SLSP / 10 ♪

2.7K 151 13
                                    

Mutfağa giderken Luke'un beni duvarla arasına almasıyla kalbimin fazla mesaiden duracağını hissettim. "Bu gece senin odana geliyorum." kafasını eğip, kulağıma yaklaştı. "Öpücük için." kulağıma nefesini üflerken geri çekildi ve dudaklarını yalayıp "Yatağın üzerine bir kaç giyecek koydum senin için. Ben gelmeden onları giy." deyip yukarı çıktı.

Kalp krizi geçireceğim yemin ederim. Ne öpücükmüş bu ya. Bitsede kurtulsam...

Masayı hazırlayıp, çocukları beklemeye başlamıştım ki ilk giren Michael oldu.

"Süper görünüyor." ilk kez Michael'ı gülerken görüyordum. "Luke..." dediğinde kalbimin çarpıntısıyla Michael'a döndüm. "Luke bugün çok heyecanlı görünüyordu." bunu soru sorar gibi sorduğu için omuz silkerek cevap verdim. "Neden Luke heyecanlıydı ki?" dedim.

Michael, masada yerini almış çatalla oynuyordu. Kızarttığım patatesleri tabağa koyup, onlarıda masaya yerleştirdikten sonra Michael'ın tam karşısına oturdum. "Bende bilmiyorum valla." dedi omuz silkip.

O sırada Calum ve Ashton'da gelmişti. "Orada Cupcake mi var? Ashton? Gözlerim benimle oynamıyor değil mi? Aman Tanrım eğer rüyadaysam beni uyandırma!" Calum bunları derken bir yandan Ashton'ı sarsıyordu. Daha sonrada 'Dont Wake Me Up' şarkısını söylemeye başladı. Michael ve ben kahkaha atmaktan yere düşecektik nerdeyse.

Luke, içeri girdiğinde yine gözlerini büyütüp alnını kırıştırmıştı. "Calum'ı şarkı söyletecek kadar mutlu eden ne?" Michael keyifle sırıttı ve "Rae'nin yaptığı cupcake'ler." dedi. Michael'a keyifli olmak çok yakışıyordu ve bana bu evde ilk kez biri 'Rae' demişti. Bu keyfimi yerine getirdi işte. "Vay canına! Cupcake mi var. Süper." Luke. Benim. Yaptığım. Bir. Şeyi. Beğenmişti. Aman, banane.

Sonunda herkes masaya gelince yemek başladı. Biftek ve patates kızartmam beğenilince derin bir 'oh' çektim. Cupcake'i hepsi aynı anda ellerine alıp ısırdıklarında, bende dudağımı ısırıyordum. Umarım beğenirler. Umarım beğenirler...

Isırıp, bir iki saniye çiğnemişlerdi ki hepsinin öksürüp, ağızlarındakini çıkartmasıyla gözlerim büyüdü. "Dostum, bunun içine ne koydun sen?" Calum'un sesi ağlamaklıydı. "Rae, bu Cupcake değil bu resmen..." yüzünü buruşturup devam etti Michael "Bu hayatımda yediğim en iğrenç şey. Sanırım kusacağım..." çocukların hepsinden onaylayıcı sesler yükseldi ve hepsi aynı anda tuvalete koştular. Tanrım, kendimden nefret ediyorum...

10 dakika sonra çocuklar koltukta yanıma oturduklarında moralleri düzelmişti bile. Ashton'la güreşmekte olan Calum'a "İyi misiniz?" diye sordum. "Tatlının içine tuz katmışsın, cadı. Nasıl iyi olabiliriz?" bunu diyen Luke'tu.

"Üzgünüm..." dedim yüzümü asıp. "Yemekten pek anlamıyorum." omuz silktim. "Seni kolay affetmeyeceğim, dostum olsan bile." Calum bunu der demez beni yere çektiği için ağzımdan ufak bir çığlık çıktı.

"Calum, ne yapıyorsun. Lanet olsun bırak beni!" bir yandan beni gıdıkladığı için kahkaha atıyor, bir yandan konuşuyordum. Calum, kaçmamam için üzerime oturup, karnımı gıdıklamaya başladı. "Calum! Ya bırak beni, seni pislik! Off." beni bırakmayacağını ve daha fazla gıdıklanırsam bayılacağımı anlayıp diğerlerinden yardım istedim. "İçinizden birinin kalbi atıyormu acaba! Ya lanet olsun!" kahkaha atarken pek ciddi olamadığım için kimse beni dinlemiyordu bile.

Bana bir gün gibi gelen beş dakika sonunda Calum üzerimden kalkıp koltuğa oturdu. Hala kahkaha atıyordu. "Hala canım cupcake istiyor ama!" diye sızlanmayıda ihmal etmedi.

Luke mu? O bahçede bir dakika bahçede ne yapıyordu öyle? Aman Tanrım, o sigara mı içiyor? Gıdıklamanın verdiği acı ile karnımı tutarak bahçeye ilerledim. Salıkcakta, bir bacağını diğerinin üzerine koymuş sigara içiyordu. "Senin sigara içtiğini bilmiyordum..." salıkcakta yanına oturduğumda şüpheyle bana baktı. "Bu seni ilgilendirmez, cadı." cevap vermek yerine gözlerimi devirdim ve sigarayı almak için ona doğru eğildim ama o benden önce davranıp dirseğimi arkama getirdi ve sıktı. Acıyla inleyip, ayağa kalktıp ama dirseğimi bırakmayınca kucağına düştüm.

Sigarayı bir kez daha içine çekip yere fırlattı. Ben ise hala kucağındaydım. Debelendikçe daha çok yerleşiyordum kucağına. "Şimdi git. Git çünkü seni gece öpmek istiyorum. İstediğim şekilde." dirseğimi serbest bırakınca ayağa kalkıp, bir süre ona baktım. Hareketlerine anlam veremiyordum. O, çözülemezdi. "Bir an evvel aptal öpüşme bitsede korkak olmadığımı kanıtlasam." deyip, içeri çocukların yanına gittim.

Michael ve Ashton'ın güreşlerine gülümseyip, Jimmy Fallon izleyen Calum'ın yanına oturdum. "Bugünkü konuk kim biliyormusun?" gözlerini televizyondan ayırmadan omuz silkti. "Bilmiyorum." patlamış mısır uzattığında bana, bir kaç tane alıp teşekkür ettim. Jimmy Fallon'ı güreşmekte olan Ashton ve Michael'a sessiz olmaları için yastık fırlatmakla geçirdik. "Jimmy Fallon bu, Michael. Boru değil!" dedi Calum bir yastık daha fırlatıp.

Jimmy Fallon'ı ve Alacakaranlık Efsanesinin ilk filmini Calum'la bitirdikten sonra herkes uyumak için odalarına çekildi. Luke ise bahçede telefonunla oynayıp durdu. Sevgilisi mi vardı acaba?

Sonunda odama çıkmaya karar verdim. Belki gelmezdi. Onu şapşalca beklemek istemiyordum. Odaya girdiğimde şaşkınlıktan ölebilirdim. Yatağın üzerine giymem için kendi iç çamaşırını mı koydu? Ne tür lanet olası bir fantaziydi bu?!

Korkak değilim ben... Üzerimdekileri çıkarttım ve onun siyah boxer'ını altıma geçirdim. Gerçi bana kısa bir şort gibi gelmişti. Üzerime ise Luke yatağın üzerine bir şey koymadığı için dolabına geçip beyaz bir t-shirt giydim.

Yatakta uzanıp, sabırsızca beklemeye başladım. Neden bu kadar heyecanlanıyordum ki. Yarım saat kadar sonra kapım açıldı. Gelen Luke'tu. Derin bir nefes aldım ve yatakta bağdaş kurdum.

"Borcunu ödemeye hazırmısın, cadı?" diye sordu yatakta tam karşımda oturup. "Evet. Hadi yapalımda bitsin bu iş." keyifle gülümseyip, beni süzdü. "Boxer'ım sana yakışmış..." dedi keyifle dudağını yalayıp. "Üzerindekini çıkartmanı istiyorum." gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. "Saçmalama!"

"Korkuyorsun yani?" beni nereden vuracağını biliyor. Nefesimi verip, üzerimdekini onun karşısında çıkartıp kenara fırlattım. "Bu daha iyi." gözlerimi devirdim sadece. "Artık başlayalım mı?" dediğinde 'evet' anlamında kafamı salladım.

Yatakta diz üztü doğrulup, belimden kavradı ve tek hamlede beni kucağına oturtup, kendi yatakta ayaklarını uzattı. Onun üzerinde, elleri belime sarılı vaziyette duruyordum. İşaret ve orta parmağı belimden yukarı doğru okşar gibi yukarı çıkmaya başladığında inlememek için dilimi ısırdım. Parmakları sütyenimin üzerinde biraz oyalandıktan sonra boynuma çıktı ve daha sonra dudaklarım üzerinde durdu. Bir eli belimde diğeri boynumdayken beni biraz daha kendine çekti ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Dudaklarımı araladığımda dudağımı emmeye başladı. Dili dilime değdiğinde bu öpücük masumluktan çok uzaklara gitmişti. Dilini, dilim üzerinde bir kaç saniye gezdirdiğinde ikimizde inledik.

Beni tek hamlede altına alıp, yatırdı. Kendi üzerime çıktı ve tekrar öpmeye başladı. Benim ellerim artık boş durmuyor saçlarında geziniyordu. Onun piercing'inin olduğu yeri öpüp, emdiğimde zevkle inledi.

Şu an istediğim son şey geri çekilmesiydi ve o üzerimden beni üşütecek derecede hızla kalktı ve kapıya doğru hiç bir şey demeden yürümeye başladı. Ve günün en önemli anıda bu şekilde sona erdi.

She Looks So Perfect (Luke Hemmings Fanfic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin