qazat| Basit ve inandırıcılığı olmayan kelimeler

446 67 103
                                    

Taeyong diğerlerinin ormana doğru koşuşunu pencereden izlerken ne düşüneceğini bilmiyordu. Başını iki yana salladı. Üzerine utancının ağırlığı çökmüştü. Gelecektir, diye düşündü. Jennie birazdan gelecektir.

Basit ve inandırıcılığı olmayan kelimeler zihnine süzülürken pencerenin pervazına tutunmuş eli titremeye başladığında eline baktı. Korkutucu bir kahkaha sesi zihninde yankılandığında başını titreyen elleriyle iki tarafından tuttu. Kahkaha sesini engelleyemiyordu. Gözlerinin önü bulanıklaşırken olduğu yere, dizlerinin üstüne düştü. Birkaç saniye sonra, ses onu rahat bıraktığında görüşü de geldi.

"Sen iyi misin?"

Jisoo'nun sesini duyduğunda telaşla etrafına bakındı. Biraz önce neler yaşandığını hatırladığında hızla ayağa kalktı, gözleri açık olan kapıya bakıyordu. Bir anlığına bakışlarını Jisoo'ya çevirdi. "İyiyim... Sadece..." Kelimeler onunla oyun oynuyor gibiydi. Eğrilip bükülüyorlar ve ağzından çıkarken onu zorluyorlardı. "Bir şeyim yok, hadi gidelim." İkisi birlikte evden çıkarken Jisoo evin kapısını gürültülü bir şekilde kapattı.

"Koşalım."

Taeyong yanında hızlı adımlarla yürüyen Jisoo'yu onaylandığında koşmaya başladılar. Taeyong sadece ayak seslerini ve arkasında kalan Jisoo'nun kesik nefeslerini duyuyordu.

Ben bir korkağım.

Zihninde yankılanan cümle onu durdurduğunda Jisoo ona yetişmişti.

"Neden durdun? Devam edelim."

Jisoo'nun sesi öksürüklerinin arasında kaybolmuştu. Elini Taeyong'un koluna koyduğunda Taeyong başını yavaşça çevirip ona baktı. Gölgeli bakışları Jisoo'nun elinde donup kalmıştı.

❝"Benden aldığın şeyi istiyorum. Hemen."

Jennie buz gibi bakışlarını duygusuz sesi ile destekledi. Sağ elini baskıcı bir şekilde Taeyong'a uzattı. Ne etraflarındaki meraklı çember ne de eve geç kalması... Hiçbir şey umrunda değildi. Sadece Taeyong'un ondan gizlice aldığı fotoğrafı istiyordu.

"Ne? Neden bahsediyorsun sen?" Taeyong'un anlamaz bakışları karşısında Jennie gözlerini devirdi.

"Yapma Taeyong. Aptal rolü sana hiç yakışmıyor." Meraklı çembere bir göz gezdirdi. Bakıyor, fısıldıyor ve hayret ediyorlardı. Jennie Taeyong ile aralarındaki mesafeyi kapattı ve parmaklarının ucunda yükseldi.

"Geçen gün çantamdan aldığın fotoğrafı istiyorum. Yoksa spor salonunda gördüklerimi herkese anlatırım." Kelimeleri yavaş yavaş tüm sertliği ile söyledi.

Taeyong yavaşça geriye çekilen Jennie'ye baktı. Yukarıdan gelen ışığın altında, gözleri soğukluğun renklerinde, gri ve beyaz ışıltılarla parlıyordu.

Fotoğrafı gizlice alan ilk kişi sendin aslında Jennie. Sen çekmecemden fotoğrafı dikkatle alırken ben kapı aralığından seni izlemiştim.

Taeyong Jennie'ye buz gibi gözlerle bakarken "Akşam parkın oraya gel. Fotoğraf elinde olacak." dedi.❞

"Taeyong!"

Jisoo'nun gür çıkan sesi Taeyong'u kendine getirirken Taeyong başını iki yana salladı. Seni bulacağım Jennie. Jisoo'nun elinden tutup tekrar koşmaya başladı. Anılarını düşünemeyeceği noktaya kadar, kötü sözler zihnine işkence etmeyi bırakana ve sadece kaslarındaki yanmayı hissedene kadar koştular.

Taeyong uzakta, ağaçların arasında görünen Mark, Johnny ve Chungha'yı fark ettiğinde yavaşladı. Hala Jisoo'nun elini tutuyordu. Karşıya, ayakta dikilen üçlüye çevirdi gözlerini. Kalbi ihtimallerin arasında sıkışıp kalmıştı.

"O Johnny değil mi?" Jisoo parmağıyla Johnny'i işaret ederken Taeyong kafasını. "Bir şey mi buldular?" Jisoo'nun sesindeki tını Taeyong'u garip hissettirmişti. Onlara doğru yürürken nefesini tuttu.

"Mark elindeki ne?" Jisoo'nun sorusu ile Mark onlardan tarafa döndüğünde Taeyong Mark'ın elindeki kırmızı takma saçı gördü. Mark elindekini Jisoo ve Taeyong'a gösterirken "Jennie Chungha'ya Cherry Pop'taki Elle olacağını söylemiş." dedi. Mark'ın elindeki kırmızı saç Taeyong'un gözlerinin önünde bir alarm gibi yanıp sönüyordu. Mark kendisine doğru yürümeye başladığında derin bir nefes aldı.

"Bu onun mu Taeyong?" Taeyong gözlerini kırmızı saça dikti. Dudaklarını aralamak onun için çok zordu. Jisoo "Taeyong?" derken Mark "Bu Jennie'nin mi?" diye bastırdı. Taeyong sonunda "Evet." diyebildiğinde son nefesini veriyormuş gibi titrek bir nefes verdi.

Bölüm zdtrbl için ♡

Bir yerde tuhaf bir cümle kullandım, okuması zor ama noktalama işaretlerine dikkat ederek okumanız gerekiyor. Kısacası Allah yardımcınız olsun. Bölüm hakkındaki görüşlerinizi bekliyor olacağım.

Sevgilerle, büyücünüz.

Orange Line: Heart of Darkness | JenyongWhere stories live. Discover now