Bölüm 17

3.9K 188 47
                                    

Not: Tony Stark senin baban.

"Tamam Nat akşam görüşürüz!" Diyerek telefonu kapattın ve arabaya bindin. Radyoyu açtın ve babanla buluşmak için kafeye doğru sürmeye başladın. Bir anda yolun ortasına metal kollu bir adam atladığında son anda arabayı el frenini çekerek durdurabildin. Bu adam neyin nesiydi?

Adamın sana doğru silahını doğrultuğunu gördüğünde çantanı alıp arabadan dışarıya fırlaman saniye sürmemişti. Sen atladıktan iki saniye sonra araban kül olmuştı bile. Seni neden öldürmek istiyordu?

Hemen koluna baktın. Baban böyle acil durumlar için sana bir bileklik -zırh- vermişti ama vuruşun sertliğiyle bir yere uçmuştu, şu an onu bulmalıydın çünkü adam sana doğru hızlıca geliyordu. Yeri taradığında biraz ileride olduğunu gördün, hemen atıldın ama senden önce gelen kişi hiç zorlanmadan metal koluyla seni tutup bileklikten uzak bir yere atmıştı. Ani düşüşün verdiği acıyla inledin ama kendini çabucak doğrulttun. Acıyla inlemenin sırası değildi.

Steve ve Natasha'dan küçüklüğünden beri öğrendiğin dövüşler burada işe yarayacağa benziyordu. En azından bilekliği alana kadar.

Tam kalkarken gelip metal koluyla göğsüne sertçe vurdu. İnleyerek yere serildin. Bu oldukça acıtıydı. Bir kez daha elini kaldırdığında altından ustaca bilekliğin olduğu yana kaydın. Tekrar elini kaldırdığında kaçarak ayağına çelme taktın. Yere düştüğünde hiç beklemeden kalkmaya çalıştın ama ayağından tutarak yüz üstü yere düşmeni sağladı. Burnundan akan kanı hızlıca sildin ve yüzündeki maskesi düşecek şekilde vurdun ve yüzüne tekmeyi bastın. Tam ayağından tutacakken geriye doğru takla atarak ustalıkla kurtuldun. Yüzü çok tanıdıktı ama bunu düşünecek durumda değildin.

Arkana bakmadan koştun ve bilekliğin üzerine atladın. Tutup koluna taktığında hemen düğmeye bastın. Küçücük bileklik koluna kaplayan bir zırh sonrada tüm vücudunu kaplayan bir zırh haline geldi. İşte oyun şimdi başlıyordu.

"Merhaba Mrs. Stark!"

"Merhaba Friday. Şimdi ne yapman gerektiğini gayet iyi biliyorsun."

Friday'le mükemmel bir uyum içerisinde karşındaki düşmanını zayıflatmayı başardın. Sadece zayıflatmayı çünkü yaptığın birçok hamleden ustalıkla kaçabiliyordu.
Metal kolu da bu işte ona oldukça yardımcı oluyordu.

"Bu işi bir bilenle halletmeliyim." Dedin artık dayanamayarak. "Friday babamı ara!"

"Hemen Mrs. Stark."

Kısa bir süre sonra babanın sesini duyduğunda şu durumda bile nasıl rahatladığını merak ettin.

"Birtanem geç kaldın se-" Onu hızla böldün.

"Baba az zamanım var şu an beni öldürmek isteyen biriyle uğraşıyorum. Zırhın güç durumu oldukça az. Bana bitirici bir hamle söyle!" Dedin hızla. Sana doğru tekrardan gelen metal kolluyu gördüğünde orada bulduğun ilk arabayı ucundan tutar tutmaz ona fırlattın. Maksimum iki dakikan vardı.

"S/A SEN NE DİYORSUN? HEMEN ORAYA GEL-"

"Baba bana dediğim şeyi söylemessen emin ol sen buraya gelene kadar ölmüş olurum. Bana istediğimi ver ve beni evde bekle çünkü son kalan gücümle evin çatısına atlayacağım!" Dedin büyük bir ciddiyetle bağırarak.

"Kızıma yardım bile edemiyorum. Tamam şimdi beni iyi dinle!" Dedi ve anlatmaya koyuldu.

*
Zırhın son güçleriyle evine doğru gidiyordun. Nasıl kurtulabildiğini, o adamın kim olduğunu düşünüp duruyordun.

Babanın dediği gibi yapmış, onu kıskıvrak bir şekilde ele geçirmiştin. Metal kolu vücudundan ayırmıştın ve denize atmıştın.

Evini gördüğünde yüzünde büyük bir gülümsemeyle süratini arttırarak evin çatısına uçmaya devam ettin.

"Efendim enerji %1." Dedi Friday büyük bir sakinlikle.

"Hayır hayır hayır hayır! Buraya kadar gelmişken olmaz hayır!"

Çatının üstünde dururken bu işten de sıyrıldığını sandın ama olmadı. Büyük bir hızla çatıya düştün. Açılan delikten aynı hızla babanın yatak odasına, sonra kendi odana, salona ve en sonunda babanın laboratuvarına.

Kesinlikle kırık kemiklerin yüzünden ölecektin. Yüzündeki zırhı büyük bir hırsla attın. Boynundaki düğmeye basarak zırhın küçülüp tekrardan bileklik boyutuna gelmesini sağladın.

Merdivenlerden büyük bir hızla gelen babanı gördüğünde yüzünde acı dolu bir gülümseme oluştu ama onun yüzünden saf bir endişe ve korku vardı.

"Hastaneye gitsek iyi olur sanırım kırılan kemiklerimden dolayı belimi hissedemiyorumda." Dedin büyük bir zorlukla.

Seni kucağına aldığı gibi hızla merdivenleri çıkmaya başladı.

"Beni o kadar korkuttun ki! Bu başına gelenlere inanamıyorum. Kurtulamassın diye öyle korktum ki!." Dedi. Zorlukla ona baktığında ağladığını gördün.

"Bırakamayacağım bir babam var, hiçbir yere gidemem." Dedin gözyaşlarını silerken.

Başına bir öpücük kondurdu ve telaşla gelen Happy'yle beraber hastanenin yolunu tuttunuz.

*
Bucky'nin kolunu söktüm ya dkfmfkglg
Bu bölümü nedensizce sevdim belki part 2'de yapabilirim.

Sorularınızı sormayı unutmayın ♡

Marvel ile Hayal EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin