Nineteenth

4.6K 474 912
                                    

Louis'nin koltuktan kalkması ve kapının önüne gelmesi sadece 3 saniye sürdü. Annesi, babası, kardeşleri Lottie ve Fizzy öylece Harry'i izliyordu. "Heey! Bu ne güzel bir sürpriz!" dedi Louis, sesinin heyecanlı çıkması için aşırı efor sarfetti ama nafile.

Annesi ona döndü. "Bize de sürpriz oldu." diye cevap verdi. Louis Harry'nin önüne geçti. Ama boyu kısaydı ve Harry hala görünüyordu. Sahte bir şekilde gülümsemeye devam ederek "İçeri girsenize." dedi.

Dördü birden yanlarından geçip eve girerken Harry elleriyle yüzünü kapattı. "Fena rezil oldum." diye fısıldadı. Louis onun ellerini tuttu, indirdi. "Yok ya, bence anlamamışlardır." dedi ama kendi dediği şey kendisine bile anlamsız geldi.

"Tişörtsüzüm Louis. Ve seni öptüğümü fark etmeleri için dudaklarına bakmaları yeter." Louis güldü, onun dudaklarına bir öpücük bıraktı. "Sorun değil. Gerçekten. Unuttururum."

Harry derin bir nefes aldı ve tıpkı Louis'nin yaptığı gibi onu öptü. "Ben eve gidiyorum. İlk fırsatta bana haber ver." dedi. Louis başını salladı. "Haber veririm. Sadece rahatla."

Louis, Harry kendi evine girene kadar kapının önünde bekledi. O gittikten sonra kapıyı kapatıp ailesinin yanına döndü. Hala dördü de ona bakıyordu. Harika.

"Ee, evimi beğendiniz mi? Biraz küçük ama idare eder, değil mi? Ayrıca-" Johannah elini havaya kaldırınca Louis susmak zorunda kaldı. "Bir erkek arkadaşın olduğunu bize ne zaman söyleyecektin?"

Louis yutkundu. O benim erkek arkadaşım değil demeyi düşündü ama, "Ben İsa'yım." dese daha inandırıcı olurdu. "İşlerin ciddileşmesini bekliyordum." diye açıkladı. Mark'ın sadece koltuktaki siyah tişörte odaklandığını fark etti. Aceleyle Harry'nin tişörtünü alıp arkasına sakladı ve gülümsedi.

Johannah gözlerini kıstı. "Daha ne kadar ciddilecek? Bize hemen her şeyi anlatacaksın. Mark, sen de bir şey söyler misin?" Louis o gün orada can vermezse bir daha da öleceğini düşünmüyordu.

"Sanırım ben biraz şok oldum Jay." dedi Mark gözlerini az önce tişörtün olduğu yerden ayırmadan. Louis ofladı, koltuğa oturdu. En fazla 5 dakika önce burada olanları hatırladıkça midesine giren kramplar ona hiç yardımcı olmuyordu.

"Sadece bunu görmemiş gibi davranamaz mısınız? Zaten önemli bir şey değil." dedi ama Mark bu sefer Louis'nin boynundaki ize bakarak tek kaşını kaldırdı. "Gerçekten hiç önemli görünmüyor oğlum."

Louis istemsizce elini boynuna götürdü. "Tamam ya. Adı Harry, karşımdaki dairede oturuyor. Niall'ın arkadaşı. Bu bilgi yeterli mi?"

Mark "Tabi ki yeterli değil!" dedi. "Nerede çalışıyor? Ne kadar zamandır birliktesiniz? Aranızda neler geçti hepsini bilmek istiyoruz."

"Aslında aşçı, İtalya ve Fransa'da çalıştıktan sonra buraya gelmiş, kendisine ait bir pastane işletiyor. Uzun süredir birbirimizi tanıyoruz ama daha sadece 6 gündür birlikteyiz."

Johannah sakince gülümsedi. "Bu akşam onunla tanışmak istiyorum." dediği an Louis başını iki yana salladı. "Hayır. Yapma bana bunu. Anne, sana 6 gün oldu diyorum!"

Mark araya girerek "Annene katılıyorum." dedi. "Sadece 6 gün olmuş gibi görünen bir çift değilsiniz. Ayrıca senin için endişeleniyoruz ve oğlumuzu kime emanet ettiğimizi bilmek istiyoruz."

Tabi ya, Louis'nin terkedilme gibi bir süper gücü vardı. Haliyle ailesi de şimdiden bu sefer seni kimin terk edeceğini görmek istiyoruz demeye çalışıyordu.

"Siz beni Niall'a emanet ettiniz. O da Harry'i uygun buldu. Bence bu konuyu burada sonsuza dek kapatalım. Dediğim gibi, işler ciddileşirse tanışırsınız."

NERVOUS NEIGHBOURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin