19 EKİM 2017
Bugün çok önemli bir gündü. İki şey öğrendim: Dünyanın en cesur insanı kimdir ve koku vücudun neresinden yayılır?
Kötü kokan insanlardan hiç hoşlanmıyorum. Bu yüzden günde iki defa duş alırım. (Gerekirse üç de olabilir.) Kokumuz da tıpkı kol ve bacaklarımız gibi bizi takip ediyor, bu yüzden burunları rahatsız etmesine izin vermemeliyiz.
Kim derdi ki insanın boynundaki damarın, kokusunu yaymak için pıt pıt atmak gibi bir görevi var diye?
Öğretmenim bugün geldi. Ona kapıyı ben açtım çünkü henüz anahtarı yok. Babam önce bizim anlaşmamızı bekleyecekmiş. Eğer onu sevmezsem yenisini getireceklermiş.
Ama ben onun gitmesini istemiyorum...
(Vazgeçilmezizm...)
Kapıyı açtığım sırada evimizi güzel bir koku sardı. Lavanta ve ağaç kabuğu... Öyle bir yayıldı ki, gözlerimi kapamak zorunda kaldım. Bu yüzden ilk anda onun yüzüne bakamadım bile. Zaten içeri girerken o bana baktığı için bunu yapamazdım. Göz göze gelmek benim için çok zor, bunu başarabileceğimi sanmıyorum.
Salona girdiğimizde en geniş koltuğa oturdu. Benimle aynı boyda ama o çok daha büyük. 28 yaşındaymış. O sırada fark ettim zaten, boynundaki damar hareket ederken kokusu da eve yayılıyordu. Acaba vücudu parfüm mü üretiyor?
O etrafı incelerken ben de onu inceledim. Biliyorum, bu yanlış bir şey. İnsanlardan izin almadan onların olan şeylere dokunmamalı ve bakmamalıyız. Ama o kadar güzeldi ki, gözlerimi ayıramadım. Sanki bir kanca var da beni kendine saplamış gibiydi. Hâlâ öyle, şimdi bile ona bakamadığım için geriliyorum. Umarım bir an önce sabah olur. Bu yüzden hemen yatağa gireceğim, uyanınca sabah oluyor çünkü, ben güneşi seviyorum.
(Solarizm...)
Güneş demişken!
Bir sürü insan var dünyada, bir o kadar da geçmişte yaşamış olan. Fakat artık biliyorum ki, bazıları ölmüş bile olsa adını unutturmuyor. Öğretmenimin bana öğrettiği ilk şey bu oldu. "Cesaret, bilginin en sevdiği özelliktir. Bu yüzden bütün bilgeler cesur olmalı." dedi bana. Bence kendi de çok cesur çünkü sürekli gülümsüyor. Mutlu olmak çok zor bir şey ve o bunu başarıyor.
Giordano Bruno diye bir adamdan bahsetti. Yaşadıklarından ve nasıl öldürüldüğünden... O gittikten sonra ben hemen araştırmaya başladım ve annem gelince de ondan, bu adamın kitaplarını almasını istedim. Heyecanımı görünce o da heyecanlandı. Sanırım annem de Serdar'ı sevdi.
Adı Serdar, evet. Başkomutan demekmiş. Lakin öğretmenim askerliğini deniz eri olarak yapmış. Nasıl biri olduğunu anlamadıkları için ona komutanlık vermediklerini düşünüyorum. O ise "Benim gibilere askerde sadece patates soydururlar." dedi ve güldü. Patates soymayı komik bulması benim de komiğime gitti.
(Nükteizm...)
Çok güzel kokuyor ve bana hiç dokunmuyor. İlk defa biri, bana dokunmak istemeden yanımda duruyor. Belki onun da dokunma korkusu vardır. Yarın bunu ona soracağım. Merak ettiğim her şeyi sorabileceğimi söyledi çünkü kendi de çok meraklıymış ve hep soru sorarmış.
Bana da sorular sordu. Ailem, arkadaşlarım, eski okulum ve otizmli oluşumla ilgili. Sanırım beni daha küçük bekliyordu. "Kocaman adammışsın." demesinden anladım. Yazdıklarıma bakmak istedi ama ben reddettim. Bunu yapmak istemezdim fakat matematik öğretmenim, denklemlerimin eşsiz olduğunu ve onları herkesle paylaşmamam gerektiğini söylemişti. Bir ara arayıp ona soracağım zira Serdar'dan hiçbir şey gizlemek istemiyorum.
Sana bir şey itiraf etmem gerek. Sanırım ben ondan çok hoşlandım. Çünkü güzel kokuyor, güzel gülüyor, onu izlememe izin veriyor ve en önemlisi benimle arkadaşı gibi konuşuyor. Ona ismiyle hitap etmemi istedi ve yarından itibaren birbirimizin sırdaşı olacağız, dedi.
Bu durumda seni aldatmış oluyorum. Beni affet!
(Özür dilerizm...)
Bruno Engizisyon Mahkemelerinde yargılanıp diri diri yakılmış. Buna rağmen Dünya'nın yuvarlak, Güneş'in bir yıldız ve gezegenlerin de onun etrafında döndüğünü söylemekten vazgeçmemiş. Bunu anlamıyorum, çok basit bir bilgiyi söylediği için insanlar onu neden yakmışlar ki? Düşünceler yakılabilir mi?
Onu, evine davet eden Macenigo adlı bir öğrencisi teslim etmiş kötülere. Nasıl olur? Öğretmenine neden bunu yapmış ki? Sonradan çok üzülmüş olmalı. Lakin üzgün olması onu geri getirmez ki...
Serdar da çok cesur. Bunu hissediyorum. "Seninle işimiz bittiğinde, bir kelebek kadar özgür olacaksın." dedi. Ben de buna güldüm. Kelebeklerin bir günden fazla yaşamadığını söyledim. O ise bana yanıldığımı ve bir yıla kadar ömrü olan kelebeklerin bile olduğunu söyledi. Hatta eğer onun sözünü dinler ve cesur olursam beni kelebeklerin bulunduğu bir yere götürebileceğini belirtti.
Olacağım! Ne istiyorsa yapacak ve onunla kelebekleri görmeye gideceğim.
(Butterfly effectizm...)
O çok bilgili ve çok güzel bir sesi var. Kulağımı gıdıklıyor. Bunları anneme anlatırken babam kaşlarını çattı. Galiba o, cesur insanlardan hoşlanmıyor. Olsun. Ben babamı da çok seviyorum, annemi de...
Artık Serdar'ı da seveceğim...
Gitmeden önce odamdaki aynaya bir yazı yapıştırmış. Böyle bir sürpriz yapması çok hoşuma gitti. Ben okumayı seviyorum, yazmayı da... O bunu anladı galiba ve bana minik notlar bırakacağını söyledi.
İlk günümüz şahaneydi ve ben yarın için çok heyecanlıyım.
"Cesaret korkmaktır, ama korktuğun şeyi yine de yapmaktır." yazıyordu kağıtta.
Bunu başaracağım! Tüm korkularımdan sıyrılıp ben de cesur ve mutlu bir insan olacağım!

STAI LEGGENDO
Sorti
Narrativa generaleKırık camdan duvar, kötüden emsal olmaz. Bu yüzden kaideleri, istisnalar dahi bozmaz.