SLSP / 9 ♪

3.1K 160 16
                                    

Multimedya; Rachel gifi.
Bölüm şarkısı var, umarım beğenirsiniz. Uzunca bi yorumu hakeden bir bölüm bence. İyi okumalaaar <3

"Beni öpmeni." deyip sırıtmaya başladığında altından kalkmak için debelenmeye başladım. "Gider bir patlıcanı öperim daha iyi, egoist! Ve hatırlatırım ben patlıcandan nefret ederim!" altından kurtulup, yere kapakladığımda Luke, koltukta bağdaş kurup keyifle sırıtmaya başladı.

"Ne yani sözünü tutamayacak kadar korkakmısın?" yattığım yerden popomun acısı yüzünden zorlanarak doğruldum ve "Ben korkak falan değilim!" dedim. "Ah, sana bundan sonra 'tavuk' diyeceğim, Rachel." Rachel mı? Bana ilk kez 'Rachel' diyordu. İlk kez. Umurumda değil ki. Değil!

Sinirle ayağa kalkıp, koltukta oturan Luke'un üzerine oturdum. "Ben korkak değilim." onu öpmek için dudaklarına eğildiğimde geri çekildi? "Şimdi değil. Akşam, benim istediğim yerde."

Belimden tutup beni ayağa kaldırdı ve ayağa kalktı. "Altına eşofmanlarımdan birini giy ve kahvaltı hazırlamaya başla." emret sen gerizekalı. "Başka emrin var mı?" diye bağırdım arkasından. Biraz duraksayıp bana dönmeden "Hayır şimdilik bu kadar." dedi ve yukarı çıktı.

Gıcık ya. Sinirimden koltuğa bir tekme atıp bende yukarı çıktım ve Luke'un giysi odasından giyecek seçmeye koyuldum. Dün gece giydiği dizine kadar gelen şortun, siyah renkli olanını altıma geçirdim. Üzerimde ki kalabilirdi.

Aşağı inip, kahvaltı için bir şeyler hazırlamaya koyulduğumda Luke ile nerede öpüşeceğimi düşünüyordum. Öyle bir dalmışım ki domates yerine kendi parmağımı kestim. Lanet olsun! Elimi suyun altına tuttuğunda sesli bir küfür mırıldandım.

Birinin yanıma gelip, elimi tutmasıyla tiz bir çığlık koyverdim. "Çok kötü olmuş bu." dedi Calum parmağıma bakarken. "Çok korkuttun beni!" dediğimde gülümsedi. "Üzgünüm. Mutfaktan güzel kokular gelince bir bakayım demiştim." ve yine çığlık attım. "Olamaz! Omlet!!" ağlamak üzereydim neredeyse.

"Kahretsin ya..." diyordu arkamdan Calum. Tavayı, ocaktan alıp omleti kontrol ettim. Diğerleride kapının pervazından bizi izliyorlardı. Calum'da bende öyle bir bağırmıştık ki omlet yandı diye duyanda evde ceset var sanar. "Doktor hanım lütfen doğruyu söyleyin hastamızın durumu nasıl?" kahkahalarımın arasından "Maalesef ki hayatını.... Şaka! Durumu çok iyi!" ikimizde kahkahalarla gülerken diğerleri özellikle Luke şaşkın şaşkın bize bakıyorlardı.

"Ne zaman kendine gelir hasta?" artık karnımı tutarak gülüyordum. Calum, beni hiç gülmediğim kadar güldürmüştü. "Bilmiyorum..." kahkahalarımın arasından zor konuşuyordum. "Nasıl doktorsunuz siz bayan Rachel. Çok ayıp ama!" Calum'un omzuna hafifçe vurdum. "Kes artık şunu ya!" ikimiz neredeyse yarım saat gülmüştük. Gülerken omletle ilgilendiğimiz için omlet gecikmelide olsa masada yerini almıştı.

"Ciddiyim, benim espri anlayışım mı çok kötü yoksa sizde benim gibi bir şey anlamadınız mı bunların neden güldüğünden?" dedi Michael, tabağına omlet alırken. "Dostum senin espri anlayışın kötü." dedi Calum. "Ama onlarınkide kötü." diye ekledi Luke. "Siz ne anlarsınız ki." diye söylendi Calum bir yandan omlet yerken. "Portakal suyu var mı?" Ashton'a kafamı sallayıp, dolaptan portakal suyu doldurup, Luke'un yanında oturan Ashton'a uzattım.

O sırada Luke'un çatalını düşürmesiyle çatalı almak için yere eğilmiştim ki Luke'ta yere eğildi almak için ve ellerimiz birbirine temas etti. Ani bir heyecanla elimi üzerinden çekip ayağa kalkmaya yeltenmişim ki kafam masaya çarptı. Ah! Tam bir şapşal gibi hissediyorum. "İyi misin?" diye soran Luke'a ben cevap veremeden Calum konuştu. "Kıza ayak işlerini yaptırıyorsun. Nasıl iyi olsun." Calum bana 'çak' der gibi elini uzattı. Ayağa kalkıp ona çaktım ve tekrar yerime geçtim.

Calum ile cidden iyi anlaşıyorduk. Her dakika neşeli ve tatlıydı. "Calum ve Rachel bir takım oluşturdular. Peki ya baş düşmanları Lucas Hemmings ne yapacak?" Ashton, elinde ki çatalı mikrofon niyetiyle Luke'a götürdü. Yani Lucas'a. "Luke, Cadı ve yandaşını si*ecek, sevgili muhabbir." dedi keyifle Luke. Calum "Yandaş kızdı." dedi bir robot gibi.

"O değilde Rachel hep senin eşofmanlarınımı giyecek." dedi Michael kızarmış peynirini çiğnerken. "Benim için sorun yok." dedim omuz silkip. Gerçekten yoktu. Diğer kızlar gibi giyime önem veren tiplerden değildim. "Yarın boş olursam birlikte alışverişe çıkalım istersen." Luke, hep ciddidir ama ilk kez gözlerimin içine bakarak yani ne diyeceğime önem verir gibi konuştu. "Bende gelmek istiyorum ama!" alt dudağını öne getirip, bebek gibi duran Calum'a gülmeden edemedim. Hala cevap bekleyen Luke'a "Olur." dedim. "Bu gece sakın kaçmak için uyuyor numarası yapma. Yoksa borcun iki katına çıkar." kesinlikle kızarmıştım. Şaşkınca bakan çocuklara aldırmadan "Korkak biri olsaydım bunu yapardım." dedim biraz bağırarak mutfaktan çıkmakta olan Luke'a.

'Ne oluyor?' der gibi başını sallayan Calum'a omuz silktim. "Hadi ama. En iyi arkadaşınım!" Bir saat içerisinde mi? Diğerlerini daha fazla meraklandırmamak için açıklama yapma gereği hissettim. "Dün beni ısıttığı için ona teşekkür borcum varda." Ashton'ın meraklı bakışları silinmediği için "Borcumu akşam ödememi istiyor." dedim. Herkesten bir 'haaa' sesi duyuldu.

Yaklaşık yarım saat sonra çocuklar kahvaltılarını edip, stüdyoya gittiler.

Ben mi? Nedenini bilmiyordum ama yerimde duramıyordum. Heyecanlıydım. Şu lanet olası öpüşme işi beni heyecanlandırıyordu.

Hiç yapmadığım bir şeyi yapıp evi gezmek istedim ve ilk iş olarak bodrum kata indim...

Vay canına. Burası bir nevi spor salonuydu. 2 tane koşu bandı, 2 tane kondisyon bisikleti yani her spor aletinden iki tane vardı.

Bisiklet ve koşu bandının karşı tarafında diğer aletler vardı. Bunları ayıran şey boydan boya uzanan bir havuzdu. Salonun en sonunda ise dört tane duş yeri vardı. Burada vakit geçirmek en çok istediğim şeylerdendi. Ama bu evde sadece bir çalışandım sonuçta değil mi? Bunun için izin almalıydım.

Tekrar üst kata çıkıp, mutfağa ilerledim. Akşam için Cupcake ve biftek yapmak için elleri sıvadım.

Hava kararmaya başladığında her tarafım un olmuş vaziyette mutfakta dolaşıyordum. Yemek yapmak bu kadar zormuydu ya? Neyse ki leziz Cupcake ve biftek hazırdı.

Kapı sabırsızca çalınca koşarak kapıyı açtım. Kapıyı çalan Calum'dı. Çocuklar arkasından geliyorlardı daha. "Mis gibi bir koku var. Ne yaptın?" dedi neşeyle. "Biftek ve Cupcake." dudağımı ısırdım. Umarım seviyorlardır.

"Kendini mi Cupcake yaptın?" dedi Luke, kapıdan içeri girerken. Ona sadece gözlerimi devirdim. "Bu halin ne?" diye sordu Ashton'da. "Önemli bir şey değil." her tarafım batmıştı. Oysa ki Luke'un bu şortunu ve t-shirt'ünü ne çok sevmiştim.

"Yemek için sabırsızlanıyorum. Duşu ilk kez kısa tutacağım." Calum'a gülümsedim.

Mutfağa giderken Luke'un beni duvarla arasına almasıyla kalbimin fazla mesaiden duracağını hissettim. "Bu gece senin odana geliyorum." kafasını eğip, kulağıma yaklaştı. "Öpücük için." kulağıma nefesini üflerken geri çekildi ve dudaklarını yalayıp "Yatağın üzerine bir kaç giyecek koydum senin için. Ben gelmeden onları giy." deyip yukarı çıktı.

Kalp krizi geçireceğim yemin ederim. Ne öpücükmüş bu ya. Bitsede kurtulsam.

She Looks So Perfect (Luke Hemmings Fanfic)Where stories live. Discover now