9.

43 20 3
                                    

 Bu üç yakışıklının havalı girişleri okuldaki herkesin dikkatini çekmişti. Özellikle de Eva Green'in... Belli ki hemen kancayı bu çocuklara takacaktı. Çünkü onların yakışıklılıkları bütün kızların ilgisini çekiyordu. İçlerinden en iyisini seçecek ve kendisine sevgili yapacağı aşikardı. Fakat koskoca okulda onları kaideye almayan tek kişi Cristina idi. Koşarak sınıfa gitti. Ve yerine oturdu. Bir süre sonra zil çaldı ve sınıf arkadaşları içeriye girdi. Ardından Bayan Carla şaşkın ifadesi ile Cristina'ya bakarken bizim üç yakışıklı elmada tahtanın önünde arkadaşlarıyla tanışmak için sabırsızlanıyordu.

-Bugün beni çok şaşırttın Cristina. Sanırım ilk defa sınıfa erken girdin, dedi.

-Sanırım çok şanslıyım bugün. İlk defa ceza almayacağım. Değil mi Bayan Carla! Dedi.

Bayan Carla etrafa bakındı ve;

-Bugün yeni sınıf arkadaşlarınıza merhaba deyin. Kendinizi tanıttıktan sonra boş bulduğunuz yere oturabilirsiniz, dedi.

Bayan Carla'nın bu sözlerinden sonra Derek, John ve Edgar kendilerini tanıttılar. İşin asıl kısmı buradaydı. Eva önce yanındakileri ve önündekileri kovdu. Sonra onlara baktı.

-Buraya oturabilirsiniz çocuklar, dedi.

Derek Eva'ya alaycı bir tavırla gülerken ardından kitap okuyan ve en arka sırada yalnız oturan Cristina'ya baktı. Ufak adımlarla ona doğru gitti ve;

-Yanına oturabilir miyim? Diye sordu.

Eva gözlerini açıp sinirli bir şekilde arkasına döndü. Derek onun teklifini reddettiği için sinirlenmişti. Üstelik sevmediği kızın yanına da gidince öfkeden deliriyordu.

-O kız hastalıklı, dedi Derek'e.

Çok geçmeden John Eva'ya doğru eğildi.

-Burada bir hastalıklı varsa o da sensindir, dedi.

Şok üstüne şok yaşamıştı. Çünkü bugüne kadar kimse Eva'ya karşı gelmemiş, itiraz etmemiş ve hep itatkar olmuştu. Bir diğer şoku ise Cristina yaşıyordu. Biri sağında diğeri solunda olan iki yakışıklı çocukla oturuyordu. Resmen eli ayağına dolanmış vaziyetteydi. Elindeki kitabı sıkı sıkı tutuyor ardından şaşkın ördek gibi iki yanına bakıyordu. Çapkın oğlumuz Edgar ise göz gezdirdikten sonra en güzel kızın yanına oturma niyetindeydi. Yani Eva'nın.

-Oturabilirim değil mi? Diye sordu.

Eva aşık olmuş gibi büyük bir mutlulukla yanına oturabileceğini söyledi. Gerçekten de hiçbir kız kolay kolay Edgar'ı reddedemezdi. Bakışı, duruşu, hali ve tavrıyla kızları kolayca tesir altına alabiliyordu. Zaten tüm ders boyunca gözlerini Edgar'dan ayıramadı. Cristina ise yanında oturan iki yakışıklı ile konuşmuyor, sorularına cevap vermiyor ve onları görmezden geliyordu. Teneffüs zili çalar çalmaz koşarak koridordaki dolabına gitti. Elindeki kitap bittiği için başka bir kitap almayı düşünüyordu. Fakat birden ayaklarının yükseldiğini hissetti.

-Oha uçuyor muyum ben? Dedi.

Bu lafından sonra Derek kocaman bir kahkaha patlattı. Çünkü John onun giysisini ensesinden tutup havaya kaldırmıştı. Bu çılgın yükselişin aslında uçma olmadığını anlayınca kısa boylu haliyle üç yakışıklı çocuğa döndü.

-Uzun boylu ve yakışıklı çocuklardan nefret ediyorum! Diye bağırdı.

Edgar bu laftan sonra Cristina'ya;

-Hey yer elması bizi dileyen sendin, dedi.

Derek ve John kızgınca Edgar'a baktı ve aynı anda;

-Hey Edgar onunla böyle konuşamazsın, dediler. 

CENNETTEN DÜŞEN ÜÇ ELMADonde viven las historias. Descúbrelo ahora