Bölüm 4

4.4K 241 11
                                    

-Pıst Ceren çok güzel bir haberim var, yemek yapan erle arkadaş oldum. Artık yemeğine göz dikmeyeceğim.

-Bırak yemeklerimi pis mutant..da nasıl başardın bunu ve bu saatte burada ne işin var? Yakalanırsan ceza alırsın.

-Yemek aşırmak için kalkmıştım bir baktım yemek yapan er de yemek aşırıyor. Kardeşim diye bağrıma bastım. Neyse asıl konuya gelelim, bir planım var.

-Ne planı?

-Şimdi seninle Oğuz Üstçavuş'un pembe tişörtünün gizemini çözme operasyonu yapacağız.

-Tövbe, o ne ya? Küfür gibi.

-Ya bak şimdi Yahya Üstçavuş sürekli pembe tişört deyip duruyor ve Oğuz konuyu kapatıyor. Meraklı biri olarak bu sırrı çözmem ve bizi aydınlatmam lazım.

-Esma gece gece derdin bu mu? Hadi oyalama beni.

Esma geldiği gibi sessizce gitti ancak kafasında tilkiler dönüyordu. Koğuşuna gidip yatağına yattı. Aklında yarın yapacakları şeyler vardı.

- Allah'ım çatlayacağım meraktan. Pembe tişörtünüze ekmek banayım ya ne bu tişörtün olayı.

Biraz kendi kendine konuştuktan sonra uykuya daldı. Saat 3 gibi Ceren nöbetten gelmişti. Esma'yı uyandırmamaya dikkat ederek o da yattı.

Sabah güneşin ilk ışıklarıyla birlikte Esma da kalktı. Ceren'in nöbette olduğu için bugün geç kalkacağını unutarak "Badiiimm, uyan sabah oldu!" diye bağırdı.

- Kalksana lan, iyilikle kalk diyorum kalmıyorsun illa iki tane çarpayım mı?

Ceren sıçrayarak uyandı. Sinirli ve uykulu bir şekilde "Ben bugün kahvaltı saatinde kalkıyorum." dedi.

-Aaa ben unuttum senin nöbeti.

-Ben gece seni uyandırmamak için çaba verdim senin yaptığına bak. 

Esma Ceren'in yanaklarını sıkarak "Maruull tamam ya özür dilerim. Sen uykuna devam et ben kaçtım." dedi.

Esma koridordaki karelerin çizgilerine basmamaya dikkat ederek gidiyordu. İçinden 'Ceren olsaydı enseme vurup düzgün yürü derdi.' diye geçirdi. Eğitim alanına gitti. Birkaç eğitimden sonra sıra şınava gelince Esma, "Ceren'imi özledim, Ceren'i getirin bana.." dedi kendini yere bırakarak. Sonra komutan görmeden tekrar toparlanıp şınav pozisyonu aldı. Şınava başladığında her yere inip kalktığında bir çiğ köfte bir Ceren demeye başladı. Onun bu sessiz mırıltılarını duyanlar gülüyordu.1 saatlik eğitim bitince herkes dağılmaya başladı.

Esma ise yerde bağdaş kurmuş bitkince oturuyordu. Kafasını kaldırdığında Oğuz ve Yahya Üstçavuşları önünde dikili gördü. Oğuz gözleri yaşarmış gibi davranarak "Bak gör bak, elalemin badileri şınavda birbirinin isimlerini sayıklıyor. Sen benim kişiliğime laf et." dedi ellerini gözlerinden çekerken. Yahya elini onun omzuna koydu ve yumuşak bir sesle "Duygulandın mı sen?" dedi. Oğuz kafasını hızlıca aşağı yukarı sallayınca "Peçete vereyim mi?" diye sordu. Yahya ve Esma buna deliler gibi gülerken Oğuz "Bırak ya!" diyerek elini omzundan itti ve yanlarından uzaklaştı.

Esma ve Yahya Üstçavuş da yemekhaneye yürürlerken arkalarından Ceren de geldi. Esma sevinerek "Badim gelmiş!" dedi. Ceren'in yorgun olduğu yüzünden belliydi. Yine de tebessüm etti. Yahya Üstçavuş "İlk nöbetin nasıl geçti?" dedi.

-Güzel geçti. Aslında hiç yorulmadım. Daha sonra Esma'ya bakarak "Sadece uykumu pek alamadım." dedi. Esma biraz sinsi biraz mahcup bir gülümsemeyle kafasını eğdi.

"Şair burada bana gönderme yapıyor." dedi Esma. Ceren kafasını aşağı yukarı sallayarak, "Kesinlikle." dedi ve hafifçe güldü.

Yemekhaneye gittiler. Her zamanki gibi yemeklerini alıp masaya geçtiler. Komutanlar gelince duanın ardından yemeye başladılar. Herkes masasındaki arkadaşlarıyla komutanları rahatsız etmemek için sessiz sessiz sohbet ediyordu. Fısıltılar ve gülme sesleri geliyordu. Oğuz bir türlü çatalı zeytinlere geçiremeyince tabağa çatalı sertçe vurmaya başladı. O vurdukça zeytinler masanın dört bir yanına fırlıyordu. Kendini kaptırıp "Şerefsiz girsene lan şu çatala!" diye söylenmeye başlayınca Yahya elinden çatalı zar zor alıp "Salak mısın oğlum? Komutanlar bakıyor. Geri zekalı ya." diye söylendi. Ceren şaşkınca ona baktı.

İki Badi Bir Araya GelmemeliydikWhere stories live. Discover now