GİRİŞ

154 28 9
                                    

     İnsan yanlış olduğunu bile bile, sonunda mutlu olacağını zannederek bir mutluluğu peşinden koşar mı ?
     Yine içindeki seslerle boğuşuyordu Hicran. Bir zamanlar keşke bitmeseydi dediği şey için keşke hiç yaşamasaydım der mi insan ? Yine hatalar, yanlışlıklar, pişmanlıklar... Neden yapmıştı ki sanki bunları. Kendisini bir türlü affedemiyordu. Daha kötüsü hep vicdan azabı çekiyordu. İnsanlara bakmaktan bile kaçınıyor, sanki baktıklarında gözlerinde her şeyi okuyacaklarmış gibi hissediyordu. Derin bakışlardan korkardı Hicran. O yüzden hep yalnızlığı seçiyordu. Sık sık sorgulardı kendini" Beni siz bu duruma getirdiniz. Zor günlerimde yanımda olmalıydınız. Bilmiyor muydunuz ne kadar güçsüz ve savunmasız olduğumu." Sonra birden kendisine kızdı. Evet kendisi de hatalıydı. Kendi aklı yokmuydu sanki. Doğruyu ve yanlışı ayrıt edemez miydi? Ama yapmıştı işte...
     Geçmişte yaşadıkları bir türlü rahat bırakmıyordu peşini. Ne kadar unutmaya çalışsa da kalbinin derinliklerinde kalacaktı hep o acı. Oysa artık olan olmuştu. Kimse bilmemeliydi bunu. Kendi içinde çekecekti cezasını. En azından böylesi daha iyiydi onun için. Etrafındakiler öğrense ne kadar aptal olduğunu düşüneceklerdi. Oysa yaptığı aptallık değildi. Doğru gemiyle yanlış limana sürüklenmişti. Sonunu göremedi hiçbir zaman. Zaten en büyük  hatasıda bu değil miydi? Her zaman bir durum karşısında başındaki güzelliklere odaklanıp sonunu göremeyecek kadar kör olmamış mıydı ?

HİCRANNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ