~Bölüm 29~

740 29 12
                                    


Şarkı eklemiycektim fakat şarkıyla okumak isteyenler, böyle sevenler olabilir diye ekliyorum.

Müzik: Praying


____

Geniş yatağında uyurken gözüne gelen güneş ışığıyla kaşları çatıldı ve diğer tarafa döndü o sırada telefonundan yükselen sesle sinirle gözlerini açtı.
Kurduğu alarm çalmıştı.
Her sabah spor yapmak için erkenden kalkardı.
Yataktan güçlükle çıktı. Düşünceleri, aklında ordan oraya dolanıp duran herşey ona ağır geliyordu.
Başında keskin bir ağrı hissetti. Refleks olarak eliyle alnını ovaladı ama hiç bir faydası olmadı.
'Her gün şu kahrolası baş ağrısını çekmek zorunda mıyım' diye geçirdi aklından.
Bıkmıştı artık.

Odasından çıkıp alt kata indi. Kızın dün gece uyuduğu ve bir sürü tuhaf olayın olduğu odanın önünden geçerken duraksadı. Kapıyı araladı gözleri etrafı süzdü hızlıca. Sonra bir yerde takılı kaldı.
Kızın koltukta sırtı kendisine dönük şekilde yattığını gördü.
Kafası karışmıştı. Dün olanlar çok saçmaydı. Bu yüzden hiç olmamalıydı zaten.
Şu dalgın halinden biran önce kurtulmalıydı. Hemen spor yapıp kafasını dağıtması gerekiyordu. Sonrada eğlencesine aynı zamanda işine bakmalıydı.
Büyük ve fazlasıyla boş alanı olan spor salonunun önüne geldi.
Hızla kapıyı açıp içeri geçti.
Hiç zaman kaybetmeden önünde asılı olan koca torbaya yumruk yaptığı eldivensiz elleriyle vurmaya başladı.
Sert yumruklar indiriyordu durmadan.
Her vuruşunda kasları daha çok geriliyordu.

Sonunda nefes nefese kaldığında daha fazla yapmak istemediğini anladı bugün sadece bunu yapabildi çünkü artık diğer işlerini halletmesi gerekiyordu.
Kenarda duran su şişesini alıp kapağını açtı, biraz içtikten sonra başından aşağı döktü. Diğer eliyle de gözlerine gelen saçlarını geriye çekti.

Burnundan ve çenesinden damlayan sular karnına doğru bir yol çiziyordu kendilerine.
Spor salonunun içinde ki duşa girip suyu açtı ve suyun kendisini ıslatmasına izin verdi.
Çok oyalanmadan işini bitirdi ve üst kata çıktı.
Çok büyük olmayan çalışma odasının önüne geldi ve gelirken odasından anahtarı ve kızın uyuduğu odadanda flash bellek i almıştı.
Aldığı anahtarla kapıyı açtı.
Koyu kahverengi masasının üstünde duran siyah laptopu açıp kenarına flash ı taktı.
Evet şimdi eğlence zamanıydı.
Yüzünde sinsi bir gülümsemeyle gözlerini ekrana dikti.

Neredeyse iki, iki buçuk saat sürmüştü işi ama nihayet bitmişti ve çok iyi olmuştu. Küçük şeytan bunu gördüğünde deliye dönecekti.

Verdiği ilacın etkisi hesaplamalarına göre muhtemelen 15 dakika sonra geçicekti. Laptopu yanına alarak çalışma odasından çıktı ve kızın yanına doğru yürüdü.
Odaya geldiğinde sessizce ilerledi ve masanın kenarında dizlerinin üstüne çöktü.
Laptopu yavaşça masaya bıraktı.
Elinde tuttuğu flash ı yukarı kaldırıp değerli bir şeyi, sanki bir pırlantayı inceler gibi gözlerini kısarak baktı.

Evet bunu yapacaktı çünkü mecburdu.
Flash ı takıp hazırladığı videoyu açtı ama başlatmadı.
Boğazını temizleyerek kızın uyanması için ses çıkardı.
Kız mırıldanarak yerinde kıpırdandı ve sırt üstü yattı bu sefer.
Adam gözlerini devirerek tekrar ses çıkardı. Bu sefer ki daha yüksekti.
Işe yaramıştı ve kız yavaşça gözlerini araladı.
Önce kısık gözleriyle boş boş tavana baktı.
Adamın konuşmaya başlamasıyla kaşlarını çattı ve yattığı yerde doğruldu.
-Nihayet uyandın.
- Ne? Ne oluyor?
Kız anlamazca etrafa bakındı. Burası neresi? burda ne işim var ? diye düşünüyordu.
- Ahh ne yazık! Hiçbir şey hatırlamıyor musun?
kız anlamaz bakışlarla adama döndü.
Haklıydı hiçbir şey hatırlamıyordu.
Korktu.
Ne oldu da böyle her şeyi unutmuştu?
Derin bi soluk aldı ve titrekçe geri bıraktı ve duyacağı cevaptan ürkerek sordu.
-Hatırlamam gereken şey ne?
Adam sırıtarak cevapladı.
- Ben de tam olarak bundan bahsedicektim daha doğrusu anlatıcak bir şey yok ama sen sadece izle, izle ve gör.

Bir tuşa basıp elini geri çekti ve gözlerini kıza dikti.
Kız gözlerini kısmış tüm dikkatini ekrana vermişti.
Izledikçe kısık gözleri aralaniyordu.
Tişörtünün uçlarını tutmuş, ellerini sımsıkı yumruk yapmıştı.
Kolları kendini sıktığı için titriyordu.

Adam eğleniyordu ama kız için bunu söylemek imkansızdı.
Lanet olası video nihayet bittiğinde kız ekranı siyaha bürünmüş laptopdan gözlerini alamamıştı hala.
Derin derin nefesler almaya başladı birden video boyunca nefesini tutmuştu nerdeyse.
Gözlerini kapatmıştı ve sakinleşmeye çalışıyordu. Ama başarısız olmuştu.
Gözlerini yavaşça açtı bu sefer de kızarık ve dolu gözlerini adamın sırıtan ve keyifli görünen yüzüne dikti.
- Bu.., bütün bu izlettiğin saçma şeylerin hiç biri gerçek değil!
- Ne yani, kendi gözlerinle görmüş olmana rağmen inanmıyor musun?
-Evet inanmıyorum! Saçma sapan şeyler yaparak nereye varmaya çalışıyorsun ki?
Adam artık gülmüyordu. Her zaman ki sert ifadesini takınarak konuştu.
-Merak etme ben istediklerimi aldım ve almaya devam edicem. Herşey sırayla!

Kız anlayamadı dediklerini, ne almıştı? ne alacaktı? anlayamadı.
- Ben anlamıyorum. Dediklerinden hiç bir şey anlamıyorum!
Adam diğer elinde tuttuğu ve muhtemelen kızın hala fark etmediği dosyayı masanın üstüne sertçe koydu.
Kızın kaşları havalandı. Bu da neydi?

-Izledigin video gerçek. Inan ya da inanma! Ve bu gördüğün dosyaya iyi bak!
Görüyor musun hıı? Bak bak işte tam şurada imzan var. Senin imzan.
Adam parmağını kıza doğru uzatmıştı.
-olmaz olamaz ben..ben bu dosyayı ilk defa gördüm. Imzaladigimi hatırlamıyorum bile.
Adam elini kız konuşmaya başladığında indirmişti. Kızsa gözlerini dosyadan almadan konuşmuştu.
Kız elini öne doğru uzattı ve dosyayı eline aldı.
Adam kızın dosyayı okuduğunu hızlı hızlı yana doğru kayan gözlerinden anladı.

Kız dosyayı okuduktan sonra hayretle adama baktı dudakları aralanmıştı şaşkınlıktan.
-Seni adi herif bunu nasıl yaparsın!
Diye bağırdı.
Dosya da kızın bi nevi 'onun kölesi olduğu, ne derse yapmak zorunda olduğu ve yapmazsa kızın ilacın etkisiyle saçmaladığı ve adamı öptüğü videoyu izleyen bir tek kendisi olmayacağını ve sevdiklerini bi daha asla ama asla göremeyeceği' yazıyordu.

Elinde tuttuğu dosyayı aniden yırttı ve bu yetmedi onu bir sürü küçük parçalara ayırdı.
Ellerinden etrafa saçılan küçük kağıt parçaları öfkesini dindiremedi.
Ayağa kalkıp masanın üstündeki laptopu eline aldı ve kenarındaki flash ı çıkarıp fırlattı, odanın içinde bir kenara düştü.
Laptop u da öfkeyle fırlattı.
Adam durmayacağını anlayınca odadan çıktı ve kapının kenarından onu izledi.
Kağıdı paramparça edince bu işten sıyrıldığını düşünmemiş olmasını umdu. Sonuçta o bir kopyaydı.

Kız bulduğu herşeyi oraya buraya fırlatıyordu.
Koltuğun yastiklarini bile atmıştı. Eline aldığı diğer yastığı da bakmadan bir yere attı. Yerden yükselen sesle durdu. Bi yastıktan bu sesin çıkması imkansızdı.
Yastığın düştüğü yere doğru yürüdü yavaşça ve dizlerinin üzerine çöküp yastığı kenara itti. Yerde kırılmış küçük siyah birşey vardı. Eline alıp incelemeye başladı ve nihayet anladı ki bu bir kameraydı.
Hâlâ elinde tutarken başını kapıya doğru çevirdi. Adam orda onu izliyordu. Kız aniden ayağa kalkıp elindeki kırık kamerayı adama doğru fırlattı. Adam duvarın arkasına doğru kayınca kamera isabet etmedi.

Işini bitirmişti zaten, artık gidebilirdi. Burda daha fazla durmasının bir anlamı yoktu.
Adam şimdi ki başarısının verdiği hazla omuzları dik kendinden emin duruşuyla ve kızın çığlık çığlığa ağlayışlarıyla oradan uzaklaştı.

Kız güçlü bi çığlık daha atarak kendini bıraktı ve yere düştü.
Bacakları artık onu taşımaz oldu.
Hıçkıra hıçkıra ağlarken bu kabusun hiç bitmeyeceğini ve asıl tam da şimdi yeni başladığını anladı.
Ellerini saçlarına daldırmış çekiştiriyordu durmadan.
O acınası, o aciz hali, o kahrolası video, o yaptıkları.
Adam geri çekildikçe zorlayışı, o lanet olası öpüşü.
Hepsi gerçekti ve utanç vericiydi. Bunların olmuş olduğuna bir türlü inanamıyordu!
Bağırmaktan boğazı açıyordu artık. Bu yüzden yutkunamıyordu.

Nefes alış verişleri hızlıydı ama asıl sorun nefes aldığını sanıp zehir soluduğuydu..




•SB.

ŞAFAKTAN GÜN BATIMINAWhere stories live. Discover now