Dolabının karşısına geçip uygun bir kıyafet ararken, geç kaldığını fark edip gözüne en güzel gelen gömleği üzerine geçirdi. Kollarını kıvırdıktan sonra siyah kotunu giyerek aynanın karşısına geçti. Elleriyle saçlarına şekil verip, parfümünü sıktıktan sonra aynadan uzaklaşıp kendisini süzdü. Neden bu kadar özen gösterdiğini bilmiyordu. Ama sebebinin konser olmadığını anlamak zor değildi.Tüm işlerini halledip, annesinden ona miras kalan alışkanlığıyla evin kapısını bilmem kaçıncı kez kilitlemesinin ardından bahçeye indi. Birkaç gün önce görüp vurulduğu ve hemen aldığı beyaz tavşanına bakarak gülümsedi. Çoğu insana göre onun bu tiple rottweiler cinsi bir köpek falan alması gerekirdi. Ama işte herkes göründüğü gibi değildi.
Arabaya binip her bir metresini ezberlediği hastane yolunda ilerlerken heyecanlı hissediyordu. Heyecanlı olmaması için bir neden yoktu zaten. En sevdiği sanatçının konserine gitmek bir yana, gitmeyi en çok istediği insanla birlikte yapıyordu bunu. Diğer bir sebep de Venüs'ün bir yılı aşkın süredir bulunduğu hastaneden ilk defa dışarı çıkıyor oluşuydu. Şu an daha başka ne isteyebilirdi ki?
Arabayı öylesine bir şekilde park edip koşar adımlarla hastaneye doğru ilerlerken havanın epey soğuk olduğunu fark etti. Venüs'ün üşüyebileceğini, bugünün hiç de doğru bir gün olmadığını düşünse de önemsememeye çalıştı. Sonuçta bunu düşünmesi gereken kişi o değil, Venüs'ün kendisiydi. Normalde durduk yere kimse için endişelenmezken, sadece biraz soğuk olan hava yüzünden bunları düşünmesi mantıklı mıydı, değildi. Fakat bu mümkün olmuş olsa şu an buradaki işi neydi?
Odanın kapısını açıp her zamanki gülümsemesiyle içeri girerken, üzerindeki gömleğin düğmelerini iliklemeye çalışan bir Venüs görmeyi beklemiyordu. Eli kapının kulpunda kalmış bir şekilde kumaşın kapamadığı beyaz teninde gözlerini dolaştırdı. Omzunu kapının pervazına yaslayıp onu izlemeye devam ederken Venüs'ün de ona baktığını görmüyordu. Bakışlarını onda dokunma isteği uyandıran soluk teninden ayırıp, yüzüne çıkarmasıyla ona seslendiğini gördü. Ana dönmek için başını belli belirsiz bir şekilde sallayıp, ne zaman ciddileştiğini bilmediği yüz ifadesini bozarak gülümsemesini yeniden yüzüne oturttu.
"Hazırlanıyordum ben de şimdi." dedi yüzünü tekrardan gömleğine eğerek. Duhan'ın hala içeri girmemiş olmasını umursamadan bir türlü beceremediği işine yoğunlaştı. Çok basit bir şey olabilirdi ama ne yapsın, bir yıldır hastane kıyafeti ya da tişörtten başka bir şey giymemişti.
Dudaklarından dökülen kıkırtıya engel olamadan içeri girip kapıyı kapattı. Ellerini tutup gömleğin üzerinden çekerken onu izleyen yeşillere baktı. Kaydırma yaptığı düğmeleri acelesiz bir şekilde tek tek çözerken gözleri hala birbirlerindeydi. Temas etmemeye özen göstererek tekrar iliklerken, elinin dış yüzeyine değen soğuk tenle bir süre duraklasa da devam etti. Yakasını düzelttikten sonra geriye çekilip oldukça çekici gözüken bedeni fark ettirmemeye çalışarak süzerken gülümsedi. Yine de onun bir numarası her zaman hastane haliydi.
"Gidelim o zaman." Gülümsemekten ağrıyan yüz kaslarına rağmen devam etti. Nasıl mutlu olmazdı ki? Birkaç ay önce sırf birisiyle dışarı çıktığı için bu kadar sevineceğini söyleseler hayatta inanmazdı. Ama gelin görün ki şu an tam olarak bunu yaşıyordu.
"Gidelim." dedi kapıyı açarken. Duhan'la seve seve her yere gidebileceğinin ise oldukça bilincindeyken.
*****
Etraflarındaki kalabalığın arasından geçerek yerlerine oturmalarının üzerinden yaklaşık on dakika sonra herkes susmuş, Cem Adrian sahnedeki yerini almıştı. Daha önce de konserlerine gitmiş olsa da bunun onun için diğerlerinden farklı olacağının şimdiden farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venüs'ün Doğuşu//Gay
Teen FictionHayaller, bizi sonu gözükmeyen bir uçuruma sürükleyen, insan beyninin acımasız yansımalarıdır. Ama onun hayali, onları düştükleri çukurdan çıkarmış ve karanlıktan kurtarıp ruhlarını gökkuşağı renklerine boyamıştı. Şimdi ise hissettikleri birinin ad...