35-final

9.1K 678 650
                                    


:')

"Jungkook...ben sana bir şey söyleyeceğim." Okuduğu kitabı kapatıp bana baktı. "Söyle." Sıkıntıyla nefesimi verdim. Tepkisini tahmin edemiyordum. "Ben..." Bunun bu kadar zor olacağını düşünmemiştim açıkcası. "ben ara vermek istiyorum."

"Hı?" Anlamadığı yüzünden okunurken tekrarladım. "Ara vermek istiyorum dedim. Koskoca altı sene...sıkıldım." "Ne?" Israrla anlamayacaktı sanırım..."Jungkook duydun işte, bir süre ayrı kalmamız daha iyi olacak." Bunları bu kadar rahat söylüyor gibi gözüksem de her kelimeyi üç saniyede zar zor çıkıyordu ağzımdan...

"Ne saçmalıyorsun Jimin?" Hiçbir şey olmamış gibi tekrar kitabına yönelecekken elinden kitabı alıp masaya koydum. "Ciddiyim. Çok düşündüm ama gerçek bu. Sıkıldım artık." Gözlerinin yüzümde gezindiği bir kaç saniyenin ardından mırıldandı yavaşça. "Sıkıldın...Ara..." Devam edemeyip yutkundu. "Jimin, ben..." yine bir şey söyleyemeyip kalkınca kaşlarım havalandı.

"Süre doldu!" Jinyoung'un sesini duyunca korkarak Jungkook'a seslendim. Vereceği tepkiyi kestirememek fazla korkunçtu. Jinyoung'u öldürme isteğimi daha sonraya erteleyip bana dönüşünü izledim. Yüzüme yerleştirdiğim sevimli gülümsemeyle mırıldandım. "Şaka."

  Zaten kızarık olan gözlerinden süzülmeye başlayan yaşlarla iki adımda yanına ulaştım. "Açıklayabilirim!" Çatılı kaşları ve gözlerinde dolaşan sinirde haksız değildi. Elini tutmak istesem de izin vermeyince kaşlarım havalandı. Jinyoung elimde kalacaktı.

"Dalga mı geçiyorsun?" "Anlatayım?" "Jimin dalga mı geçiyorsun benimle." Sonlara doğru sesi kısılmıştı. "Hayatım...ben oyunu kaybedince Jinyoung yaptırdı!" "Canımı böyle acıtman bir oyuna mı bakıyordu? Basit mi bu kadar?" Kabul...biraz fazla olmuştu sanırım.

Islanan yanağımı sildim. "Jimin...ağlama." Sesini öfkeli tutmaya çalıştığı belli oluyordu. "Özür dilerim." Islanan yanaklarımdan dört saniye sonra kendimi kollarının arasında buldum. "Ağlama dedim."

Jeon Jungkook ve sevgisi fazla mükemmeldi. "Abi o kadar ayırdım, yine mi sarılıyorsunuz!" Kafamı kaldırmadan bağırdım. "Siktir git Jinyoung." Kafamı kaldırıp yanaklarını öptüm. "Tavşanım."

Yüzündeki tebessümle dudaklarını alnıma bastırdı. "Bir daha olmaz umarım?" "Hayır yani Jungkook, salak mısın? Hemen inandın. Ben hemen anlayıp dalga geçersin diye düşünmüştüm." "Neye uğradığımı şaşırdım.."

—————————

"Yemek hazır! Gelin hadi!" Elimdeki telefonu bırakıp uyuyakalan Jungkook'a döndüm. "Sevgilim..." Bebek gibiydi! Dudaklarımı yanağına bastırdım uyanmayınca. "Hayatım." On dakikada nasıl bu kadar derin uyuyabilirdi? "Şşt!" Yavaşça sarssam da yine başarılı olamamıştım.

Üstelik bırak uyanmayı, kıpırdamıyordu bile. "Yemekler soğudu!" Off! "Ya Jungkook! Kalksana!" En son sertçe sarstım ama olumsuz sonuçlanmıştı. "Jungkook?" Artık içinde endişe barındıran sesime engel olamamıştım. Şu ana kadar elli kere kalkması gerekliydi. Elimi yüzünde gezdirip mırıldandım istemsiz bir korkuyla. "Jungkook?"

Benim panikten ne yapacağımı şaşırdığım on saniyenin ardından yavaşça tek gözünü açtı. "Şaka."

"Jungkook..." şoktan öylece kaldığım bir kaç saniyeden sonra kalktım yataktan. Yaptığına inanamıyordum cidden...Korkudan ölecektim..."Gerizekalı! Delirdin mi sen!" "Jimin sadece on saniyedir şaka yapıyorum, uyuyordum gerçekten, uyanamadım." Sinirle tekrar oturduğum yatağa.

Yaptığı benimkinden daha kötüydü üstelik ben iddiayı kaybettiğim için yapmıştım. Elini tutup kalbimin üstüne koydum çatık kaşlarla. "Jungkook salaksın! Korktum." Hala hızla çarpan kalbimin üstündeki eli belime inince bedenimi kendine çekti. "Kalbini de öperim...seni de." Dudaklarımız buluşamadan açılan kapıyla geri çekildim hızla.

barista 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin