Tımarhane günlükleri 347. gün

532 101 242
                                    

Uyandım yine dün gece, saatin kaç olduğundan habersiz özlemlerim yanı başımda, davetsiz yatıya kalmışlar üstelik. 
İlk defa canımın bu kadar az acıdığına şahit oldum.
Bir zamanlar taşı sıksa suyunu çıkaracak hüzünlerim elden ayaktan düşmüş.
E zamanla bunamış onlarda haliyle.

Neyse...
Fırsattan istifade edip, hazır uyumuşken tüm hasta hücrelerim,
Özlemin doruğunda gezineyim dedim.

Hiç sorma! Ukala bir hüzne takılınca   ayağım, şiirden doğma düştüm yine bir mısranın içine.
Ayrılığın satırlarını konu almaya başladı  kalbim.
Sonra, hayal meyal bir filmde kesişti seninle yollarım.

Beni başrol oyuncusu olmaya layık  görmediğinden, dublör rolüyle kullandın bir süre.
Sorma! yalandan gülümsemelerle gezindin bir süre siyah beyaz odalarımda ve her şey yolunda gidince yüzünün arka planlarında kalmış ikinci bir suretle" kestik" deyip  ikiye böldün huzura giden bu aşkın biletini. 
Konu ayrılığa gelince de bastın yine acı bir soğanı göz çukurun diye bilinen mezarıma.

Sonra, atladım o çatı senin, bu çatı benim diye.
Görünmez kaza işte, takılmış ayağım ve düşmüşüm ekmek parası diye atladığım o çatıdan yürek yarasına.

Düşmüş koca bedenim her yerim kırılmış, o değilde; dilimin kemiği bile varmış  öğrendim ve kırılınca sustum.

Üşengeç saat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin