8.Bölüm

10.6K 820 56
                                    

Öfke, şaşkınlık, heyecan, hepsi karma karışık içimin bulutlarından çiseliyordu. Derin bir nefes alıp kalp atışlarımın normale dönmesini bekledim. Karanlıkta olsa odanın içinde biri olmadığı düşüncesine kapılmış, dikkatsiz davranmıştım. Berzah'ın yerinde başka biri de olabilirdi. Kendime olan kızgınlığımı bir kenara bıraktım bir İnşirah okudum, sonra heyecanımı ve öfkemi biraz olsun azaltmaya çalışarak Berzah'a baktım. Bana doğru birkaç adım daha attığında pencerede ki ışık yüzünün çoğunu aydınlattı:

"Aslında bulamazsın sanıyordum." dedi alaycı bir şekilde gülümserken, dudağının bir kenarı yukarı doğru kıvrılmıştı. Gözlerini kısarak arkamda ki ağaca baktı: "Ben on dakikadır bu ağacın şifresini çözmeye çalışıyordum." bu defa ona alaycı bakan ben olmuştum.

"Zekâ gerektiriyor." bakışları bu bana döndü.

"Şanlısın ki düşmek zekâ gerektirmiyor."

"Seni gördüğüme şaşırmadım." diyerek alayını görmezden geldim.

"Güzel, demek ki beni tanımaya başlıyorsun."

"O dosyayı bana ver, ilk olarak bakmak benim hakkım?"

"Şöyle yapalım, BERABER bakmayı deneyelim." dediğinde ona kaşlarım çatarak baktım beraber kelimesini bastırmıştı ve artık gülümsemiyordu. Aslında fark etmezdi, benim şu anlık tek istediğim o dosyada yazan ismi öğrenmekti ve onu sinirlendirmek bu isteğimi tamamen yok edebilirdi.

"Tamam."

Berzah yüzünde ki şaşkınlığı gizleyememişti şaşkınlığının yanında bir gülüş ile yanıma geldi ve dosyayı masaya bıraktı sayfayı açtı elinde ki küçük feneri kâğıtlara tuttu. Tek bir isim gördüm: Halid Demir. Berzah bu ismi okuyunca bakışları dondu, yüzü değişti.

"Tanıyor musun?"

"Yazık ki evet."

"Kim?"

"Şimdi sırası değil." bir şey anlamadan ona baktım bir süre, ardından hemen cep telefonumu çıkardım ve acele ile kâğıtların fotoğraflarını çektim. Berzah hala sabit durmuş düşünüyordu, beklemeyi bırakarak dosyayı onun elinden aldım ve açtığım çekmeceye koyarak geri kapattım.

"Gitmeliyiz. Şu Halid hakkında seninle konuşmam gerek."

"Bizim çiftliğe git."

"Sen?"

"Benim daha öncesinde halletmem gereken bir iş var."

"Ne işi?"

Berzah cevap vermedi, bende üstelemedim. Onun yerine kapıya yöneldim. Koridora bir göz attım kimse yoktu Berzah'a gelmesini söyleyecektim ama onu odada görmedim sadece pencere açıktı. Beklemeden kapıyı kilitleyerek anahtarları Sevda Hanımın masasının altına bıraktım. Sabah burada düşürdüğünü varsaymalıydı. Aşağıda beni bekleyen Elçin'in yanına vardığımda acele ile konuştu:

"Berzah'ı gördün mü?" diye sorduğunda ona nereden bildiğini sorar gibi baktım devam etti hemen: "arabasını gördüm. Sana söyleyemeye çalıştım. Ne işi varmış burada?"

Elçin'e durumu kısaca izah ederken Berzahların çiftliğinin önündeydik. Evde Şükran Teyze ve bir çalışan dışında kimse yoktu. Neredeyse bir saat Berzah'ı bekledik. Dakikalar saat gibi geçerken sonunda Berzah geldi ve gelir gelmez:

"Emir yok mu?" diye sordu.

"Şimdi gelir." dedi Şükran teyze. Demesiyle Emir'in de salona girmesi bir oldu. Emir hepimize bir göz attıktan sonra Berzah'a döndü:

NUNWhere stories live. Discover now