8🐚

2.1K 254 80
                                    

Balık temalı olaylı akşam yemeğinden sonra Steve artık dışarıya çıkmaktan korkuyordu. Kuyruğunun olmadığını unutup, o insanların onu da aynı şekilde yediğini düşünüyordu. İnsanlar korkunçtu. Ama o burada, o yerleşim alanından ve yerlilerinden uzak, Tony'nin yanında güvendeydi. Dummy bile o insanlardan daha az zalimdi.

Tony'nin meşgul olduğu zamanlar, evini özlüyordu. Arkadaşlarını. Suyun içinde süzülüp onlarla oynamayı.. Ama eğer dönerse, onu affetseler bile Tony'e zarar verirlerdi. Fiziksel bir zarar olması önemli değil.. Tony yalnızdı ve eğer Steve sadece evini özlediği için dönerse tekrar yalnız kalacaktı.

Bugün Tony'nin o aptal binaya gitmesi gerekmiyordu. Ve işin korkutucu tarafı, böyle günlerde genelde dışarıya çıkmayı teklif ederdi. Yaptı da.

Ve işte şimdi, kocaman bir giriş kapısının önünde duruyorlardı. İçeride kocaman kalabalığın rahatsız edici gürültüsü.. ama Steve bu sefer itiraz etmedi. Çünkü yeryüzü hayvanlarının neye benzediğini merak ediyordu.

Ama Tony ona, eğer elimi bırakırsan, kaybolursun demeyi unutmuştu.

Tony bilet almaya doğru uzaklaşırken, Steve çoktan hipnoz olmuş gibi uzaklaşmıştı bile. Kendine geldiğinde korkunç, kocaman, dev pençeli bir yaratığın yanındaydı, ve yanında kesinlikle Tony falan yoktu. O korkuyla etrafına bağırırken o demir parmaklıklara fazla yaklaşmış olmalı ki bir adam onu sertçe kolundan çekerek oradan uzaklaştırdı.

"Kör müsün! İçeridekini görmüyor musun!"

Adam ona bağırmaya devam ederken Steve sadece olduğu yerde dikilip korkuyla etrafına bakındı, gözleri dolmaya başlamıştı ki, Tony onu buldu.

"Tanrı aşkına, ne kadar merak ettim haberin var mı!"

"B-ben.." O cümlesini bitiremeden Tony yaklaşıp onu kolları arasına aldı. Steve'de ürkekçe ellerini onun beline koyarken başını omzuna yasladı. "Eve gitmek istiyorum." dedi burnunu çekerken.

Tony iç çekip onu kendinden ayırırken elini sımsıkı tuttu. "Elimi bırakmazsan, kaybolmazsın."

"O şeyin kocaman dişleri var!" dedi Steve isyanla. "Hayvanlarınız bile korkutucu!"

"O bir ayı, Steve. Hepsi onun kadar tehlikeli değil."

Tony Steve'i diğer hayvanların sevimli olacağına ikna ettikten sonra turlarına devam ettilet. Ve evet, o timsah şeyleri dışında genelde sevimliydiler.

Bundan bir ay önce, Tony'i bu tarz yerlere sürükleseler, inanın hiçbir tehdit karşısında onu buraya getiremezdiniz. Ama şimdi Steve'in çocuksu heyecanını görmek için asla gitmem deyip de gidebileceği tonlarca yer vardı.

"Tony, Steve duraksadı. O-onlar.. burada ne işleri var?"

Tony az ilerideki yumus kafesini görünce sıkıntıyla iç çekti. Steve için et yemeyi bile bırakabilirdi, artık normalde doğal olup da şu an yanlış gelen o kadar çok şey vardı ki.. Çevreci bile olabilirdi!

Steve Tony'nin elini bırakmazken kafese doğru yaklaştı. Yüzündeki hayal kırıklığını bir kilometre öteden görebilirdiniz, gözlerindeki parıltı yok olmuştu. "Kraliyet Yunusları.." diye mırıldandı elini camdan kafese koyarken.

mermaid | stonyDonde viven las historias. Descúbrelo ahora