sekiz

1.7K 138 39
                                    

"Natt fotoğrafımı çekmeyi bırakmalısın." dedim göz devirerek. "Ama komik görünüyorsun." dedi ve kahkahasına devam etti. Burnumdaki dondurmayı temizledikten sonra ona dil çıkardım. Calum'un bizi izlediğini farkedince ona döndüm. Neden aptal gibi gülümsüyor? Hayır hayır, yine doğru olmayan düşüncelerle aklını dolduruyordu. Yanında çöp kutusu olduğunu görünce yanına gittim, peçeteyi atarken kulağına tısladım "Saçmalayıp durma!"

Sadece omuz silkti ve Sammy'nin dondurmasından yemeye başladı. "Kızı rahat bırak." dedim yerime geçerken. Beni takmayınca Sammy'ye döndüm. "Nasıl tanıştınız?" dedim gülümseyerek, heyecanlı birşeyler bekliyordum. "Hatırlamıyorum ama aynı okuldaydık, bir şekilde çıkmaya başladık." dedi umursamaz şekilde. İkisininde umursamaz tavırları bu ilişkinin uzun sürmeyeceğini bildiriyordu. "Peki ne zamandır çıkıyorsunuz?" diye sordum. "Bir haftadır, sanırım." dedi Sammy düşünerek.

"Kızı rahat bırak!" Calum sesini incelterek taklidimi yapmıştı ve beni yerin dibine sokmuştu. Kafasına fırlatmak için birşeyler aradım ama bulamadım. Yanımda birden sırıtan Michael'ı gördüğümde korktum ve çığlık attım. Ben hariç herkes gülerken Ashton ve Luke'un da bize doğru geldiğini farkettim. Dünü umursamamaya çalışarak Michael'a döndüm. "Bana şapkanı ver." dedim. Elime bıraktığında Calum'a fırlattım. Kafasına gelmişti ve şimdide o hariç hepimiz gülüyorduk.

Luke ve Natt'in sohbet ettiğini gördüğüm de tanışıyorlar mı diye sordum. "Tanışmasak niye konuşalım?" diye tersledi Luke. Ona sinirlenmiştim, dönüp çocuklara baktığımda Calum'un çatık kaşlarını gördüm. Natt'de şaşırmış görünüyordu. "Bir sorun mu var?" dedim ve bozulduğumu belli etmemeye çalıştım. "Evet. Sorun senin hala burada olman." dedi alayla, bakışları da alaylıydı.

Utanmıştım ve sinirliydim. Ayrıca tüm grup bizi izliyordu. Daha fazla dayanamadım ve tokat attım. Ayağa kalktım ve koşmaya başladım.

Ben ona ne yapmıştım ki? Benden neden nefret ettiği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.

Birinin kolumdan çekmesiyle az daha düşüyordum. Beni durduranın Ashton olduğunu gördüğümde kolumu ondan kurtardım. Ama sonra dayanamadım ve sıkıca sarıldım. Gözyaşlarım tişörtünü ıslatıyordu ve bana karşılık vermesede umrumda değildi, ne zamandır bunun için bekliyordum. O da kollarını etrafıma doladığında şaşkınlıkla gülümsedim. Ama farklı şeyler düşünmemek için çekildim çünkü bana acıdığı için karşılık vermişti.

"İyi misin?" diye sordu. Sadece kafamı salladım ve biraz ilerde ki banka oturdum. Gelip yanıma oturdu ve Luke adına özür diledi. Onu umursamadım, Luke umrumda değildi. Merak ettiğim şeyi sormak istiyordum.

"Biriyle mi çıkıyorsun?" dedim gözlerine bakıp. Bana bakmıyordu. Birşey demeyince ayağa kalktım. Tabiki de çıkıyordu.

Ne sandım ki, hala beni sevdiğini mi? Tam bir umutsuz vakaydım.

"Hiçbir şey bilmiyorsun!" diye seslendi. Onu takmadım ve yürümeye devam ettim. Biraz önceki oturduğumuz yere gidiyordum. Luke orada olmasa iyi olurdu çünkü daha fazla nefreti kaldıramazdım. Michael beni görünce ayağa kalktı ve yanıma gelip sarıldı. Bu beni şaşırtmıştı ama belli etmedim. "Luke ve Ash dün kavga ettiler. Senin yüzünden." diye fısıldadı. Tam nedenini soracaktım ama sonra anlatacağını söyledi. Herkesin sonra anlatacak şeyleri vardı. Ofladım. Etrafa baktığımda Luke'un hala burada olduğunu gördüm. Onu umursamamaya çalıştım.

"Bisiklet kiralayalım!" dedi Mike gülerek. Bende güldüm ve bana göz kırptı. "Yarışsa ben varım." dedi Natt. "Tabiki yarış olacak." dedi Michael setçe. Belli ki ondan hoşlanmıyordu. Bisiklet kiralayan bir yer bulduk ve yedi tanesini bir saat için kiraladık. Michael ve ben konuşabilmek için diğerlerinin arkasında yürüyorduk. "Planı hatırladın değil mi? Ash için ve sakın hiçbir şeye itiraz etme." diye kulağıma fısıldadı. Fısıldarken gıdıklandığım için kahkaha atmama engel olamamıştım ve bu sayede Ashton arkasını döndü. Bizi gördüğünde çok şaşırmıştı.

"Tamam beni dinleyin. İki kişi yarışacak ama kazanana ödül falan yok. İlk takım Ashton ve Kalia." dedi Michael otoriter şekilde. Bu hali komikti.

İkimizde itiraz etmedik. Ve sürmeye başladık, sadece parkın etrafını dolaşacaktık. Kazansın ve mutlu olsun diye bilerek yavaş gidiyordum, gerçi normal hızımla da gitsem yine o kazanırdı. Benden baya önde gidiyordu ve biraz hızlanmaya karar verdim. Yolda bir yerde bir kız ve çocuk beni durdurunca ofladım.

Sevgililerdi ve fotoğraflarını çekmememi istiyorlardı. İstemsizce gülümsedim ve uzattıkları makineyi elime aldım, fotoğrafı anında çıkaran eski bir kameraydı. Çocuk kızın belinden tutuyordu ve çok tatlılardı. Bizimde böyle bir fotoğrafımız vardı, yani Ashton ve benim. Ama şimdi nerde bildiğime emin değilim.

Birkaç değişik poz verirken yanımda dikilen Ashton'ı farkettim. Ona döndüm ve gülümsedim. "Çok tatlılar değil mi?" diye sordum. Bana ciddi misin der gibi bakıyordu. Çıkan fotoğrafları ve makineyi çocuğa uzattım ve gülümsedim. "İsterseniz biz de sizi çekelim?" dedi kız. Bizi birlikteyiz sandıkları için mutlu olmuştum ama belli etmedim. Ashton'a baktığımda o da bana bakıyordu. Çekme sesi geldiğinde onlara döndüm, bizi çekmişlerdi. Ve kabul etmek gerekirse fotoğraf gerçekten güzeldi.

Teşekkür edip bisikletime bindim ve önden gitmeye başladım. Bir bakıma Ashton'dan kaçıyordum. O an hiç yaşanmamış gibi davranacaktım ama fotoğrafı ben almıştım. Onun alacağından emin değildim zaten. Ama ben bunu saklayacaktım.

Ashton önüme geçtiğinde umursamadım ve yavaşça sürmeye devam ettim. Biraz sonra diğerlerinin beklediği yer göründü ve Ashton çoktan oradaydı. Oraya vardığımda Michael göz kırptı. Ashton'a baktım, çok mutlu görünüyordu. Evet, birşeyler kazanmayı severdi.

"Ben hariç herkes Ashton'ı destekledi ve sanırım haklılardı." dedi Natt. Gidip omzuna vurdum. Diğerleri karışık şekilde bisiklet sürüyordu. Natt ve ben country müziği hakkında konuşuyorduk. Amerika'nın güney eyaletindeki yoksul ve beyaz köylüler arasında ortaya çıktığını anlatmıştı. Bunları bilmesine rağmen hiç dinlememiş olması biraz garipti. Ama öğrendim ki benim gibi, birşeyler araştırmayı seviyordu.

"Calum benim gitmem gerek bebeğim, geliyorsun değil mi Natt?" diye sordu Sammy ve sohbetimizi böldü. Yanlış yorumlamadıysam ikimize de kötü bakışlar atıyordu. "Tabiki." dedi garip bir şekilde gülümserken. Yapmacık gibiydi. Sanırım ikisinin arası biraz bozuktu.

Onlar gittikten sonra bizde Calum ile eve gittik. Bugün güzeldi, yani kısmen. Ashton'a sarılmıştım ve cebimde ikimizin fotoğrafı vardı. Odamda deli gibi o fotoğrafı saklayacak bir yer aramıştım. Sonunda aynanın kenarına koymaya karar verdim. Calum görünce dalga geçecekti ama bunu göze almıştım bile.

Calum odama baskın yapana kadar sayısızca yeni keşfettiğim ve neredeyse aşık olduğum Perfect Two'yu dinliyordum. "Ashton ile ne konuştuğumu merak ettiğini sanıyordum." dedi Calum. Ona unuttuğumu söylersem beni keserdi bu yüzden sadece anlatmasını söyledim. "Dün seni izlemeye birlikte geldiği kızla çıkıyorlar. Ama endişelenme onu sevmiyor. Aynı sokakta oturuyolar ve kız biraz ezik, onu korumak için çıkıyor. Yani öyle söyledi." "Yalan söylemediğine emin misin? Neden onu korumak için çıkıyor ki? Korumak için illa sevgili olmaları mı lazım? Abilik yapamıyor mu?" diye sordum kızgınlıkla. Madem sevmiyor niye çıkıyor ki? "Sakin ol ve evet banada saçma geldi. Ama şimdilik birlikteler." dedi ve derin bir nefes aldı.

Bu işe benim kadar sıkıldığını bilmek hem güzeldi hemde kötü hissettiriyordu. Benim yüzümden nelerle uğraşıyordu böyle?

"Birazdan burada olurlar, birşey çaktırma." dedi ve yanağımı öpüp ayağa kalktı. "Neden hep buraya geliyolar?" diye sitem ettim. Bıktığımdan değil ama dört erkeğin yanında tek başıma sıkılıyordum. "Tamam yarın biz oraya gideriz." dedi gülerek. Birbirimize dil çıkardık ve odamdan çıkarken aynadaki fotoğrafı çok beğendini söyledi.

Yarım saat kadar daha Perfect Two'yu dinledikten sonra Luke odama girdi. Onu görünce kaşlarımı çattım ve kulaklıklarımı çıkardım. Ama o gelip çıkarttı. "Tuvalet için geldiğimi söyledim fazla vaktim yok beni dinle." diye fısıldadı. Niye fısıldadığını sorarken beni susturdu ve devam etti

"Bak, dün Ash ile tartıştık, dün o kızı da götürdüğü için. Ben gelmemiştim ama Michael ona bu yüzden kızmaya başlayınca sinirlendim ve bağırmaya başladım. Sana aşık olduğumu düşündü ve dalga geçti. Bugün kü davranışım için özür dilerim." dedi ve kısa şekilde sarıldı. Birşey dememi beklemeden koşar adımlarla odamdan çıktığında, tüm bu olanlar için her zamanki gibi fazla şaşkındım.

always be together • irwinWhere stories live. Discover now