Bölüm 2

126 13 6
                                    

Jongin duştan çıkmıştı. Üzerinde geceden kalma bir sarhoşluk olduğundan biraz uyuşuk hareket ediyordu. Oyalanarak üstünü giyindi. Dedesinin ona verdiği gümüş yüzüğü çaldırdığını babasına nasıl açıklayacağını düşünüyordu. Üstünü giyindikten sonra duşun onu acıktırdığını farketti ve babasının gelmemiş olmasını umarak merdivenlere yöneldi. Tam aşağıya indiği zaman babası içeriye girdi. Jongin'i görünce yüzü düştü.
"Kim Jongin !"
Jongin babasına baktı. "Efendim baba ?"
"Salona geç. Geliyorum." Babası ayakkabılarını çıkartdıktan sonra ellerini yıkamak için lavaboya yöneldi. Jongin ise salona gidip kendini işiteceği azara hazırlıyordu.

Bir kaç dakika sonra babası salon kapısından içeri girdi. Jongin babasına bakarak saçlarını karıştırdı. Bu sırada babasının dikkatini Jongin'in parmağında olması gereken yüzüğün olmadığı çekti.
"Yüzüğü ne yaptın ?" Dedi babası. Jongin'in korktuğu başına gelmişti.
"Duş alırken çıkardım. Takmayı unutmuşum. Odamda."
"Getir o zaman. Dedene geri götüreceğim. Sen de güvende değil."
Jongin köşeye sıkışmıştı. Ne cevap vereceğini bilmiyordu. Sadece "Getiremem." demekle yetindi.
"Eğer yüzüğün nerede olduğu hakkında gerçekleri saklamaya devam edersen senin için pek iyi olmayacak." Diye cevap verdi babası. Jongin sustu. Babası iğneleyici bir ses tonuyla "Söyle." diye tekrarladı. Jongin dayanamadı. Ayağa kalktı.
"ÇALDIRDIM SENİ BUNAK ÇALDIRDIM. YİNE SABAHA KADAR İÇTİM VE SARHOŞ OLDUM. BİR PARKTA SIZDIM ! TELEFONUMU, CÜZDANIMI VE O S**TİĞİMİN YÜZÜĞÜNÜ ÇALDIRDIM !" diye bağırdı. Ardından babası ayağa kalktı ve Jongin'e sert bir tokat attı.
"SENİN İÇKİNDEN DE, ORDA BURDA SIZMANDAN DA, SORUMSUZLUĞUNDAN DA BIKTIM ARTIK ! YA KENDİNE ÇEKİ DÜZEN VERİSİN, YA DA SENİ SUNCHEON'A DEDENİN YANINA GÖNDERİRİM !" Diye daha yüksek sesle ve sinirle bağırdı babası.
"Göndersene. Kurtulursun işte. " Jongin'in sesi yumuşamıştı. Gözlerinden sinirli olduğu hâlâ belli oluyordu. Babası yumruğunu sıktı. Kendini tutmaya çalışıyordu fakat başaramadı. Jongin'e tekrar, tekrar ve tekrar vurdu.

Jongin yaklaşık iki saattir boş boş sokakta geziyordu. Babasından dayak yediği yetmiyormuş gibi bir de evden kovulmuştu. Gidecek yeri yoktu. Bu sırada yolda sağ kolum olarak adlandırdığı Minseok'u gördü. Tabii Minseok'un da onu görmesi uzun sürmedi. Jongin'e yaklaştı.
"Ooo başkan. Kötü görünüyorsun. Ne oldu ?"
"Babamdan dayak yedim. Üstelik evden kovuldum."
"Oh.. peki. Bizde kalabilirsin."
"Cidden mi ?"
"Tabiki."
"Pekâlâ. Öyle olsun."
Minseok ve Jongin, Minseok'un evine doğru yürümeye başladılar. Jongin bu sırada neden dayak yediğini anlatıyordu.

Sonunda eve vardılar. Minseok bu evde kuzeni ve aynı zamanda Jongin'in çetesinin bir üyesi olan Junmyeon ile kalıyordu.
"Bu ev bir erkek mağrası olacak !" Dedi Minseok. O sırada Junmyeon odasından çıktı ve konuştu.
"Birisi erkek mi dedi ? Ah evet evet işte o benim !"
"Junmyeon ! Jongin bir süre hatta belki bundan sonra bizimle kalacak."
"Oh peki. O halde burası cidden erkek mağrası dostum sen gerçek erkeksin !"
"Biliyorum Jun kes."
Minseok ellerini beline koydu ve,
"Ne yani ben gerçek erkek değil miyim ? Ne diyorsun sen ayol !" Dedi.
Jongin ve Junmyeon büyük bir kahkaha attı.
"Ayol ?" Dedi Jongin.
"Ayol mu dedim ben ? Ha şey. Neyse. Jun sen film seç, ben de mısır patlatayım. Jongin sen de dinlen."
"Öyle yapacağım zaten." Jongin bunu söyledikten koltuğa yattı ve ayaklarını uzattı. Artık ailesinin dırdırını çekmeyeceği için mutluydu.

Sehun ise evdeydi. Yatağına yatmış karşısındaki televizyonu izliyordu. En sonunda canı sıkıldı ve televizyonu kapatarak aşağıya indi.

"Sonunda aramıza katılabildiniz beyefendi." Dedi babası.
"Boşver onu baba. Biliyorsun yalnız takılmayı seviyor."
"Görüyor musun abim ne kadar anlayışlı." Dedi Sehun ve kapıya doğru yöneldi. "Ben dışarıya çıkıyorum."

Aradan dakikalar geçmişti. Sehun yürümeye devam ediyordu ki telefonu çaldı. Arayan Baekhyun'du.
"Ne oldu Baek ?"
"Jongin babasından dayak yemiş. Evden kovmuş babası. Minseok'un evinde kalacakmış artık."
Sehun bunu duyunca şaşırmış, birazda kıskanmıştı.
"Tamam. Kapat." Telefonu kapattıktan sonra kahkaha attı.
"Minseok'ta kalıyormuş. Haha kıçımın kenarı." Birden yüz ifadesini değiştirdi ve yumruğunu sıktı.
"Eğer bu çocuk bu ay içerisinde benim olmazsa, onu tamamen kaybederim. Artık işe koyulma zamanı. Benim olacaksın Kim Jongin. Başka seçeneğin yok."

Hate Or Love | SeKai | 🌏Where stories live. Discover now