on altı

1K 115 37
                                    

Son 4 bölüm :')

"Benden korkuyor musun?" Bu sorunun kimden geldiğini biliyordum, yan koltukta oturan çocuktu. Ona dönüp cevap verme zahmetinde bulunmadım, ondan korkmuyordum ama yanyana oturduğumuz için rahatsızdım.

Kafam zaten cama dönük olduğu için göremeyeceğini düşünerek uyumuş numarası yapıyordum. "Çok salak bir kız." Kendi kendine konuştuğunu duydum, bana salak demişti. Ah, asıl salak oydu!

Ayrıca o kendini ne sanıyordu? Benim dışımda kimse bana salak veya aptal diyemezdi! Ve diğer benzerlerini de.

Sinirle kafamı ona döndürdüm. Yüzünde bir sırıtış ile sanki ona dönmemi bekliyormuş gibi bana bakıyordu. "Sen kimsin de bana salak diyorsun?" diye tısladım. O kadar sinir bozan bir tipti ki onu öldürmek istiyordum.

"Jeremy." dedi sırıtmaya devam ederek. Kafamı tekrar çevirdim, o gereksizle uğraşmayacaktım, zaten uçağın inmesine iki saatten az vardı. Gerçekten uyumayı planlıyordum.

*

Küçük bavullarımızı almaya giden annemi beklerken telefonumu açtım. Ashton'ı aramak zorunda gibi hissediyordum. Telefon tamamen açıldığında saat farkını umursamadan direk Ashton'ın numarasını tuşladım.

"Sevgilim?" Uyanık sesini duyunca kocaman gülümsedim. "Ashton, seni çok özledim." diye mırıldandım. İkimizde buna gülerken omzumdan biri dürtükledi. Arkama dönüp baktığımda salak-yan-koltuk-arkadaşı'mı gördüm.

Kaşlarımı kaldırıp ne var gibisinden baktım, çabuk olsa iyi olurdu.

Ashton'ın birşey anlattığını farkettim. "Bir dakika bekle Ash." derken çocuğun gözlerinin bende olduğundan emindim. Sahi, adı neydi onun?

"Bir dahaki sefer için numaranı isteyecektim bebeğim."

Şaşkınlıkla bir çocuğa bir de telefona baktım, bu gerizekalı ne saçmalıyordu Tanrı aşkına!

Hattın diğer ucundan gelen kapanış sesini duyduğumda yere çöktüm, kafamı kaldırıp çocuğa baktım, resmen sırıtıyordu!

"Sen ne yaptığını sanıyorsun be!" Sinirlerime yenik düşük bağırmaya başladım. Hızla yerden kalkıp yumruklarımı rastgele savurdum, beni durdurmaya çalışmıyordu bile.

Az önce ne yaptığının farkında mıydı!

"Piç kurusu!"

Annemi beklemeden önüme çıkan bir taksiye atladım. Ashton'ın numarasını tuşlayıp beklemeye başladım, umarım açardı.

"Ashton beni dinle-" "Neler oluyor Kalia?" Sinirli sesini duyunca panikledim, ya bana inanmazsa? O zaman ne yapardım ben? Ondan ayrılmak istemiyorum. Yeterince onsuz kaldım zaten, başka bir seferini kaldıramam ki.

Ben o kadar güçlü değilim.

"Kalia, o adam kimdi? Bana cevap ver! Ne bokuma öyle söyledi!"

Telefonu kulağımdan çektim çünkü bağırıyordu. Ona ne söylemeliydim? Öyle birşey olmadığını söylersem inanırdı değil mi? Ya inanmazsa? Ya benden ayrılıp daha iyi birini bulursa?

"Lanet olsun niye susuyorsun! Kalia, lütfen bana öyle birşey olmadığını söyle."

"Ashton, bana güveniyorsun değil mi?"

Taksi annemlerin evinin önünde durduğunda hala cevabını bekliyordum. Cebimden çıkan kağıt parayı hiç bakmadan uzattım ve arabadan indim. Evin arka bahçesine koşarken Ashton konuşuyordu. "Sana güveniyorum ama, o adam ne saçmalıyordu? Bir dakika, Kalia, Beni seviyorsun değil mi? Bunu hiç söylemedin, duymaya ihtiyacım var."

always be together • irwinWhere stories live. Discover now