeden devam etmişti kadife gibi sesiyle.
- Kendine iyi bak olur mu? Bir şeye ihtiyacın olursa-
Sözünü kesmiştim
- Başımın çaresine bakabilirim. Sana tek bir konuda ihtiyacým olacak, oda insanlarýn çabucak deðiþebileceðini hatýrlamam konusunda. Onun dýþýnda benim için dünyada bugün, bu saniye bir insan öldü. Ve ben o insaný tanýmýyorum. Tanýmadýðým içinde cenazesinde ben yokum. Kendine iyi veya kötü nasýl bakmak istersen öyle bak.!
Deyip arkamı döndüm ve uzaklaştım. Ondan bu denli uzaklaşmak beni her adımda Yok ediyordu. Arkamdan hızlı adımlarla yanıma gelen İpek'in koluna girdim ve lavaboyu sordum. Beni ilk bulduğu lavaboya götürmüştü. Daha fazla gözyaşlarımı engellemeden ağlamaya başladım. İpek beni teselli ederken Kaan'a da sövüyordu. Rahatlayınca lavabodan çıkıp otoparka doğru yola koyuldum. Ve bütün günü İstanbul'u gezmekle geçirmeye başladım.

Kimsenin ne dediği nede bildiği umurumda değildi. Tek bildiğim artık hayattan hiç bir zevk alamayacağım. Tek tesellim karnımdaki kocaman sevincimdi. Herkesin içinde bir umut bir mutluluk bulunurdu. Benim içimde de o vardı işte. Başka hiç bir şey, bu akşam yola koyulup buralardan gidecektim. İpek dahil kimse nerede olduğumu bilmeyecekti. Yeni bir hayat yeni bir yerde devam edecektim. Acımı yaşamaya. Akşam yemeğini İpek ile dışarıda yedik onunla vedalaşır gibi geçirdim, bütün geceyi.

Akşam yemeğimiz bittiğinde eve gitmek için benim arabama doğru yola koyulduk. İpek yoldayken bile uyukluyordu. Bir kaç gündür İpek'te kalıyordum. Valizlerimi hiç boşaltmamıştım. Bu gece İpek uyku çekerken İpek'in bile bilmediği Yol arkadaşımla buralardan gidecektik.

Eve geldiğimizde İpek odasına geçti. Bende her zaman ki gibi ılık bir duşun altına yattım.Sabaha dek hayatımı nasıl ilerleteceğimi düşünüp durdum. Kah parktaydım, kah okulun önünde yavrumu bekliyordum.

ACIM VE İLACIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin