7. Bölüm: Uçurumun Kıyısında, Ölümün Kıyısında...

268 28 23
                                    

"Adrien şeyyy..."

"Bir şey mi oldu?"

"Eee... ben evsiz kalmış olabilirim de..."

"Bana gelsene?"

"Sana mı? Şey, olur ama bazı işleri ben yapacaksam."

"İyi de-"

"Adri bak lüt-"

"Soluna bak."

"Soluma mı?"

Sola döndüğümde Adrien beni bekliyordu. Hızlıca koşup ona sarıldım.

"Çok teşekkür ederim. Se-"

"Tamam hadi sohbeti bir kenara bırakalım çünkü çok işimiz var."

"Ne işi?"

"Süpriz. Hadi valizini al da çıkalım."

Valizimi aldım ve arabaya gittik. Eski anılarım canlandı.

"Adri! Hala aynı limuzini kullanıyorsun! Buna inanamıyorum."

"Aslında fark etmezsin diye düşünmüştüm."

"İnsan bunu unutabilir mi? Bir şey sorucam. Şekerlemeler hala arkada mı?"

"En son nerde bıraktıysan orda güzelim."

"O zaman hemen arkaya binelim de tıkınalım."

Şoför valizlerimi bagaja koydu. Kapımızı açtı. Tam içeri giriyordum ki Adrien beni durdurdu.

"Bir şey unutmuyor musunuz prenses?"

Gülümseyip elini tuttum. Birlikte bindik ve oturduk. Ahhh o eski günler...

***

Eve gittik. Adrien yeni bir ev (!) almıştı.

Odamı - zor olsa da - bulduk

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Odamı - zor olsa da - bulduk. Ve eşyalarımı yerleştirdik.

Yerleşmek uzun sürmedi çünkü neredeyse hiç eşyam yoktu.

Arabadan indik ve Paris'in ormanla birleştiği yerde durduk. Şoför arabayı alıp gitti.

Telefonum çaldı. Annem arıyordu. Yani keşke o arasaydı.

"Alo. AN-"

"Bayan Dupain-Cheng anneniz ve babanız maalesef vefat etti."

"Ne!?"

"Üzgünüm."

Adrien'a endişeli bir şekilde baktım. Ve koşmaya başladım. O hala bir şey bilmiyordu.

Ne oluyordu bana? Çok hızlı koşmaya başladım. Orman sisli olduğu için nereye gittiğimide bilmiyordum. Sadece koştum. Ve bir an durdum.

"Nerdeyim ben? Adrien! Nerdesin? Nerdeyim ben? Adrien!"

Koşmaya devam ettim. Bir ışık! Koşuyordum. Ta ki son anda kilometrelerce yüksek uçurumu fark edinceye kadar.

Her yerim çamur olmuştu. Uçurumun ucuna doğru yaklaştım. Aşağı bakmamalıydım. Gözlerimi kapadım. Ama birini kısıkça açıp dibini göremediğim uçurumu görmem uzun sürmedi. Ayakta duramıyordum. Dengem bozuldu. Tutunacak bir şeyim yoktu. Çok yüksekti... Yükseklik korkum vardı...

Uçuruma doğru düşüyordum ki iki kol beni sardı.

O an her şey yok oldu. Ölmek istiyordum. Ama yapamıyordum. Gitmek istiyordum. Ama gidemiyorum. Beni artık hiçbir şey hayata bağlayamazdı. Beni saran kollar hariç...

"Marinette! İyi misin?"

"A-Adrien lütfen eve gidelim."

"Telefonumu koşarken düşürdüm. Seninki nerde?"

"B-Bilmiyorum..."

"Hadi kalk bakalım. Seni güzel bir yere götürüceğim."

"Adrien... Ben yürüyemeyeceğim..."

Adrien beni zar zor kucağına aldı. Sonrası karanlık...

***

Bu bölüm böyle. Bayadır yazmıyorduk ama bu sefer Elif'e yazdırabildim (!).

Medya: Sad Song

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 30, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Küçüklük Arkadaşım - AdrinetteWhere stories live. Discover now