Uyandım yine dün gece, saatin kaç olduğundan habersiz özlemlerim yanı başımda, davetsiz yatıya kalmışlar üstelik.
İlk defa canımın bu kadar az acıdığına şahit oldum.
Bir zamanlar taşı sıksa suyunu çıkaracak hüzünlerim elden ayaktan düşmüş.
E zamanla bunamış onlarda haliyle.Neyse...
Fırsattan istifade edip, hazır uyumuşken tüm hasta hücrelerim,
Özlemin doruğunda gezineyim dedim.Hiç sorma! Ukala bir hüzne takılınca ayağım, şiirden doğma düştüm yine bir mısranın içine.
Ayrılığın satırlarını konu almaya başladı kalbim.
Sonra, hayal meyal bir filmde kesişti seninle yollarım.Beni başrol oyuncusu olmaya layık görmediğinden, dublör rolüyle kullandın bir süre.
Sorma! yalandan gülümsemelerle gezindin bir süre siyah beyaz odalarımda ve her şey yolunda gidince yüzünün arka planlarında kalmış ikinci bir suretle" kestik" deyip ikiye böldün huzura giden bu aşkın biletini.
Konu ayrılığa gelince de bastın yine acı bir soğanı göz çukurun diye bilinen mezarıma.Sonra, atladım o çatı senin, bu çatı benim diye.
Görünmez kaza işte, takılmış ayağım ve düşmüşüm ekmek parası diye atladığım o çatıdan yürek yarasına.Düşmüş koca bedenim her yerim kırılmış, o değilde; dilimin kemiği bile varmış öğrendim ve kırılınca sustum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üşengeç saat
PoetryKestim sesimi soluğumu, kıstım kalbimin ateşini, sustum ben, sustum.