Bölüm Dokuz : Başın sıkıştığı zaman 'Birbirinize uyarsınız' demekten vazgeç

1.1K 57 16
                                    

Selamm! Ben geldim. Size yeni bölüm getirdiimm. Umarım beğenirsiniz. :D Bu arada final yapmamaya karar verdim. Yorum yapan, beni yanlız bırakmayan herkese teşekkürler ^_^ 

İyi okumalar.. :)

Sizi seviyoruumm :) :D :*

Joe ile mesajlaştıktan sonra buluşmaya karar verdik. Ama bir sorunumuz vardı bu buluşma gizli olmalıydı ve bu buluşmayı daha çok kişiden saklamamız gerekti. Hal böyle olunca bende neredeyse mesleğim haline gelen o şeyi yapmaya başladım. Evet doğru tahmin. Plan yapmak. Ama söz konusu Joe ve ben olunca uzun süre yeni bir plan yapamadık. Telefondan konuşabilirdik ama nedense ikimizde de yüz yüze görüşme isteği vardı. Sanki yüz yüze olsak Kevin ve Nick’i ikna edebileceğiz daha iyi planlar yaparız diye düşünüyorduk. Evet yapacağımız buluşma bile plan yapmak üzerine. Ne kadar güzel değil mi ?! Ama dışarıda da buluşursak bizi görebilecek insanlar vardı. Bu hem Kevin ve Nick’in bunu öğrenmesi, hem de annemin tekrar sinir krizleri geçirmesi demekti. Bunu göze alamazdım tabii ki. Daha sonra Joe ortaya bir fikir attı ki itiraf etmeliyim ikinci ve umarım son kez Joe’nun fikrini mantıklı buldum. Yüz yüze görüşme takıntımızın farkındaydı. Bu yüzden görüntülü konuşma yapma teklifini sundu. Tabi bende kabul ettim. Olanları duyduğumda ne diyeceğimi bilemiyordum. Yani sevgilisinin ondan ayrılmış olması, bu çok kötü bir durumdu. Nedense kendimi suçlu hissediyordum. Yani fotoğraflarımızın çekilmesine sebep benmişim gibi. Ve ona ‘’Ben üzgününüm Joe, kendimi suçlu hissediyorum.’’ ‘’Saçmalama Demi. Senin bir suçun yok ki inan bana sende benim kadar suçsuzsun. Aslında kimsenin suçu yok tek sorun kardeşlerimin albüm saçmalığını bitiremeyeceğimiz konusunda diretmesi ve bize düet yaptırma istekleri. İnan bana bir gün dayanamayıp seninle benim yerime o ikisine şarkı söyletebilirim. ‘’ dayanamayıp gülmeye başladım. ‘’Bak bu fena bir fikir sayılmaz. Peki  düet yapacağımızı söyleyebildin mi ona ?’’ dedim. ‘’Aslında bakarsan söylemeye vaktim olmadı. Cesaret de edemezdim herhalde. Peki sen annene söyleyebildin mi?’’ Evet ona her şeyi  anlatmıştım. Annemin tepkilerini duyduğunda gözlerinde anlayamadığım bir ifade vardı. Sanki, sanki hüzün ve pişmanlık gibiydi. İnanın bana bu ifadeyi bundan beş gün önce görsem belki mutlu olur beklide bana yaşattıklarının acısını çekiyor derdim. Ama şimdi nedenini bilmediğim bir şekilde canım yandı.  ‘’Sadece haberi gördüğü ve birkaç duyum aldığı için Marissa ve Dallas ‘ı alıp evime geldiği düşünülürse… Hayır bende söyleyemedim’’ dedim gülümseyerek. ‘’Desene elimizi daha çabuk  tutmalıyız. Bir planın var mı ?’’ ‘’Olmaz mı? Zaten yakında mesleğimi bırakıp şarkı söylemek yerine plan yaparak para kazanacağım bu iş artık benim bir parçam haline geldi.’’ Dedim. Bunun üstüne kahkaha attı ve ‘’Umarım bu sefer temizlikçi Martina olmak zorunda kalmam.’’ Dedi sızlanarak. Bu sefer ben kahkaha attım ve ‘’Ah hayır Joe gerek yok mutlu olabilirsin. Ama inan bana seni topukluların üzerinde o paytak yürüyüşünle bir kez daha görmek isterdim ‘’ dedim. Suratını ekşitti ve ‘’Her neyse neymiş bu plan ?’’ dedi. ‘’Aslında gayet açık ve net. Yapacağımız tek şey gidip onlarla konuşmak. Ben o gün erken ayrıldığım için pek ikna edemedik’’ dedim. ‘’Peki. Bana uyar ne zaman konuşalım?’’ dedi. ‘’Bana kalırsa hemen şimdi. Nerde olduklarını biliyor musun ?’’ ‘’Muhtemelen Nick’in evinde şarkılar üzerinde çalışıyorlardır. ‘’ ‘’Peki orada görüşürüz’’

^^^^^^^^^

Şu an Nick’in evinin önündeyiz. Neyse ki ikimizde tam zamanında geldik. Ama basın mensupları yine peşimizi bırakmamakta ısrarcı çıktı. Bizim ise yaptığımız tek şey sorularını es geçmek oldu. Zaten bu adamlar bizi gözetledikleri kadar gökyüzüne baksalardı  ülkede astronomi gelişir, bizden bunlardan kurtulmuş olurduk. Bakın ne kadar faydalı bir iş. Aslında bakarsanız geçte olsa Joe ile ben nerede buluşacağımıza dair boşuna plan yaptığımızın farkına vardık. Zaten nereye gidersek yakalıyorlar bizi. Ama en azından Joe ile bir kafe de baş başa yakalanmaktansa Nick’in evinin  önünde yakalanmak daha iyi oldu Albüm için ufak bir toplantı deyip başımızdan savabildik onları. Bir de Joe ile baş başa yakalandığımızı düşünsenize bırakın albümü her türlü şeyi yazarlardı o çekecekleri fotoğrafın altına.  Ve ben bu insanlardan kaçmak için uğraşırken ‘’Plan yapma ‘’mesleğime sahip oldum. Eğer olurda bir gün sahnelerden sıkılırsam insanlara ‘’Yeter ya! Gelin siz söyleyin biraz ben  dinleyeyim. Esas mesleğime dönüş yapıyorum ben. ’’ Diyebileceğim bir mesleğim var elimde. En azından bir işe yaradılar.  Gereğinden fazla bu konularu düşünmüş olmalıyım ki Joe dayanamayıp zile bastı. Kapıyı açan kişi Nick oldu. Ne kadar şaşkın olduğunu yüz ifadeleri anlatıyordu zaten bize. Ve bir an da ‘’Sizin burada ne işiniz var?’’ dedi. ‘’Sana da Merhaba Nick. Aa bende çok sevindim seni gördüğüme sevinmez olur muyum hiç ? ‘’ dedim kinayeli bir sesle. Joe ise ‘’Dostum görüşmeyeli baya değişmişsin.  Bak mesela , çok kibarsın Nick.’’ Dedi. Ve içeri daldık. Evet resmen daldık. Ve Kevin’ı görmem bir oldu. Joe bana ‘’Ben sana demiştim’’ tarzı egoist bakışlarını atınca gözlerimi devirmekle yetindim. ‘’Ee hangi rüzgar attı sizi buraya birbirine uyan iki kişi. ‘’ Dedi Kevin. Nick ise Kevin’a bakıp ‘’Dostum hatırlat da bana  bir ara seninle cümle kurma üzerine çalışalım ‘’ dedi. Bunun üzerine gülmeye başladık. ‘’Ee cidden hangi rüzgar attı sizi buraya ?’’ ‘’Tamam ben şu düet olayını konuşmaya geldim. Hatta geldik. ‘’ dedim. Nick’in tepkisi ise bizi hiç duymamış gibi ‘’Siz ikiniz buraya birlikte mi geldiniz ?’’ oldu. Joe ve beni işaret ederek. Joe ise ‘’Gerçekten  mi Nick ? Demi’nin kurduğu cümleler içinde dikkatini çeken tek kısım bu mu oldu ? Hayır kapıda karşılaştık.’’ Dedi. Bunun üzerine Kevin ‘’Eminim öyledir’’ tarzı bir şeyler fısıldadı ama inanın bana  şu an ona laf edecek durumda değildim. ‘’Neden biz söylemeliyiz ki ?’’ dedim onlara. ‘’Çünkü birbirinize uyarsınız ‘’ dedi Kevin. Bu cümle artık gerçekten sinirimi bozmaya başladı. İlk toplantımızda da aynı şeyi söylemişti. Nick ve Joe  da benim gibi dayanamamış olacak ki ‘’Şunu söylemeyi keser misin artık ?’’ dedik aynı anda bağırarak. Kevin ise korkmuş gibiydi. Dayanamayıp gülmeye başladık. Nick ise söze başladı ‘’Şu düet konusunda geri dönüş yapamayız. Çünkü albüm yapacağımız şirket albümün içinde özellikle sizden bir düet istiyor. Yani o oylama işi bir nevi formaliteydi. Hayranlarınız sizi özlemiş olmalı ki böyle bir talepte bulundular. Ve son olarak siz gelmeden önce Kevin ve ben tam bu konu hakkında konuşuyorduk. Ve bir şarkı bulduk bile. Avril Lavigne ve Chad Kroeger Let Me go . Ne dersiniz ?’’ ‘’Siz ikiniz tüm bu saçmalıkları bize ne zaman söylemeyi planlıyordunuz? Ve madem şarkıyı biz söylemek zorundayız, neden biz yerine siz seçiyorsunuz ? Ya da her şeyi siz yapıyorsunuz ? Bu tam anlamıyla bir aşk şarkısı ‘’ dedim. ‘’ Madem geri dönüşümüz yok bari şarkıyı biz seçmiş olalım. ‘’Tamam söyle yapalım ‘’ dedi Nick. Bir oylama yapıp belirleyelim. Yani bu şarkıyı beğenenler ve beğenmeyenler arasında.’’ Dedi. ‘’Umarım bu sefer gerçek bir oylama olur’’ dedim. Başıma ne geldiyse oylamadan gelmişti ama denemeye değerdi. Nick söze girdi ‘’Şarkıyı beğenenler ?’’ Nick, Kevin ve Joe el kaldırdı. Bir dakika ne ?! Joe el mi kaldırdı. Bir kez daha baktım inanmıyorum doğru görüyorum. Ah şapşal şarkıyı daha önce hiç dinlemediğinden o kadar eminim ki ! Ben Joe’ya öldürücü bakışlarımı atarken Nick ‘’Görüldüğü üzere bir sorun kalmadı ‘’ dedi

Nick’in ağzından

 

Sonunda Joe ve Demi giiti. Onları yolcu ettikten sonra içeri gittim. Kevin bana bakarak ‘’Sence bir şey anladılar mı ?’’ dedi. ‘’Eğer o koca çeneni kapatmasaydın her an anlayabilirlerdi.’’ Dedim sinirle. Şimdi Neler oluyor dediğinizi duyar gibiyim. Kevin ve ben Joe ve Demi’yi her gördüğümüzde fark ettiğimiz bir ayrıntı vardı. İkisinin de ne gözleri dört yıl öncesi gibi parlıyordu ne de o zamanki gibi kahkaha atıyorlardı. Ve biz bu olanlardan sıkılmıştık. Her Demi’nin yanına gittiğimde Joe ne der acaba? Diye  düşünmekten, ya da eskisi gibi dördümüz olamamaktan. Bu yüzden  bu albüm fikrini ortaya attık ve düeti.  Yani sadece bu oylama değil her şey formaliteydi. Hatta suçu üstlerine almaları için menajerlerle bile biz konuştuk. Tek isteğimiz bir an önce işe yaraması. Çünkü hayranlarımız bizim dostluğumuzu ne kadar özlediyse Kevin ve bende o kadar özledik. Kevin’a döndüm ve ‘’Son olarak dostum. Başın sıkıştığı zaman ‘Birbirinize uyarsınız’ demekten vazgeç olur mu ?’’ dedim gülerek. 

Sebze Çorbası (Demi Lovato & Joe Jonas fan fic. )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin