٢ - n e ş

2.9K 190 118
                                    


Söyledin : Geniş vuruyor yüreğin °

Sabah yağan yağmura inat öğlen güneş parlamaya ve ısıtmaya başlamış, hâlâ da bu görevine devam ediyordu.

Mihrimah bahçedeki kuru banklardan birinde oturmuş, gözlerini yummuş ve kuşların sesini dinlemeye çalışıyordu. Araba sesleri biraz engel oluyordu maalesef kuşları duymaya. Ama yine de kararlıydı, duyabildiği kadar duyacaktı. Bir kamyonet sesi üzerine kızıp kendi kendine sitemle mırıldandı. ''Duyamıyorum kuşları şu gıcık araçlar yüzünden!''

''Kuşlar en güzel nerede duyuluyor, en güzel nerede ötüyor biliyor musun? Mezarlıklarda.''

Yine yüreğini hoplatan ses ulaşmıştı kulaklarına. Bir insanın ses tonu dahi farklı gelebilir miydi cidden kulağa, yoksa kendi hislerinin abartısı mıydı?

İki haftadır ortalarda yoktu ve tam da nerede bu çocuk derken çıkmıştı yine işte ortaya. Üstelik yanıbaşında!

''Ölümün sessizliği var ya, ondan.'' diye devam edip bankın diğer ucuna oturdu. ''Çok iç kararttım dimi? Çikolata? Biraz tatlı iyi olur en azından. Fındıklı sever misin?''

''Severim.'' dedi Mihrimah ve uzattığı çikolatayı alıp paketini açtı.
''İnsanlar çok gürültücü. Bazen bu durum beni yoruyor. Doğaya kaçmak istiyorum, kaçacak güzel bir yer de bilmiyorum ki...''

Âsım Enes bir an düşündü. Sonra zihninden geçenleri çekinmeden kelimelere döküverdi. Gittikçe kötülük dolan şu dünyada güzelliğe dair bulduğu bir umut kırıntısı vardı, onun peşinden gidecekti.
''Sana çok güzel bir yer öğretebilirim. Yarın işin var mı? ''

''Yok.''

''Sabah erken kalkmak sorun olur mu peki?''

''Hayır.''

Ters bir tekpi almaktan korksa da tuttuğu nefesini dışarı salıp son cümlesini de ortaya attı :
''O zaman saat sekiz buçukta seni duraktan alayım?''

'Daha dünden razı gibi bir ses tonu kullanma Mihrimah.'
''Nereye gideceğiz? ''

''Kuşları rahatça duyabileceğin bir yere.''

Mihrimah sessiz kaldı bir süre. Çünkü düşünmeden kabul etmiş bulunuyordu bu diyalogla, teklifini. Ama gitmeli miydi? Hiç olmadı bir bahane bulurdu eğer gitmeyecek olursa. Şimdilik böyle kalsındı planları.

''Mihrimah?''
Esin'in sesiyle ikisi de ona dönmüştü.

Esin arkadaşının yanında Âsım Enes'i görünce direk ona hitaben konuştu.
''Aa merhaba Âsım. Müsaadenle benim bu arkadaşı almam lazım.''

Âsım Enes başını salladı.
''Estağfurullah, tabii.''

Esin, arkadaşını kolundan tutup çekeledi bahçenin diğer köşesine.
''Mihrimah, bu çocuk acaba neden bu aralar hep senin etrafında?''

''Ben de bilmiyorum ki. Bilsem!''

''Neyse, bunu konuşuruz sonra. Haberleri izledim az önce, ortalık kızışıyor. Millet karşı görüşe saygı denen şeyi unutmuş, birbirleriyle kavga edip duruyorlar. Ne olacak böyle? ''

''Bilmiyorum... Birilerinin mantıklı olması gerek. Bizi birbirimize kırdırtmaya çalışıyorlar. Büyük bir oyuna sokmaya çalışıyorlar Esin.''

''Farkındayım. Ama herkes farkında mı o meçhul. ''

☁☁
💧💧

Sabahın köründe kalkmıştı ve ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Esin'e de bahsetmeye vakti olmamıştı ki ondan akıl alsaydı. Uzun süre mantığıyla duyguları çatıştı. Sonuçta o iki buçuk yıldır uzaktan uzağa sevdiği adamdı. Dayanamazdı eline geçen onunla vakit geçirme fırsatını geri tepmeye.

Gökten Yağmur Gelme VaktiWhere stories live. Discover now