•12회•

982 96 9
                                    

Aradan anlayamadığım şekilde dört gün geçti.

Koskoca dört gün. Doksan altı saat. Beş bin yedi yüz kırk dakika. Üç yüz kırk beş bin altı yüz saniye.

Ve hayır hesaplamadım sadece hesap makinesini açtım. Bunu neden yaptım işte o tartışılabilir.

Peki bu aradan geçen dört gün neden mi güzeldi? Çünkü Chanyeol'le cidden yakınlaşmıştık. Luhan'ın taktiği işe yaramıştı. Dört gün önce Chanyeol teslimattan döndükten sonra ikimizde biraz çekingence sohbet etmeye başladık ve bum! Bir çok ortak nokta ortaya çıktı. Mesela ikimizinde en sevdiği süper kahramanın Marvel'ın Quake'i olması. (Y.N: Ve benimde en sevdiğim kahraman) Konu bulamayıp ona bu soruyu yönelttiğim zaman çıkardığım hayret verici sesten bahsetmek istemiyorum bile. İkimizde kitap okumayı seviyorduk, dizi izlemeyi seviyorduk, yemek yemeyi seviyorduk. Yani klasik şeyler, insanların birbirine uyan zevkleri neyse onlardı işte.

Şimdi ise gecenin geç bir saati olan saat on bir buçukta beraber kanepede oturmuş, aynı kulaklığı takarak Chanyeol'ün telefonundan komik bir video izliyorduk ve kıkırdıyorduk. Ortamda bulunan Taehyung ve Jungkook'un şaşkın bakışları ve Luhan'ın fesat bakışları da tabii ki üzerimizdeydi.

En sonunda video bittiğinde ikimizde kahkahalarla gülüyorduk. Kahkahalarımız bittiğinde Chanyeol gözlerindeki yaşları sildi, gülümsemesi hâlâ silinmemişti. Benimde öyle. Son dört gündür hiç olmadığım kadar eğleniyordum desem yalan olmazdı sanırım. Yoksa olur muydu? Bilemiyorum.

"Hyunglar kaynaşmış" dedi Taehyung. "Evet ve Baekhyun'u ilk kez bu kadar eğlenirken görüyorum"

"Baekhyun hyung" dedim. "Baekhyun hyungu ilk kez bu kadar eğlenirken görüyorum" dedi Jungkook benim sert sesimle irkilip, durduğu yerde sıçrayarak.

"Ben yatmaya gidiyorum çok yoruldum" dedi Taehyung. Jungkook hüzünle Taehyung'a baktı ve, "Bende odama gideyim" dedi. "Sakın sabaha kadar oyun oynamaya Jungkook, sonra göz altların morarıyor ve uykusuz dolaşıyorsun" dedi Taehyung. "Sadece bir el?" dedi Jungkook yalvarırcasına. "Sadece bir el, söz mü?" dedi Taehyung.

"Söz!" dedi Jungkook. "Tamam. Hepinize iyi geceler!" dedi Taehyung. "İyi geceler!" dedik aynı anda ve sonra Taehyung ile Jungkook merdivene yöneldi. "Bende gideyim," diye ayağa kalktı Luhan ve esneyerek devam etti, "Uykum geldi" dedi ve bana çaktırmadan göz kırpıp gitti. Chanyeol'le yalnız kaldığımızda bir süre sessizce etrafa bakındık. En sonunda sessizliği onun tarafından gelen bir soru bozdu: "Odama çıkıp film izlemeye ne dersin?" dedi. Ona baktım ve fesat şeyler düşünmemek için kendimi sıktım. Sonuçta aynı evde yaşıyoruz değil mi? "Olur ama ne izleyeceğiz?"

"Howl's Moving Castle'ı izlemiş miydin?"

"Hayır ama okudum."

"Güzel o zaman onu izleyelim. Bu saatte açık bir yer var mıdır? Abur cubur alıp geleyim" dedi Chanyeol. "Köşe başındaki bakkal yarım saate kapatacak" dedim. "Tamam o zaman. Ben hemen gidip geleyim sen odama çıkıp laptopumu aç, şifresi yok zaten. İnternetten filmi bulup aç ben hemen gelirim" dedi Chanyeol. "Tamam! Bekliyorum seni." dedim.

"Ben gelmeden filmi başlatma!" dedi. Gülümseyip, "Söz veremem" dedim. Chanyeol sırıttı ve anahtar alıp evden çıktı bende merdivenlere yöneldim. İkinci kata ulaştığımda, odamın oradan bir "Pışşt" sesi geldi. Dönünce Luhan'la karşılaştım. "Hyung! Odasına çağırmalar film izleyelim demeler falan! Ne oluyoruz yahu euhehehehe. Bakkala prezervatif almaya gitmiş olmasın sakın?"

"Luhan pisleşme! Zaten o bakkalda prezervatif satılmıyor"

"Satılıyor" dedi odasının kapısını açan Jungkook. "Yok artık sen de mi dinliyordun?" dedim. "Hem nereden biliyorsun satıldığını?" Jungkook omuz silkti, "Kasada duruyolar göze batıyorlar o yüzden" dedi. Ben ve Luhan'ın ona kınayıcı bakışlar attığını fark edince, ellerini önünde sallayıp, "Hayır hayır! Gerçekten gözüme batıyor diye biliyorum! Almadım! Zaten şu ana kadar kimseyle sevişmedim de!" dedi. Jungkook'un ardı arkası kesilmez itiraflarıyla orada dikilmeye devam ederken, "Gir içeri Jungkook" dedim. "Şey, tamam" dedi ve odasına girdi. "Hehehe hyung bu gece namusun gidecek gibi" dedi Luhan fesatça. "Luhan, öyle bir şey olmayacak. Chanyeol'ün niyeti varsa bile sormadan veya ima etmeden yapmayacağını biliyorum" dedim. "Uuu sevdiğine güveniyorsun demek!" dedi Luhan.

"Tabii ki güveniyorum!" dedim. "Neyse, ben odama gireyim de sen de git filmi aç. Neydi, Gri'nin Elli Tonu mu?" Luhan yine kıkırdadı. "Odana gir yoksa Sehun'la aranı bozarım. Benden korkuyor biliyorsun" dedim. "Hehehehe, yapmazsın hyung. Neyse iyi geceler" dedi Luhan ve odaya girdi. Son dört gündür Luhan ve Sehun'da baya samimileşmişlerdi.

Chanyeol'ün odasına girdim ve laptopunu bulup yatağına oturdum. Yoksa oturmasa mıydım? Kalktım ve masasına geçip laptopunu açtım. Dediği gibi şifresizdi ve hemen açıldı. Karıştıracak bir şeyler var mıdır diye düşünmeden edemedim fakat zamanım kısıtlıydı, Chanyeol köşedeki bakkala gidiyordu çünkü. Bu yüzden Google'a girdim ve söylediği filmi arattım. Hayao Miyazaki'nin filmiymiş. Kitabın yazarının İngiliz, filminin yönetmeninin Japon olması biraz tuhaftı.

Filmi açtım ama başlatmadım. Telefonumu elime aldım ve boş boş internette gezinmeye başladım, bir kaç dakika sonra Chanyeol geldi. "Ben geldim!" dedi. "Sonunda!" dedim. Chanyeol önüme poşeti koyunca poşetin içine keşfe çıktım ve hep sevdiğim şeylerden aldığını gördüm. Ben poşettekileri çıkarırken Chanyeol yanıma bir sandalye çekti, masanın üstünü düzenlerken ise aniden boynumda soğuk bir zincir hissettim. İrkilmemle Chanyeol kulağıma fısıldadı, "Korkma, korkma!" dedi. "Sana sokakta kolye satan bir ajummadan kolye aldım" kolyeyi taktıktan sonra ellerini omzuma koydu. Kafası benim suratımla hizada duruyordu. Kolyeyi elime alıp baktım, "Ametisten kendisi yapmış. Stresi azaltan bir taş olduğunu söyledi, bende seversin diye aldım" dedi. "Hem belki kaş çatmayı da azaltırsın."

Gülümsedim, umarım kalbimin atışı dışarıdan duyulmuyordur. "Teşekkür ederim" dedim. "Önemli değil" dedi ve sandalyesine oturmadan önce yanağıma çekingence bir öpücük kondurdu. "Hadi izleyelim artık!" dedi Chanyeol ve sandalyesini bana daha da yakınlaştırdı. O cips paketini açarken bende filmi başlattım.

Ve bir saat sonra başım Chanyeol'ün omzunda onun koluysa benim omzuma dolanmış şekilde filmi izliyorduk. O pozisyona Chanyeol sayesinde gelmiştik, klasik bir esniyormuş gibi yapıp kolunu omzuna koyma hareketi yaptı bende bir kaç dakika sonra esneme numarası yapıp (ardından cidden esneyip) kafamı onun omzuna koydum. "Yoruldum" dedim sadece o da bir şey demedi. Sonra da onun omzunda huzurlu bir uykuya daldım...

It's Okay It's Me (ChanBaek)Место, где живут истории. Откройте их для себя