0.9

6.9K 334 20
                                    

Hades 'Synvestment' adı altındaki kendi yazılım şirketinde kendi odasında oturmuş sabırsızlıkla depoyu yakan kişiyi bekliyordu.

Bunu her kim yaptıysa yine kendi yöntemi ile cezasını verecekti. O böyleydi ... Herkes ondan korkar ama o ise hiçbir şeyden korkmazdı.

28 yaşına gelmişti ama herkes Hades'in bu yaşında ondan korkuyordu. Aslında sebebi belliydi ... Hades'in görüntüsü gerçekten korkunçtu .

Çok uzun boyu vardı ve saçları gece karası gibiydi . O siyah rengi pek sevmez ama kırmızıya bayılırdı. Siyah renk herkese kötülük çağrıştırıyor ama ona bu renk sadece yalnızlığı çağrıştırıyordu.

Kırmızı renk ise kan rengiydi. Bambaşka bir renkti. Kanın kokusunu bile severdi o . Çünkü o bir cellattı. İnsanları avlayan bir cellat...

Tekir hızla şirkete giriş yapmış 18.kattaki Hades'in odasının önüne gelmişti. Derin bir nefes aldı. Gerçekten korkuyordu. Yangını çıkartan kişi ise başlı başına bir dertti zaten.

Tekir kapıyı çalmasıyla içeriden kalın ve sinirli bir gir komutu geldi. Tekir içeri doğru hizli adımlar ile ilerledi ve kırmızı renkteki masanın önünde durdu.

" Baba bulduk " dedi bir çırpıda. Hades adamı çabuk bulmalarına sevinmişti. Kalın dudakları tehlikeli ama bir o kadar da memnun bir şekilde yukarı doğru kıvrıldı.

" Aferin! Kimmiş bu ölüme susuyan adam ?! " Dedi tıslıyarak. Gerçekten merak ediyordu . Kim buna cesaret edebilirdi ki ?

" Baba .... Am-" Hades sinirle sözünü kesti.

"Lafı ağzında geveleme lan ! Sen niye söylemeye korkuyorsun ? O şerefsiz korksun!"

" Baba Ahmet Dağlı " dedi hemen .

Hades sessizce ama içinde kopan fırtına ile karşısında duran adama baktı. Arkadaşı olan Ahmet Dağlı mı ?

Kafayı yiyecekti. İlk başta tekrar sormak istedi ama adamlarına çok fazla güveniyordu. Kalbi sinir ile çarparken aldığı nefesler sıklaşmaya başlamıştı bile.

Bunu onun yanına bırakmayacaktı! Arkadaşı belledigi adam kendisinin arkasından bıçaklamıştı Hades de aynı şekilde onu arkasından bıçaklıyacaktı !

" Öğrendiğimden haberi veya onlarda hiç hareketlenme var mı ? " Diye sordu aklındaki planı devreye sokmak için.

" Hayır baba . Zaten suçu başkasına atmışlar bile" içinden şerefsizler demek geçiyordu ama patronunun yanında böyle saygısızlık yapamazdı.

" Güzeeel! O zaman akşama misafirimiz var " dedi tehlikeli gülümsemesiyle.Tekir anlamış olucak ki o da sinsi bir şekilde gülüyordu .

Hayrandı bu adama Tekir . O kadar zekiydi ki tilkiyi bile dize getirirdi . O tilki gibi kurnaz değil, Hades gibi kurnazdı. Tekir gerçekten şu hayatta tek Hades'e güveniyor ve ona hizmet ediyordu. Bundan da fazlası ile gurur duyuyordu.

" Tabi baba . O zaman ben eve haber vereyim . Hazırlıklara başlasınlar." Dedi .

" Hayır koçum. Ben gidicem . " Diyerek ayağa kalktı. Bu sefer bastonu yoktu . Bastonunu sadece kendisi cellât iken kırbacı olarak kullanırdı. Ve bugün de fazlası ile gerek olucaktı.

" Peki baba " dedi saygıyla kafasını egerken Tekir. Hades Tekir'in yanından geçerken kendisinden 5 cm kısa olan Tekir'in omzunu sıktı. Bu aferin demekti onun dilinde .

Tekir ile birlikte odadan çıkarken sekreteri Hande hanım hemen ayağa kalkmış ve saygıyla eğilmişti. Sonra hızla kalkarken bakışları korkunç ama kendisi Yunan Tanrı'sı gibi olan adama baktı.

İster istemez iç çekerken ayakları dolanmış ve sandalyesinin üstüne oturu vermişti. Bu adam bambaşkaydı. Yunan Tanrı'sı gibiydi . Zaten Yunanistan da doğmuştu. 25 katlı şirkette patronları olan Hades için Yunan Tanrı'sı lakabı takmışlardı bile.

Hades bu olandan habersiz şirket kapısından dışarı adımladı. Yeni model siyah arabasına binerken Tekir Hades'in kapısını kapatmış o da arabada ki yerini almıştı.

Araba trafiğe takılmış bekliyorlardı. Hades ise sabır ile akşamı bekliyordu. Ama bir sorun vardı. O kişi de Hera idi...

Hades Hera'nın karşısına oturmuş turuncu kahküllerine bakıyordu kızın . Hera ise Hades'in elindeki yüzüklere bakıyordu.

" Hazırlan " dedi sadece Hades. Hera gözleri irileşmiş Hades'e bakıyordu. Nasıl hazirlan?

" Anlamadım." Hades kafasını yere eğip bir iki kere salladı.

" Her neyse . Hazırlanma ! Senin için daha iyi . " Deyip ayağa kalktı. Hera'nın bir şey demesine izin vermeden kendi odasına çıktı. Kırmızı cam masaya otururken bastonunu da eline aldı.

Kesinlikle onu Ahmet Dağlı ya göstermemeliydi. Hades'in içinde bir şey oluştu. Onu neden ona göstermek istemiyordu. Kıskanıyor mu ? Koruyor mu ? Yoksa elinden alınmasından mı korkuyor? Üç tane seçenek vardı ama o hiçbiri diye geçistiryordu kafasında.

Şimdi sadece akşam yemeğini düşünmeliydi. Masanın üzerinde duran telefonunu çıkarttı. Telefonun ekranın da Ahmet yazısı belirdi .

Telefon 2. Çalışta açıldı. Hades kaşlarını çattı. Eskiden 1. Çalışta açardı. İtaatsizlik yapmıştı bile. Dakka bir gol bir diye düşündü Hades.

" Baba " dedi Ahmet endişeli bir şekilde. Öğrenmiş olabilir mıydi ? Amaan dedi. Hades'in soyunu kurutmak istiyordu ama şimdi yavaş yavaş ilerlemeliydi. Ona hiç birşey hissettirmeden . Ama Hades hissetmek ne kelime ilikleri sinirden ateşe dönmüştü.

" Sesin endişeli çıkıyor . Noldu ?" Dedi ağzını aramak amaçlı .

" Yok baba . Sen bu saatte arayınca ..."

" Saat 5 koçum." Dedi . Ahmet rahat bir nefes aldı . Koçum dediyse hâlâ öğrenmemişti.

" Doğrudur baba . Ne diyecektin ?"

" Akşam yemeğe gel " dedi . O ricada bulunmazdı . Zaten herkes onun emri altındaydı . Ne diye bir de ricada bulunup soracaktı. Sorsa bile gelmek zorundalardı.

" Tabi baba . Sen nasıl istersen . "

" Bekliyor olucam . " Deyip telefonu kapattı. Ahmet'e kan kusturacaktı. Onu öyle bir bititrecekti ki tüm elaleme ibretlik olucaktı. Hiç kimse ihanet edemeyecekti.

Bastonunu masasına koydu ve çekmeceden kırmızı bir bez çıkarıp masaya düzgünce koydu. Bastonunun başını çekti ve ortaya bir kılıç çıktı.

Eli ile kılıcın üstünde gezindi. Bu bastonu Çin'de ki hocası vermişti ve hâlâ da kullanıyordu. Eski anılar bir bir aklına gelirken kafasını sallayarak kırık bir gülümseme oluştu kalın dudaklarında.

Masanın üstünde duran kırmızı bezi aldı ve kılıcı silmeye başladı. Yavaş yavaş yapıyordu . Sakinliği seviyordu. Bezi çekmeceye geri yerleştirdi ve kılıcı da bastonuna soktu .

Masadan kalkıp sol tarafa doğru adımladı . Gramofonun önüne geldi . Yanında duran bir sürü plaklardan bir tanesini çıkartıp gramofona yerleştirdi.

Hades geri masasına ilerlerken kulaklarına o eşsiz piyano sesi duyuldu. Piyano sesi ona huzur veriyordu.

Ahmet Dağlı diye bağırmak istiyordu. Depoda ki adamların hepsi ölmüştü ve bunu yakın arkadaşı yapmıştı.

Bunu ona ödetecekti! O cellât ise o da avıydı !

Umarım beğenirsiniz ! 😊
Bölüm şarkısı : Camila Cabelo - Never be the same

HADESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin