Rüya

235 23 21
                                    

"Yardım edin... Yardım edin içine çekiyor beni..." diye bağırırken yüzü görünmeyen bir el tuttu Şehadet' in ellerinden. Onu kendine doğru çeken bataklıkatan çekip çıkarmıştı. Sonra "Şehadet, ümmet uyuyor. Kalk uyan ve ümmeti uyandır. İyiler mağaralardayken, kötüler kol geziyor." dedikten sonra arkasına bakmadan gitti. Şehadet arkasından ne kadar koşmak istese de hareket edemiyor, koşamıyordu. "Heeeeeeeyyy!!"
Rukiye Hanım ve Kemal Bey kızlarının sesleriyle odaya koştular. Odaya vardıklarında Şehadet'i kan ter içinde gördüler. Neyinin olduğunu sorunca da Şehadet "Bir şey yok anne, rüya gördüm sadece" dedi. Anne babası da biraz kaldıktan sonra odalarına geçtiler. Şehadet tekrar uyuyamadı ve kafa dağıtmak için romanını okumaya karar verdi. Sabah ezanı okununca da namaz kılmak aklının ucundan geçmemiş bir şekilde yatmıştı. Şehadet 15 yaşında bir anne ve babasının ilk kızlarıydı. Üç kardeş olmalarına rağmen anne ve babasının gözünde Şehadet çok farklıydı. Sadece.anne babasının değil üstelik babaanne,amca,hala,dedesi, teyzesi vs. çok değerliydi. Şehadet'in dedesi şehid olmayı çok isteyen biriydi. Çocuklarına verememiş ama torunu Şehadet'e "şehadet" ismini vermişti. Torunu çok küçükken de vefat etmişti. Bu ismi ona vermişti de peki Şehadet bu ismi kaldırabilir miydi? Bu isim kolay birbisim değildi ve Şehadet te bunun farkında değildi. Kendi ismini sevmez sürekli değiştirmek isterdi ama ailesinin iknası sonucu değiştirmiyordu.
  Güneş doğmuş yeni bir güne uyanmıştı. Bir anlam ifade etmeyen, ne için yaşadığını bilmemiş bir şekilde... Hazırlanıp, kahvaltı yapıp çıkacaktı. Lise hayatı yeni başlamış, ilk günüydü. Dedesi vasiyet olarak torununun imamhatipte okumasını istemişti ama babası bunu istemiyordu. "Lise daha önemli bir ortam en azından orta okulda imamhatip okusunda lise de düz lisede okusun" demiş ve Şehadet'i orta okulda imamhatipte okutup lisede düz liseye göndermişlerdi. Şehadet te tabi yine kendisi hakkında verilen kararlara ses çıkarmamış ve kabullenmişti.
   Okula varmıştı. Ne kadar uzak bir okul seçmişti ailesi. İyi bir okuldu ders ve öğretmenler açısından ama... Okul kapısının önündeyken arkadaşı Fatıma ile karşılaştı. Fatıma, Şehadet'in pek samimi olmadığı orta okul arkadaşıydı. O da tıpkı Şehadet gibi örtülü ama ne için örtündüğünü, ne için yaşadığını bilmiyordu... Beraber okula girdiler. Ayrı sınıflardaydılar. Kendi sınıfına girince ilk sıraya oturup hoca'nın girmesini bekledi. Sınıftan çıt çıkmıyordu. Hoca sonunda gelmişti. Tanışma pahasından sonra masasına oturup konuşmaya başladı. Kendisi Din Kültürü hocasıymış ve bu sınıfın da rehberlik öğretmeniymiş. Ondan gelen tüm hocalarında ortak söylediği şey "bu seneleriniz çok önemli. Boş şeylerle uğraşmahın sıkı çalışın." idi. Kimse de çıkıp "Arkadaşlar bu seneleriniz çok önemli her şeyden önce gönderiliş amacınızı utmayın. Kendinizi sadece derslere vermeyin" demiyordu. Birkaç ders sonra artık kaynaşmıştı sınıf. Şehadet ise birkaç kız ile kaynaşmış genellikle sessizdi. Aklı sürekli gördüğü rüyada idi. "Elinden tutan kadın kimdi?" "Neden yüzü kapalıydı?" "ümmet uyuyor. Kalk uyan ve ümmeti uyandır. İyiler mağaralardayken, kötüler kol geziyor.' ne demekti?" Gibi sorular çıkmıyordu aklından. Gün böyle düşüncelerle geçti ve eve gidiyordu artık. Eve vardığında annesi okulun nasıl geçtiğini sorunca da kestirip atıyordu. Rüyasını düşünmemek için de sürekli romanını okuyordu. Bir haftası böyle geçmişti. Okula gidiyor-geliyor, kitap okuyor, yemek yir ve uyuyordu. Bir haftadan sonra okul da kaynaşmıştı artık. Şehadet te arkadaşı Fatıma yada sınıftan başka arkadaşları ile beraber eğlenip, boş geziniyordu.
O gün Fatıma yanına gelmiş ve ortak arkadaşları olan Hatice'nin bu okula nakil verdiğini söylemişti. Beraberce Hatice'nin yanına gideceklerdi. Hangi sınıfta olduğunu bulmaya çalışırken koridorun kenarında sarmaş dolaş iki kişi görüdü. Çok tuhafına gitmesine rağmen sessiz kalıp sınıfı buldular. Hatice açık, içi saf bir kızdı. Daha küçüklükten başlayan acıları onu bu yaşında çok olgun bie kız yapmıştı. Beraberce ka tine gittiler. Hatice  gelmesinden daha üç saat geçmeden geldiğine çok pişman olmuştu bile. Okulu fazla sevmemiş insanları samimiyetsiz bulmuştu. Alışmaya çalışacaktı.
  Haftalar aylar böyle geçip gidiyordu. Ve üçü de dünyada olma amaçlarını bilmez bir şekilde, etraflarındaki yanlışaları sadece görmezden gelerek geçiriyorlardı. İleride nelerin olacağını bilmiyorlardı...

.............................................................................................................................

Esselamu aleykum rahmetullah kardeşlerim. Böyle bir romanı düşünmüyordum ama baktım müslümanlar bilgi içerikli kitaplara değil de daha çok romanlara yönelmişler. Ben de bir şeyler aşılayabileceğini düşündüğüm bir hikaye yazmak istedim. Kitapta yanlışlar görebilirsiniz. Hakkınızı helal edin...  Wesselam...
  
  

ŞEHADET aşktır ŞEHİD(E) ise aşıkWhere stories live. Discover now