Sanki tüm iyiler mağaralarda da kötüler kol geziyor

109 18 4
                                    

Her seferinde haram sevdalar görseler de, her seferinde kul hakları görseler de susuyordu kızlar. Yapılanların kötü olduğunu bilseler de susuyorlardı. Bilmiyorlar mıydı ki bu suskunluk, bu görmezden gelme ileride artık yapılan yanlışları hoş görmelerine sebep olacak ve onların da yapmasına zemin hazırlayacabileceğini?
Günler böyle geçerken o gün Şehadet, Fatıma ve Hatice bahçede oturuyorlardı. Yanlarına tanımadıkları bir kız gelerek "mescitte sahabe anlatıyoruz. Gelmek ister misiniz?" diye davette bulundu. Kızlar da biraz terddütte kalsalarda gittiler. Musab bin Umeyr anlatılıyordu. Kızlar pür dikkat ders boyunca dinlediler anlatan kişiyi.
"... Evet hanımlar, Musab bin Umeyr zengin bir ailenin yakışıklı genç çocuğu olmasına rağmen, etrafında çok kız dönerken İslam dinini seçti. O kadar bolluktayken şehid olduğunda onu örtecek kefen bulunamadı. O davasına o kadar bağlıydı ki, o Allah' ı o kadar seviyordu ki, o dünyaya.gönderildiğinün asıl amacını biliyordu. O uyandı ve uyandırmaya çalıştı. O sancağı tutacak bir el bulamayınca bile göğsü ile tutabilen bir gençti. O önündeki engellere göğüs gerebiliyordu. Ve en önemlisi o Allah'ı tanıyordu. Bu dünyaya ne için gönderildiğini biliyordu. Peki biz biliyor muyuz kızlar? Bu dünyaya ne için geldiğimizi amacımızın ne olduğunu biliyor muyuz? Hiç kendimize bu güne kadar " فَأَيْنَ تَذْهَبُونَ" dedik mi? Bu gidişimiz nereye? Bulunduğumuz yer, hal Allah'ın razı olabileceği bir yer, hal mi? "Artık uyanıp, uyandırma vakti gelmedi mi? Sanki iyiler mağaralarda da kötüler kol geziyor."
Evet bu saatinizi bana ayırdığınız için çok teşekkür ederim hepinize. Allah razı olsun sizlerden.. Wesselam.."
Sohbet bitmişti. Kızlar şimdiye kadar hiç düşünemediklerini bir saat içinde düşünmüştüler. Bu gidişlerinin nereye olduğunu, bulundukları halden Allah'ın razı olup olmayacağını düşünmeye başlamışlardı.Şehadet "uyan ve uyandır. Sanki tüm iyiler mağaralarda da kötüler kol geziyor." sözlerini daha öncede duyduğunu anımsıyordu ama bir türlü tam olarak çıkaramıyordu. Dersi veren abla hazırlanmaya başlamıştı. Yüzünü kapattı ve çıkıyordu. Şehadet o an anladı ki bu rüyasında onu bataklıktan çıkaran kadındı. Ona bu sözleri söyleyen kadının bu kadın olduğunu. Kadının ardından koşmaya başladı. Yetişince özel bir şey konuşmak istediğini söyledi. Söyledi ama kadın hiç cevap vermedi. Sadece yüzüne bakıyordu. Şehadet bu hali garipseyip sorular sormaya devam ediyordu ama kadından tek bir ses yoktu. Hızlı bir şekilde yoluna devam ediyordu. Daha sonra vazgeçip okula geri döndü. Kafası o kadar çok karışmıştı ki. Şimdiye kadar kendine amacını, nereye gittiğini hiç sormamıştı. Bulunduğu yolda olmaktan Allah razı olur mu? Peki o rüya ve kadının söyledikleri? O abla neden konuşmuyordu peki? Onunla yürümesini istiyor gibiydi oysa? Böyle kara kara düşünürken yanındaki Fatıma ve Hatice'nin de çok sessiz ve düşünceli olduklarını farketti. Onlar da bunları düşünüyor olmalıydılar. O gün sona ermiş Şehadet eve gitmişti. Aklından çıkmıyordu. Yemek yememiş sadece uyuyordu. Annesi öyle biliyordu. Oysa yemek yememiş ama uyumuyor düşünüyordu. Allah onun bulunduğu yoldan razı mıydı? Birçok yanlışın farkındaysa neden sessizdi? Onun için dersler neden her şeyden önemliydi? Allah'ı neden unutmuştu? Baş-örtülü olmasındaki amacı neydi? O baş-örtüsü neden başındaydı. Allah ondan ne istiyordu? O rüya bir işaret miydi? Böyle sabaha kadar düşündü ve sabah ezanı ile düşüncelerinden ayrılmıştı. Kalkıp bir abdest aldıktan sonra namaz kıldı. İki rekaat farz namazdan sonra okumak için Kur'an mealini açtı. Rastgele açtığı sayfada gözüne ilk takılan ayet Zariyat Sûresi: 56. ayet " Ben cinleri ve insanları ancak bana (ibadet ve itaatle) kulluk etsinler diye yarattım." ayetiydi. Şehadet artık gözyaşlarını tutamamış içini boşaltana kadar ağlamıştı. Rabb'inin yol gösterdiğinin farkına varmış ve o yolda yürümeye karar vermişti. Ne yapmadı gerekiyordu ilk olafak bilmiyordu ama amacında sabitti.
Biraz uyuduktan sonra uyanıp okul için hazırlanmaya başlamıştı. O gün makyaj yapmadan, paçalarını yukarı çekmeden okula gitmişti.
Derslere giriyordu ama en ufak bir şey anlayamıyordu. Kafasını veremiyor aklı hep dünde ve bundan sonra yapacaklarındaydı. Birkaç ders geçmişti. Başını masadan kaldırmıyordu. O tenefüste kaldırınca karşısında onu mescitteki derse davet eden kızı görmüştü. Kız ona çok sıcak bir şekilde gülümsüyordu. "Selamun aleykum kardeşim. Biraz dışarı çıkalım mı?" dedi. Şehadet "Aleykum selam. Tabi" dedikten sonra dışarı çıktılar. Kız "Ben Sümeyye. Sen de Şehadet olmalısın. Dün Hafsa abla ile konuşmak istemiştin değil mi?" "ismimi nereden biliyorsun? Evet, dün yüzü kapalı abla ile konuşmak istemiştim ama cevap alamamıştım." Sümeyye "Seni bugün arıyordum. Ararken dün dersteki bazı kardeşlerden öğrendim ismini. Evet, Hafsa abla dışarıda konuşmaz. Yabancı erkeklerin bulunduğu bir ortamda konuşmaz. Dün seni bir kenara çekip konuşacaktı ama seni birden arkasında bulamamıştı. Ondan sonra beni aradı. Senden helallik istedi. Bu onun telefon numarası. Al istersen konuşabilirsin." diyerek elindeki kağıdı uzattı. Şehadet kağıdı alarak "Asıl ben helallik isterim. Bunu bilmiyordum." dedi. Biraz konuştuktan sonra okula girdiler. Şehadet hemen numarayı kaydetti ve sabırsızlıkla okulun bitmesini bekliyordu.
Sonunda okul bitmişti. Hafsa ablaya mesaj attı "selamun aleykum. Ben Şehadet. Sizinle dün konuşmak isteyen kız." Kısa bir süre sonra cevap gelmişti. "Wealeykum selam rahmetullah Şehadet. Evet dün konuşamadım hakkını helal et inşaALLAH. H.. İ.. M.. Bu adrese hafta sonu cumartesi saat 13.00 de gelebilir misin? Seninle burada konuşalım inşaALLAH." Şehadet çok sevinmişti ve "tabi gelirim. Teşekkür ederim."
O gün Şehadet tüm namazlarını kazasız bir şekilde kılmıştı. O gün yatağına şimdiye kadar hiç olmadığı kadar huzurla girmişti. Yarın cumaydı.
Uyanmış okula gitmişti. İlk tenefüste Fatıma ve Hatice'yi bulmuştu. Onlarla bu konu hakkında konuşmak istiyordu. Onlara "Geçenki defs güzeldi değil mi?" dedi. Kızlardan olumlu tepki alınca onlara rüyasını, düşüncelerini, karşısına çıkan ayet mealini anlattı. Eksiksiz bir şekilde. Daha sonra cumartesi o abla ile buluşacağını söyledi. Kızları da davet etti. Fatıma ve Hatice de aynılarını düşünmüş ve kimlik müslümanlığına bir son vermeyi düşünüyorlardı.
O günü zor bela bitirmişlerdi. Şehadet'in annesi ondaki bu iki gün içindeki değişimleri farketmişti. Onun namaza başladığını anlamıştı. Bu değişimlerin onun derslerine yansıyacağını düşündüğü için içten içten endişelenmişti. Şehadet'in hayatını okula sığdırmışlardı.
Ertesi gün Şehadet, Fatıma ve Hatice buluşmuşlar o adrese gidiyorlardı. Ne olacağını karşılarına neyin çıkacağını çok merak ediyorlardı.
Sonunda adresi bulmuşlar ve kapıyı çalmışlardı. Kapı kısa bir süreden sonra açılmıştı.
............................................................................................................................

Esselamu aleykum dostlarım... Beğenirsiniz inşaALLAH... Faydalı olması umuduyla...

ŞEHADET aşktır ŞEHİD(E) ise aşıkWhere stories live. Discover now