Le Bleu L'ami - Bölüm 10

395 38 24
                                    

Bu yazarlar buralara yazacak ne buluyorlar şaşırıyorum vallahi dkwpdl neyse iyi okumalar

Softbol maçından sonra hızla okulun girişinde ki çeşmeye koşmuştum. Musluğu açıp hızla yüzüme su çarptım.

Tabii, bilin bakalım aklımdan çıkamayan kişi kimdi?

Jeon Jungkook.

Dedikleri bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Bu yüzden koçtan da azar yemiştim. Maçın ortasında dalıp gitmem herkesi şoka etmiştir muhtemelen. Kolay yenilen bir takım değildik.

'Yabancı ülkelerde insanlar o şekilde selamlaşıyorlar.' Tekrar yüzüme su çarptıktan sonra boynuma doladığım havluyla yüzümü sildim. Belki de o kadar tuhaf bir şey değildir bu. Belki de benim kafam karıştı boş yere. Sanırım bir an önce kulüp faaliyetlerine odaklansam iyi olacak.

"Ee.." arkamdan gelen kalın sesle şaşkınca döndüm. İlk defa işittiğim bir ses ve ilk defa gördüğüm bir yüzdü. "İkinci sınıflardan Park Jimin sen misin? Biraz zamanın var mı?" Gözlerimi açarak etrafa baktım. Daha sonra Jungkook'un hayranı olabileceği aklıma geldi ve derin bir nefes verdim.

Ne yani erkek hayranı olamaz mıydı?

Bal gibi de olurdu.

"Ah.. Jungkook'un hayranlarından biri misin yoksa? Kusura bakma ama kulüp faaliyetimiz var şu anda. Jungkook burada değil." Gülümseyip el salladım ve arkamı döndüm.

"Onun için gelmedim." Cümlesiyle durup merakla ona döndüm. "Buraya gelme sebebim sensin." Kaşlarımı kaldırıp şaşkınca önümde ki çocuğa baktım. "NE?!" Bildiğin kükrediğimde geriye doğru adım atmıştı.

Afferin Jimin, korkuttun çocuğu.

"Ben... Şube 5'den Yugyeom. Açıkçası uzun zamandır seninle konuşmak istiyordum Jimin. O yüzden... şey..." Duraksayıp gözlerini kaçırdı. "Uzun lafın kısası... çok uzun zamandır hoşlanıyorum senden."

"NEĞ?!" Tekrar kükrediğimde çocuk kulaklarını kapatıp gözlerini açabildiği kadar açmıştı.

Jungkook'a gülümserken titriyordum.

"Sorun ne Jimin?" Garip bir bakışla beni süzdü. "NE?!" Fark etmeden bağırıp gülüşümü büyütürken içimden kendime küfür ediyordum. "Bugün nedense gergin gibisin." Jungkook'a birinin bana aşkını ilan ettiğini söyleyemem. Ona hayatımda ilk kez birinin bana aşkını ilan ettiğini ve kafamın çok karışık olduğunu söyleyemem! İçimden söyleyemeyeceğimi tekrar edip dururken sınıftan birinin bana seslenmesiyle bakışlarımı Jungkook'tan çektim.

"Jimin! Seni görmek isteyen biri var!" Kapıda ki kız Yugyeom'u gösterirken sinsice sırıtıyordu.

YUGYEOM MU?!

Derin bir nefes alıp kalktım ve sınıftakilerin bakışlarına aldırmadan sınıftan çıktım. "Dün için kusura bakma. Seninle tekrar konuşmak istedim." Elini ensesinde gezindirirken sırıttı. Gelen seslerle arkamı döndüğümde bir kaç kızın kapıda olduğunu fark ettim.

'İnanamıyorum!'

'Jimin Yugyeom'u elde edebilmek için neler yaptı acaba?'

Bunlar ve bunlar gibi bir sürü laf işitmekten sıkıldığım için kırmızı yüzümü Yugyeom'a çevirdim. "İstersen önce başka bir yere gidelim."

Ağacın altında ki bankta sessizce oturuyorduk. Ne şekilde yaklaşmam gerektiğini bilmiyordum.

"Dün..." en sonunda sıkılıp ağzımı açmıştım. "Kaçtığım için kusura bakma." Mahçup bir şekilde gülümsedim. Omuz silkip güldü. "Önemli değil. Bir anda öyle bir şey denince şaşırmak normal. 'Bu adam da kim' demişsindir. Asıl sen kusura bakma." Bakışlarını kısa bir süre üzerimde gezdirdikten sonra önüne döndü. "Ee.. Yugyeom," duraksayıp ona baktım. "Adın buydu değil mi?" Onaylarcasına kafasını sallayıp bana döndü. "Tek bir şey merak ediyorum." Bir süre bekleyip soruyu gerçekten sorup sormamak arasında cirit atmıştım. "Neden ben?"

Aniden ayağı kalkıp bana döndü. "Senin bir sürü arkadaşın var. Üstelik kimseyi yargılamadan insanlarla iyi geçiniyorsun. Bu özelliğin bence..." başta yükselttiği sesini sonlara doğru kısmıştı. "Gerçekten harika!" Gülümsedikten sonra başını eğdi. Dedikleriyle kalbim hızlanırken aniden elini uzatmasıyla korkudan sıçradım.

Bu çocukta en az benim kadar... aptal?

"Arkadaş olarak başlamamız benim için sorun değil! Arkadaşım olur musun!" Bağırarak konuştuğunda yutkundum ve kafamı başka yöne çevirdim. Eyvah. Bu olay fazla hoşuma gitmeye başladı.

N-ne.. ne yapsam ki?

Ayağa kalkıp başımı salladım. "Eh, peki. Arkadaş olalım öyleyse." Gülümseyerek elini tutmak için elimi uzattığım sıra biri kolumu hızlıca çekmişti. "Ders başlamak üzere Jimin. Gel gidelim." Jungkook'u görmeyi beklemiyordum.

"Bir dakika Jungkook!" Yugyeom'u öylece bırakmak istemiyordum. "Acıyor... Neden öyle birden-" Jungkook aniden durduğunda susmuştum. "O çocuk hakkında ne düşünüyorsun?" Arkasını dönmeden sormuştu. "Ne?" Sorusu kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. "Ne zamandır arkadaşsınız?"

Soruları kafamın karışmasına neden oluyordu. Birden neden böyle yapmıştı, anlam verememiştim.

"Arkadaş sayılmayız aslında," gülümseyip omuz silktim. "Dün tanıştık." Neden ona bunu açıklamak zorunda olduğumu bilmiyordum. Bir süre öylece bekledikten sonra kolumu bırakarak bana dönmüş ve ardından hızlıca gitmişti.

Bense düşüncelerimle birlikte orada dikilmiştim.

Uzun bir süre.

Le Bleu L'ami \ KookMinWhere stories live. Discover now