on dört

21.6K 1.7K 443
                                    

"Uslu dur tamam mı kız? Babana çek biraz."

Tina'yı kucağıma alırken telkinlerde bulunuyordum. Uslu olma konusunda kesinlikle bana çekmeliydi. Kesinlikle...

Beni onaylarcasına havladığında başını okşayıp gülümsedim. "Aferin sana akıllı köpekçik."

Onu köpek çantasına koyduktan sonra babamın yanındaki koltuğa oturdum. Arabayı çalıştırmasıyla birlikte yola çıktık. Torpidoya depoladığım mükemmel müzik CD'lerimden birini çıkarıp taktım ve sesi sonuna kadar açtım. Şarkının başlamasıyla ben de eşlik etmeye başladım.

"Şurup gibiyim şurup, turp gibiyim turp turp. Ben ateş sen barut hımm, öptüm seni şap şup." Babama dönüp öpücük yolladım. "Şap şup, şap şup, şa..."

Babam daha fazla dayanamamış olacak ki müziği kapatmış, CD'yi çıkartmıştı. Haliyle ben de söylemeyi kesmiştim. Söylerken kaldırdığım ellerimi indirip üzgün bir şekilde babama baktım. "Daha 'çikta çikta çikita muz' diyecektik Fatih Bey napıyorsunuz?"

"Tural!" derken kullandığı despot sesine göz devirdim. "Çocukça davranmayı bırakacak mısın artık?"

Gayet rahat bir şekilde omuz silktim. "Yo."

"Derslerine konsantre olmalı, çok çalışmalısın. Bu sene, son senen."

Sabah sabah sıkıcı bir takım musibetler...

Elimle oturduğum koltuğun kılıfını yokladım. "Daddy sen koltuk kılıflarını mı değiştirdin?"

Babam vitesi ikiden dörde attığında sinirlenmeye başladığını anlamıştım. Üzgünüm daddy ama sürekli insanları sinir etmek gibi bir huyum var. Naparsın? Ben de böyle uslanmaz bir serseriyim işte.

"Konuyu dağıtma. Senden sınav için çok çalışmanı ve iyi bir puan almanı istiyorum. Yedi ay sonra gireceğin ve hayatını belirleyeceğin büyük bir sınav var. Bunun bilincindesin değil mi?"

Çantanın karelerinden parmaklarımı sokup Tina'nın kulağını okşadım. "Duydun mu kızım? Babacık sınava girecekmiş." Tina hala halsiz olduğu için uyuklamakla meşguldü. Dolayısıyla beni duymamıştı ama amacım ona bunu duyurmak değil, babama onu dinlemediğimi belli etmekti. "Tabi sınav bana girmezse."

"Sen beni hiç dinleme tamam mı oğlum? Böyle burnunun dikine git. Unutma ki hep 18 yaşında kalmayacaksın. Bu deli dolu zamanların bittiğinde çok pişman olursun, keşke babamı dinleseydim dersin ama iş işten geçmiş olur. Okuyup adam akıllı bir meslek sahibi olmazsan o köpeğe değil, bir çocuğa kızım diyeceksin."

Başımı kaldırıp anlamsızca babama baktım. "Okumazsam evlenmek zorunda kalacağım öyle mi?" Güldüm. "Sen olayı çok yanlış anlamışsın peder ya. Bu zamanda hangi baba meslek sahibi olmayan bir adama kızını verir?"

Sessiz kaldı. Dediğim ona mantıklı gelmiş gibiydi ki bu çok nadir olur. "Anlayacağın okuyup meslek sahibi olursam evlenirim ama okumayıp serseri olursam evde kalırım. Ne güzel değil mi?"

"Hiç de değil efendim. Yok öyle evde kalmak falan. Ben dede olmak istiyorum."

Kucağımdaki köpek çantasını kaldırıp 32 diş sırıttım. "Tina var."

Babam bana ve Tina'ya bakıp kaşlarını çattıktan sonra tekrar yola döndü. "Bu bana 'dede' diyemez."

"Papağan alırız. O yedi sülaleni bile sayar."

Okulun önüne geldiğimizde arabayı durdurup bana döndü. "Sen en iyisi git dersine gir oğlum."

Tina'yı da alıp arabadan indim. Kapıyı kapatıp okula doğru bir adım attıktan sonra durdum. Başımı camdan içeri sokarak babama baktım. "Papağanın adını da Fatihcik koyarız ha?"

"Nerede benim levyem?!"

Gülerek geri çekildim. "SeGe, Tural kaçar!"

Koşarak okula girdim. Güvenlikçi her zamanki gibi uyuduğu için okula bir köpekle girdiğimi görmemişti. Onun dışında herkes derste olduğu için kimse yoktu etrafta. Bugün bilerek geç gelmiştim. Babama da geç kaldım diyerek bırakmasını istemiştim çünkü Tina'yla otobüse binemezdim.

Hızlı adımlarla laboratuvar odasına çıktım, etrafı son bir kez kontrol edip içeri girdim. Kimse yoktu ki bunu biliyordum. Bugün burada tek ders vardı, o da öğleden sonraydı. O zamana kadar ben işimi halletmiş olacaktım.

Tina'yı çantasıyla birlikte öğretmen masasının üstüne bırakıp sırt çantamı elime aldım. İçinden not defteri ve kalem çıkarttıktan sonra kalan çikolatalı sütlere baktım. Bir tanesini masaya bıraktım. "Bu ona yetmez," dedikten sonra bir tane daha bıraktım. Kalemi alıp notu yazmaya başladım.

"Sevgili Mayonez,"

Yok bu şimdi yanlış anlar falan, en iyisi başka bir giriş yapayım.

"Bacımsu Mayonez,
Sana en değerli varlığımı, kızımı emanet ediyorum. Bakalım nasıl bir tuvalet eğitimi vereceksin? Geldiğinde koynuma sıçmasın da. Maması ve gerekli tüm eşyaları çantasında var, ona iyi bakacağını umuyorum. Onun dışında 2 kutu çikolatalı süt bıraktım. Löpür löpür iç, afiyet bal su olsun. Diyeceklerim bu kadar. Hadi sg, öptüm seni şap şup :*"

Gülerek sınıftan çıktıktan sonra telefonu elime alarak mesaj attım.

Tural: Teneffüste laboratuvar sınıfında ol, sana sürprizim var ;)

Duvar kenarına gizlenip beklemeye başladım. Sır perdesi bugün aralanacaktı ve ben bugün Mayonez'i görecektim.

*

Görüp görmeyeceğine ben karar veririm Turalcığım, kendinden bu kadar emin olma bence, peki ya sizce? :')

İnsanlar ikiye ayrılır; 'Kasımda aşk başkadır' diyenler ve 'Kasımda sınav başkadır' diyenler...

Bilin bakalım ben hangisiyim?

:(

Yemekle kalın, seviliyorsunuz ♥
Instagram: bbhikayeleri.

DERDİMİ ALAN | Texting ✔Where stories live. Discover now