4. BÖLÜM

18 3 2
                                    

Arkamı husursuzlukla dönerken döndüğümdeki o tarif edilmez duygu. Mutluluk mu başka bir şey mi bilemem. Bu o değildi. İyiki o değildi ve beni görmemişti. Belki de gördü de umursamadı. Ama şu anın verdiği mutlulukla hiç bir şey düşünmedim.

Bu ikinci oluyordu. İkinci defa hayallerimi yıkan birisiyle karşı karşıyaydım. İçimden karşımdaki kadına olabildiğince hakaretler savururken kadın hiç bir şeyden habersiz bana bakıyordu. Yani neden beni bu kadar korkuttun diyecektim ki  susmayı tercih edip kadına masumluğumdan taviz vermeyecek bir şekilde baktım.

" Kızım çok pardon. Ben seni başka biriyle karıştırdım."

Evet yani bunun için mi beni bu kadar korkuttun. Hayır yani koskoca ülke de ben tek varmışım gibi yapıyordu. Sinirli biri değilim. Bu aralar kendim olduğumdan bile şüpheleniyorum. Tabi normal sonuçta. Benden habersiz buradan giden ailem, sadece iş yüzünden hayatımı değiştirip yeni bir hayata başlamam. Bunlar benim hayat felsefemde olan şeyler.

Ben yine dalıp gitmişken kadın 2. seferle kalmayıp 3.yüde yaparak hayallerimi tam anlamıyla ikiye böldü. Böyle basit şeylere sinirleneceğimi bildiğimden susmayı tercih edip kadına gülümsemekle yetindim.

"Sorun yok teyzeciğim. Ben gidim en iyisi."

kadının yanından ayrılıp Berk'in gidip gitmediğini kontrol ettim. Berk benim eski okulumdaki yüksek sınıflardan biriydi. O aralar bana çok takmıştı. Hatta fazlasıyla. Bu yüzden ona görünmek gibi bir tehlikeye girmek istemiyordum. Peşimden  gelip hayatımı mahvetmeye yeltenirdi. Bu yüzden onun gittiğinden emin olduktan sonra mağazadan çıktım. Boşuna gelmiştim. İçimden bir daha böyle bir riske girmeyeceğime dair kendime söz verdim.  Mağazadan çıkıp doğru bizim yakınlardaki parka gittim.

Parkta uzun bir yürüyüş alanı vardı. Parkta yürüyüp kafa dağıtmayı denedim ama olmadı. Hayat üzerime üzerime geliyordu. Gittiğim tüm yollar kapılarını yüzüme doğru kapatıyordu. Suçlu muydum evet suçluydum.

Hata yapıp yapıp suçsuzluğumu zor da olsa kendime inandırmaya çalışıyordum.  Bu yüzdendi bütün bu olanlar. Belki o an yaptıklarımın farkına varıp ders çıkarsaydım bunlar olmayacaktı. Hayata temiz bir sayfa açmaya karar verdim o an. Tüm kötü anları unutup yepyeni biri olmak istiyordum. Kendime bir söz verdim. Bütün bu olanlardan ben sorumluysam düzeltecek olan da bendim.

Yürüme rotamı eve doğru çevirdim. Kimse olmadığı için hızlı hızlı gitmeme gerek yoktu. Yavaşda olsa eve erken yetiştim.

Kapıyı açıp içeri geçip montumu ve ayakkabılarımı çıkartıp dolaba astım. Lavaboya girip elini yüzümü yıkadıktan sonra çantamdaki paraları masanın üzerine bırakıp yukarı çıktım. Üzerime pijamalarımıda giydikten sonra aşağı inip kendime sıcacık bir kahve yaptım. Kahvemi ve okuduğum kitabı da alıp balkona çıktım. Hava gerçekten çok güzeldi. Rüzgarlı güneşli çok değişik bir hava vardı.

Tabi bir ben olarak bunu değerlendirmem lazımdı. Balkona çıkarken yüzüme mükemmel bir hava vurdu. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Masaya oturup kitabımın kapağına elimi  götürdüm. Neden bilmiyorum ama aniden yüzümde bir gülümseme oluştu. O anki tarif edilmez duygumu hiç bir şeyle değiştirmezdim. Mutluluk ve daha fazlası... 
                              
                              **************
Hayatımızın büyük bir bölümünü kaplayan okul yıllarımız. Kimi için güzel kimi için görünce ve duyunca kusmaya yeltendiren bir kavram. Ama iyisiyle kötüsüyle, güzel veya kötü birikimler elde ettiğimiz bir dönem. Bugün okulumun ilk günü. Kim bilir belki şu anki duygularımın aniden değişeceği bir yer olacak. Kayıtlarımızı erkenden yaptırdığımız için yorucu bir gün olmayacak gibi geliyor bana.
Erkenden kalkıp hazırlanmaya başladım. Üzerime giydiğim formamın nasıl durduğunu merak ettiğimden aynanın karşısına geçip kendimi dikkatlice süzdüm. Yani yakışmışmıydı yoksa hiç olmamışmıydı işte tamda o ince çizgideydim. Ama bana yakışmamasının imkânsız olduğunu var sayarak gülümsedim.

İlk günden geç kalmak istemiyordum. Kahvaltımı hızlıca yapıp dışarı çıktım. Nerden binecektim arabaya. Dışarıya hızlıca baktıktan sonra ileride ki durağa doğru yürümeye başladım. Ortamı daha eğlenceli kılmak için kulaklığımı alıp kulağıma takdım. Tabi en sevdiğim müzik olmazsa olmazdı. Beni bıraksalar böyle devam ederdim ama durağa vardığım için kulaklığımı kulağımdan çıkarttıp cebime kattım.

Yürüyerek gidebileceğim bir  mesafeydi ama geç kalmamak için bu yolu seçtim. Okula vardığımda kapıda bir sürü öğrenci vardı. Artık burası benim yeni okulumdu. Evet iyisiyle kötüsüyle vakit geçireceğim yerdi.

Kapıdan içeri girdiğimde her kez bana bakıyordu. Neden beni böyle süzüyorlardı ki. 

Anlam veremeyip önemsemedim. Gerçi buna takmadım da diyebilirim. Okula girip müdür odasını aradım ama bulamadım. Bu yüzden tam karşımda duran gruba doğru ilerledim. Hepsi ayna anda bana dönüp;

"Sen yeni misin?"

İçimden başka ne gibi duruyorum diyecektim de aklıma verdiğim söz geldi. O yüzden susup yapmacık bir gülümsemeyle

"Evet yeni geldim bu okula. Müdür odasını arıyorum da bilen varsa söyleyebilir mi?"

Hafif kilolu sarı saçlı bir kız direk konuşmaya başladı.

"Evet ben biliyorum. Gel benimle."

Bu şimdi kibarlık mı yaptı gıcıklık mı bilemedim. Ama onu takip ettim. İkinci kata çıkıp baya bir dolandık o katta. Bilerek yapıyordu galiba. Şimdiden gıcık olduğum bir insan çıktı. İlk günüm böyle geçicekse diğer günlerimi  düşünmek bile istemiyorum dedim içimden. Bir yere gelip durduk kafamı kapıya çevirdiğimde müdür odası yazdığını gördüm. İçimden oh be sonunda geldik diyerek kapıyı tıklattım. Kapıyı açıp içeri girdim. Müdür ve içerdeki herkes bana doğru dönüp ilginç bakışlarını attılar. Hepsine karşı ayrı ayrı gülümsemek isterdim ama sadece kendine özgü güzel bir gülümseme ile

"Merhaba hocam. Ben bu okula yeni geldim. Ama bir kaç gün önceden kayıtlarımızı yaptırdık. İsterseniz kağıda bakabilirsiniz. 11. sınıfım ama hangi sınıfta olacağımı bil..."

Lafımı bitiremeden "Evet biliyoruz seni. Kapıdan çık tam karşıdaki nöbetçi öğrenci seni sınıfına götürür."

Dediği gibi yapıp odadan çıktım. Müdür odasının tam karşısındaki masada bir kız oturuyordu. Yanına doğru gidip "Ben yeni öğrenciyim. Müdür bana senin beni sınıfa götüreceğini söyledi." Elindeki defteri açıp biraz göz gezdirdikten sonra "Gel benimle!" bu kadar kesin ve net bir cevabın ardından onu takip etmeye başladım.

Kaç kat çıktığımızı bilmiyorum. Gerçi bu okulun kaç kat olduğunu bile bilmiyorum. Ama beni 11\K yazan sınıfın kapısına götürdüğünde " Burası " dedi. Benle beraber sınıfa girip oldukça yüksek olan ses tonuyla"Bu yeni sınıf arkadaşınız." en arka taraftaki boş olan sırayı gösterip"Bak orası boş geç oraya." Sıraya doğru bir kaç adım atmışken arkamı dönüp"Benim adım bu değil. Benim bir adım var ve adım Deniz." Benim söylediklerimi taktımı bilmiyorum. Takmasına da gerek yoktu. Bana bu diye hitap etmesi sinirlerimi bozmuştu.

O sıraya oturup etrafıma bakındım. Bir kaç dakika sadece bakındım. Yanıma gelip giden yoktu. Birilerinin gelip bana adımı sorup benle tanışmak istemeleri hiç fena olmazdı. En azından bana bakıp mahsum bir şekilde gülümsemeleri. Bu bile yeterdi.

Etrafıma bakınırken içeriye bir adam girdi. Bu hocamız olmalıydı. Bana bakıp gülümserken ben de ona bakıp kafamı salayıp gülümsedim. Benim yeni öğrenci olduğumu anlamıştı galiba. İlk günümün böyle sıkıcı geçeceğini bilmezdim.  Günümün devamı sıkıcı mı olacaktı. Yoksa hiç tahmin bile edemeyeceğiniz şeyler mi olacaktı. Orasını bilmiyorum. Ama bildiğim tek bir şey var...

                       ...BÖLÜM SONU...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 10, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

HAYATIN DÖNÜM NOKTASIWhere stories live. Discover now