1. Bölüm: Hayran Yığını

451K 16.6K 20.2K
                                    

Başlangıç tarihiniz?

İki defa falan okuyanınız var mı?


ALPER EGE DEMİRCİOĞLU¸.

Çığlıklar, deklanşör sesleri, gözümü kamaştıran ve çoğunlukla kıpkırmızı gözlerle gezmemi sağlayan ani ışıklar...

Hayatım bunlardan ibaretti.

Bir de davullarım, benden büyük olduğu hâlde salak olan grup üyelerim.

Eğlenceli olmadığını söylersem yalan olurdu.

Yine de çok yorucuydu.

Geceleri uyuyamayan ve öğleden sonra uyanmaya alışmış bünyem bana bildiğimden habersiz olduğum tüm küfürleri sıralıyordu. Hâlbuki öğleden sonraki hayran buluşmasına hazırlanmak için dokuzda uyandırılmak ve oradan oraya sürüklenmek benim suçum değildi.

Bir alışveriş merkezinde, kalabalığın önündeki uzun masanın arkasına dizilmiş dört sandalyeden birinde bacaklarımı ileri uzatmış ve kollarımı göğsümde kavuşturmuş bir şekilde otururken başım omuzuma doğru düşüp duruyordu.

Grup arkadaşlarımın en büyüğü ve diğer ikisine göre biraz daha az salak olduğunu düşündüğüm Levent ayağıma bir tekme atıp beni iyice rahatsız etti. "Uyuma lan." dedi kameralara yakalanmamak için bir dirseğini masaya yaslayıp başını bana doğru çevirirken. "Sonra 'tembel altın çocuk' diye haberini yapıyorlar."

Salak derken abartmıyordum. Masaya yığılmış mikrofonları görmesine rağmen herkesin onu duyduğundan habersizdi.

Ona dümdüz bakarken sesinin duyulduğunu anlamasını bekledim. "Tembel altın çocuk demiyorlarsa da bu saatten sonra diyecekler." diye atladı Emir. Levent'in yanında oturuyordu. Dirseğini Levent'in omuzuna yaslayıp bize doğru eğildi ve kasıtlı olarak mikrofonlardan birine dudaklarını değdirdi. Haylazlıkla parlayan gözleri kızların iç çekmesine sebep oldu. "Bu, aramızda kalsın tamam mı?" Çapkın göz kırpışı hanımlara çekici gelse de bana göre eşeğe benziyordu. "Ege'mizin ilham perisi yalnızca geceleri yanına uğruyor."

"Emir sen salak mısın?" Kulağıma Can'ın tiz sesi geldi. Kalabalıktan uzak bir köşede olduğu için onu göremiyordum ama kulaklık yüzünden tepeme binmiş gibi irkildim. Benimle birlikte masanın dekoruyla oynayan Cihan da irkilmişti. Levent tepkisini gizledi, Emir zaten Can'ın azarlarına alışmıştı. Pişkin pişkin geriye yaslanıp elini kulağına götürdü ve onu dinlediğini gösterdi. "Aklın kırk yılda bir soyut şeyleri kavrayabiliyor ve sen bunu şimdi, burada mı kullanıyorsun? Herkes Ege'nin ilham perisinin haberini yapacak sayende!"

"Ege'nin ilham perisi bir kadın değil dostlar." diyerek sözde olayı düzeltti Emir. Can bir çığlık attı. Gözlerimi yumdum hüsranla.

"Şimdi de herkes gizemli erkeğimizi arayacak!"

"Bir erkek de değil." diye batırmaya devam etti. Kimseye söylemiyorduk ama grubun en salağı oydu.

"Lütfen daha fazla konuşma." Can ağladı ağlayacak bir ses tonuyla konuştuğunda ona acıdım.

"Bir bebek!" Emir kendince en masum canlıyı seçmişti.

"Bebek mi?" Cihan dekorlardan gözlerini güçlükle ayırıp aramıza katıldı. "İyi de Ege bebeklerden korkuyor." dediğinde elimi alnıma yapıştırdım. Vazgeçmiştim, grubun en salağı Cihan'dı.

"Korkmuyorum." dedim sırtımı dikleştirirken. Bunu söylemezsem binlerce bebek videoları atılacak ve onlardan korktuğum için dalga geçeceklerdi. Pek umursamıyordum da menajerimiz Can sonra çok başımı şişirecekti. "Bebekler sadece... Biraz garipler."

BATERİST ¦ TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin