16. Bölüm: Sesin Benim İlhamım

124K 8.9K 2.4K
                                    

En başında yan karakterlere daha fazla yer ayıracağımı söylemiştim. Onları yazmak konusunda çok heyecanlıyım fakat siz okumak istemiyor ve direkt geçiyor olabilirsiniz. Eğer hiç okumadıysanız bir şans vermenizi tavsiye ederim. Okuyup da sevmeyebilirsiniz, sorun değil. Sadece bu konuda yorumlarda sert tepkiler vermemenizi rica ediyorum.

Henüz okumak istemediğinize dair bir yorum görmedim, aksine siz de benim kadar heyecanlısınız ancak yine de bu, daha önce başka bir hikâyemde başıma geldiğinden söyleme ihtiyacı hissettim. O zaman yazma isteğim azalmıştı, yine olmasını istemiyorum🥺

Yan karakterler sebebiyle Feyza ve Alper geri planda kalmayacak. Baterist hâlâ Feyza ve Alper'in hikâyesi. Yan karakterlere ayrı ayrı kurgu yazmayacağımdan onların hikâyelerini de burada yazıyorum ama bu, Feyza ve Alper geri planda kalacak demek değil.

Yan karakterleri okumak istemeyip atlıyorsanız eğer kopukluk olacaktır. Bunu unutmayın lütfen, sonuçta kurguyu bir bütün olarak ele alıyorum.

Keyifli okumalar!

CİHAN GÜMÜŞAY¸.

Levent'i bulduğumda önünde ilaçları, elinde bitmiş bir bardak ve bıkkın, tükenmiş bir surat ifadesi vardı.

Her ne düşünüyorsa fena hâlde canı sıkkındı.

"Ne oldu?" diye sorarak bir sandalye çekip karşısına oturdum. Baktığı yere oturmasam beni asla fark etmezdi, mecbur kalmıştım.

Gözlerini kırpıştırdığı sırada suratını inceliyordum. Kış'la, adı gerçekten buydu, belirgin bir benzerliği vardı. Eğer kardeşi olduğunu bilmeden Levent'in yanında görsem kardeşi olduğunu düşünmesem de akrabası olduğundan emin olurdum. Kardeşi olduğunu başta düşünmezdim çünkü Levent bize kardeşinden bahsetmemişti.

Kardeşini tanıştırdıktan sonra da bu konu hakkında konuşmamıştı ve bilgi alamamak hoşuma gitmemişti. Birkaç şeyden başka bir şey yoktu elimde.

Köstebeğin söylediği gibi kızı saklıyorlardı. Yasak bir ilişkiden doğmuştu, o zamanlar Levent'in babası sonunu düşünmeden bir haltlar yemişti ama şimdi pişmandı. Sonuçta cumhurbaşkanlığı için ciddi bir adaydı ve kim gayrimeşru bir çocuğu olan, karısını aldatmış, daha ailesiyle bile baş edemeyen bir adamın ülkenin başına geçmesini isterdi? Ortaya çıkması oylarını düşürür, en güçlü aday olmasının önüne geçerdi.

Ben bile Atilla amcaya oy vermekten vazgeçmiştim. Arkadaşımın babası diye düzgün bir adam sanmıştım ama yediği halt ortadaydı.

Ha, o halt feci güzeldi. Orası ayrıydı.

"Kız kardeşim!" diyerek düşüncelerimden habersiz bir şekilde öfkeyle soludu Levent. Omurgam dikleşti ve söyleyeceklerini can kulağıyla dinlemeye başladım. "Bu kız beni deli edecek! Hiç akıllanmıyor."

"Ne yapmış?"

"Yine birini dövmüş."

"Biri onu mu dövmüş?" Kaşlarım çatıldı, bu kez bilgi almak istediğim kişi farklıydı. "Kim?" Kız mıydı, erkek miydi? Kaç yaşındaydı? Adı neydi? Adresi?

"Biri onu dövmemiş, o birini dövmüş. Sabah sabah karakoldan topladık yine hanımefendiyi."

Sakinleştim. "Ha..." Birini dövmüş olması nedense beni hiç şaşırtmadı.

"Adam bir spor salonunda hocaymış. Gördüm bunu ben, hayvan gibi. İkimizi topla ancak şu adamın cüssesine denk düşer. Kış bu adamı tek başına dövmüş. Adamın yüzü kan içindeydi, burnu kırılmış lan!"

BATERİST ¦ TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin