Kafka

2.4K 251 25
                                    

17 Ağustos 2018

Franz Kafka ile çok benziyoruz. O da benim gibi daha çok küçükken hep dışlanmış. Çünkü Yahudi'ymiş. Ama ben biraz daha şanslıyım çünkü kardeşlerim yok. Onunkiler ise hep ölmüşler. Sevdiğin biri öldüğünde çok üzülüyor olmalısın. Ben bunu yaşamak istemiyorum.

(Bu yüzden gidişizm...)

Başka bir benzerliğimiz de babalarımız. Onun da babası benimki gibi onu sürekli değiştirmek istemiş. Bu yüzden öz güveninin düşük olduğunu söylüyor yazarlar. Benim babam kötü biri değil, biliyorum. Ama beni olduğum gibi sevmediğinin de farkındayım. Artık eve döndü. Bizimle beraber yaşıyor. Her gece yanıma gelip orada durduğunu hissediyorum ama eskisi gibi dokunmuyor. Ben de dokunmasını istemiyorum. Bana dokunmamaya alışmalı.

(Çünkü yakında gidişizm...)

Franz babasına bir mektup bırakmış. Ben de günlüğümü bırakacağım. Onun olsun ama okumasın istiyorum. Çünkü benden sonra o da mutlu olmalı. Sonuçta ölü otizmli bir çocuğun babası olmak yeterince üzücü olacak.

Kafka ile başka bir benzerliğimiz daha var. İkimizin de sevgilisi evli. Milena adında bir kadını çok sevmiş. Ama sonsuza dek mutlu olamamışlar çünkü o kadın evliymiş. Babam da bana Serdar'ın aslında evli olduğunu ve beni kullandığını söyledi yine. Ona inandım çünkü o sırada gözleri dolmuştu ve "Hata benim, sana gerçekleri gösterebilirdim." dedi. Bir insan yalan söylerken neden ağlar ki?

İnandım ama Serdar'a olan sevgim bitmedi. Tıpkı babama duyduğum sevgi gibi. O beni yalnız bıraksa da sevdim onu hep. Evli olması umurumda değil yani. Bana çok güzel şeyler yaşattı.

(Hakkımı helal edizm...)

Düşünebiliyor musun? Milena ile üç kez buluşmuşlar ve üçüncüde Kafka ölüymüş. Bizim de öyle olacak... Üçüncü kez dönerse Serdar, beni ölü bulacak. Acaba tarih kitapları bizim aşkımızı da böyle yazar mı?

(Bu hoşuma giderizm...)

Kafka öldüğünde anne ve babası yaşıyordu. Benimkiler gibi... Yazdığı şeylerin yakılmasını istemiş. Ben ise senin saklanmanı istiyorum. Babam bunu başarabilir. Çünkü o beni de çok iyi saklayabilmişti.

Franz ile tek farkımız onun hasta olduğu için ölmesi. Ben ise bunu beklemeyeceğim. Karşıdaki bina henüz boş. Kimse taşınmadan işimi halletmeliyim.

Bu defa daha doğru bir hesaplama ile başarılı sonuç elde edeceğim çünkü her ne kadar eksiklerle dolu olsam da yüksekten korkmayan biriyim!

Arka sayfaya Kafka'nın mektubunu yapıştıracağım. Çünkü aynama yapıştırırsam babam okur ve üzülür. Üzüldüğünü, üzüldüklerini görmek istemiyorum.

Bu yüzden gün boyu uyuyor ve gözlerimi açmamaya çalışıyorum. Anneannem, annem ve babamı seslerinden tanıyorum. Annem çok üzgün, onu üzenin ben olduğumu biliyorum ama buna son vereceğim. Artık üzülsünler istemiyorum. 

Annemin karnındayken bir deprem olmuş yıllar önce bugün. Sanırım ben tüm hayatımı hep o sarsıntıyla geçirdim. Artık bitecek... Bina yerinde durduğu halde bir kişi ölecek.

Birileri geliyor, uyumalıyım.

"Çok sevgili baba,Geçenlerde bir kez, senden korktuğumu öne sürmemin nedenini sormuştun. Genellikle olduğu gibi, verecek hiçbir cevap bulamadım. Kısmen tam da sana karşı duyduğum bu korku yüzünden, kısmen de bu korkuyu gerekçelendirmek üzere, konuşurken toparlayabileceğimden çok daha fazla ayrıntı gerektiği için.

Ve şimdi burada sana yazılı bir cevap vermeyi deniyor olsam da, bu fazlasıyla eksik kalacaktır, çünkü bu korku ve onun etkileri senin karşında yazarken de ket vuruyor bana ve dahası meselenin büyüklüğü, hafızamın ve aklımın sınırlarını çok aşıyor.Bu mesele sana daima çok basit göründü, en azından benim karşımda ve hiçbir ayrım yapmadan, başka pek çok insanın karşısında söylediğin kadarıyla.

Durum sana yaklaşık olarak şöyle görünüyordu: Bütün hayatın boyunca çok çalıştın, her şeyi çocukların, özellikle de benim için feda ettin, ben ise bunun sonucunda "günümü gün ederek" yaşadım, istediğimi öğrenmek konusunda sınırsız özgürlüğe sahip oldum. Açlık kaygısı, daha doğrusu herhangi bir kaygı duymam için hiçbir nedenim olmadı; sense bunun karşılığında bir minnettarlık beklemedin. Çocukların minnettarlığını bilirsin. Ama en azından herhangi bir yakınlık, bir duygudaşlık işareti bekledin. Oysa ben eskiden beri senden saklanıp odama, kitaplara, çılgın arkadaşlara, aşırı fikirlere sığındım. Seninle asla açık konuşmadım, asla seninle Sinagog'a gelmedim, Franzensbad'da seni hiç ziyaret etmedim. Bunun dışında da aile mefhumuna hiç sahip olmadım. İşle ve senin diğer sorunlarınla ilgilenmedim. Fabrikayı senin başına sardım ve sonra da seni ortada bıraktım. Ottla'nın dikbaşlılığını destekledim ve senin için parmağımı bile kıpırdatmazken (sana bir tiyatro bileti bile getirmiyorum), yabancılar için her şeyi yapıyorum.

Benim hakkımdaki yargını özetleyecek olursan, beni doğrudan yakışıksız ya da kötücül bir şeyle suçlamıyorsun gerçi (belki son evlilik niyetim dışında). Ama soğukluğumu, yabancılığımı, nankörlüğümü ayıplıyorsun. Ve senin tüm bunlarda, bana karşı fazla iyi olmak dışında hiçbir suçun yokken, sanki suç, bendeymiş gibi, sanki diyelim bir dümen kırma hareketiyle her şeyi farklı yapabilirmişim gibi getiriyorsun bu suçlamaları..."

(Franz Kafka)

SortiWhere stories live. Discover now