Bölüm 4

121 10 9
                                    

"Ne dedin, ne dedin !?" Diye bağırmaya başladı Baekhyun. "Sen çıldırdın mı ? Çocuğa sert oynarsan sana aşık olmaz diyorum Oh Salakhun ! Anlamıyor musun ?"
"Of Baekhyun uzatmasana ! Ben bir şeyi yapıyorsam o işe yarar anladın mı ?"
"Tamam kızma. Ama fazla egoist davranıyorsun. Kendinden bu kadar emin olma."
"Sen benim mükemmel Oh Sehun'uma ne demek istiyorsun Byun Baekmal ?" Dedi Chanyeol.
"Sehun'a yürümeyi bırak da yemeğini ye gerizekalı."
"Neden kıskandın mı prenses ?" Dedi ve kahkaha attı.
"Prenses sensin !"
"Benim ağzım Rapunzel'e benzemiyor ama !"
"Yeter ! Susun artık !" Sehun bağırmıştı.
"Hünkarımı sinirlendiriyorsun Park Chanyeol."
"Senin hünkarın benim."
"Sus."
"Tamam bebeğim."
Sehun ayağa kalktı ve kapıya yöneldi. Bundukları odadan çıkarken konuştu.
"Plan yapmak için daha sessiz bir yere ihtiyacım var fakat siz yaşıyorken bu mümkün değil. Burada birbirinizi öldürün."

"İsmin çok uzun farkında mısın ?"
"Hayır sadece altı harfli."
"Ama söylemesi çok uzun. Sana bir lakap bulmalıyız. Mesela 'Ayucuk'."
"Olmaz !" Bu kelimeyi duyunca farkında olmadan bağırmıştı Jongin. Çünkü bunu ona Sehun söylüyordu.
"Ama neden ki ?"
"Ya Junmyeon sen salak mısın ? Neden ismimi doğru düzgün söylemiyorsun ?"
"Banane."
"Minseok al şu salağı başımdan."
Minseok yavaşça yanları geldi. Junmyeon'u kolundan tuttu ve kaldırdı.
"Hadi Jun gel seninle kafamızı kapıya kıstırmaca oynayalım."
"Ah geliyorum."
Jongin kahkaha attı.
"Umarım ölür."
Minseok ve Junmyeon odadan çıktıktan sonra Jongin saçlarını karıştırarak kafasını geriye yasladı. Sebepsiz bir şekilde Sehun'u düşünüyordu. Hâlâ orada ne demek istediğini anlamamıştı. Bunu birisine anlatmalıydı. Saat gece yarısını geçtikten sonra Minseok'un odasına girdi. Onu hafifçe sarsarak uyandırdı ve fısıldayarak konuşmaya başladı ;
"Sana anlatmam gereken şeyler var. Konuşabilir miyiz ?"
Minseok yattığı yerden kalktı ve balkona doğru yürümeye başladı. Jongin bu eve geldiğinden beri ilk kez balkona çıkmıştı. Çünkü hem zaten geleli bir hafta bile olmamıştı, hem de evde çok fazla vakit geçirmiyorlardı. Balkon oldukça genişti. Bir bahçe gibi dizayn edilmişti ve bahçe için koltuk takımı, bir de sallanan koltuk vardı. Minseok sallanan koltuğa oturdu. Kafasını geriye yasladı ve gözlerini kapattı. Hemen yan tarafta bulunan battaniyeyi üzerine örttü.
"Çabuk konuş çukulatam uykum var."
Jongin olan biten her şeyi bütün ayrıntısı ile Minseok'a anlattığında Minseok'un gözleri aniden açıldı ve kafasını kaldırdı.
"Ne dedi, ne dedi ?!"
"Bağırma gerizekalı ! Junmyeon uyanacak !"
"Ah tamam üzgünüm. Çok şaşırdım."
"Eee. Ne demek istedi bana ? Ne demeye çalıştı sence ?"
"Ya böceğim bu çocuk sana yürümüş. Resmen 'Benim sevgilim olmak için yalvaracaksın.' Demiş sana !"
"Ne ? Saçmalama. Farkında mısın bilmiyorum ama ikimizde erkeğiz."
"Olabilir ? Ellen Page'in karısı da kız kendisi de ? Bu garip mi ?"
"Ya değil tabi de, Sehun gerçek bir erkek gibi gözüküyordu."
"Valla bilmem yavrum ben sana diyorum. İçinden ne geliyorsa onu yap. Ama ben gözlemlemeyi öneririm."
"Neyi gözlemlemeyi ?"
"Sana olan davranışlarını tabiki gerizekalı insan !"
"Ha şey tamam."
"Bir de sarışınlara aptal derler. S*ktir git uyu şimdi gece gece uyandırdın beni."
"Tamam abi büyüksün. İyi geceler." Jongin sessizce güldü. Ardından Minseok hızlı adımlarla yatağına geri döndü. Jongin ise karanlık gecede, gökyüzündeki parlak yıldızları izleyerek, Minseok'un söylediklerini düşünmeye başladı.
Belki de Minseok haklıydı. Belki de Sehun ona aşıktı. Hatta belki, o da Sehun'a aşıktı...

Hate Or Love | SeKai | 🌏Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin