• Birinci Bölüm •

44.5K 1.4K 269
                                    

Tekin

Tenimde dolaşan yaramaz parmakların varlığını hissettiğim gibi göz kapaklarımı araladım. Yanımda yatmakta olan kadın, cüretkâr bir tavırla elini göğsümden karnıma, oradan da aşağıya indirmeye devam edince kadının elini tutup amacına ulaşmasını engelledim.

"Bu kadar yeterli tatlım." diyerek, yatakta doğrulup oturdum.

"Neyin var? Gidecek misin? Gitme lütfen."

Başımı ellerimin arasına alıp gözlerimi kapattım. Kadınları anlamıyordum. Yani, çoğu zaman anlamıyordum. Daha biraz önce ona gideceğimi söylediğim halde ısrarla kalmamı istiyordu. Sadece kısa bir süreliğine yanında uzanıyorum diye kalacağımı düşünmesi saçmalığın en alasıydı.

Cep telefonumun çalmasıyla gözlerimi açmam bir oldu. Yerdeki pantolonuma uzanıp cebinden telefonumu çıkardım. Arayan kuzenimin eşi Poyraz'dı.

Aramayı cevaplayıp telefonu kulağıma yaklaştırdım. "Efendim?"

"Tekin neredesin? Herkes geldi bir sen yoksun. Sakın unuttuğunu söyleme."

Unutmuştum. Kesinlikle ama kesinlikle unutmuştum. Lanet olsun! Minik aşkımın doğum gününü nasıl unuturdum? Kuzenim Öykü'nün kızı Arya, dördüncü yaşına giriyordu. Ve ben bunu unutmuştum! Lanet olsun!

"Hayır, tabii unutmadım. Hemen geliyorum."

Poyraz'ın cevap vermesine fırsat bırakmadan aramayı sonlandırdım. Yataktan kalkıp hızla pantolonumu giymeye başladım.

Bir kenara savrulan gömleğimi elime aldığımda hâlâ yatakta yatmakta olan kadın "Gidiyor musun?" diye sordu.

"Evet." dedim, bir taraftan gömleğimin düğmelerini iliklerken.

"Bir daha görüşecek miyiz?"

"Hayır."

Kadın yastığın birini bana fırlattığında hızla yana çekildim. Komodinin üzerine bıraktığım arabamın anahtarını alıp cebime attım ve kadının isyan dolu sözlerini duymazdan gelerek yatak odasından çıktım. Evin dış kapısına geldiğimde üzerimi son bir kez kontrol edip evden çıktım. Kapının önünde park halinde duran aracıma binip yola koyuldum.

Eve geldiğimde hızlıca banyoya girip kendimi bir güzel yıkadım. Her yerime sinen kadın parfümü kokusunu tenimden arındırmam çok uzun sürmemişti ama yine de her yerimi en az iki kez keseledim.

Banyodan çıktığımda üzerime lacivert spor bir gömlek ve açık kahve keten bir pantolon giyip hızla evden ayrıldım.

Poyraz ve Öykü'nün evine vardığımda beni kapıda arkadaşım ve aynı zamanda Poyraz'ın çocukluk arkadaşı olan Tolga karşıladı.

"Neredesin sen? Arya, Tekin diyor, başka bir şey demiyor. Minicik kızın aklını çelmeyi nasıl başardın? Konuşmayı öğrendiğinde bile ilk senin adını söyledi bu çocuk!"

Gözlerimi devirerek "Tolga, biraz rahatla dostum." dedim. "Geldim işte, uzatma."

Tolga ceketinin üzerindeki olmayan tozları silkelerken, "Geç hadi." diyerek, eliyle bahçe kapısını gösterdi.

Bahçe kapısından geçtiğimizde bizi rengârenk bir ortam karşıladı. Fonda çocuk şarkıları çalıyordu ve etrafta dolaşan minik canavarlar müzikle beraber hoplayıp zıplıyordu. İleride bir köşede somurtmakta olan Arya'yı hemen fark ettim. Hızlı adımlarla onun yanına gittiğimde kollarını önünde birleştirip dudaklarını büzerek başını başka tarafa çevirdi. Öyle sevimliydi ki.

EfsunkârWhere stories live. Discover now