4 • kendime yalan söyledim

3.7K 363 181
                                    

dördüncü bölüm; kendime yalan söyledim

zayn/fool for you

•••

İlişkinin altıncı adımı yalnızca iki tarafın sakladığı sırlara sadık kalmaktır. Söz ağızdan bir kere çıktığında artık geri dönüşü olmayan bir yola sapmışsınızdır.

Daha önce birine hiç yalan söylediğimi hatırlamıyordum. Genellikle bana sorulan soruları dürüstçe cevaplardım, hoşlanmadığım, itici bulduğum ne varsa dilimin sivriliğinin onları kıracağını bile bile her şeyi ortaya dökerdim. Bana sırrını vermek için kimse de güvenmezdi, asıl güvenirliğin bu olduğunu da hiç fark etmezlerdi üstelik.

İlk defa bir sırrım vardı. İlk defa Taehyung ve Hoseok'a yalan söyleyecektim, ilk defa bir yalanı Jimin ile paylaşacaktım. İlk defa en büyük yalanı, yalanlarıyla ustalaşmış Park Jimin'e söyleyecektim.

"Bu sırrı saklamak zorundayız," dedim Jimin'in kollarından tutunarak ona doğru döndüğümde. Büyüyen gözleri yüzümün her bir santimine değiyordu fakat benim korkudan titreyen ellerim terliyordu, parmaklarım yalnızca kollarına sarılmış haldeydi. "İkimizden başka kimsenin bu yaşananları bilmesini istemiyorum."

"Bilmeyecekler," demişti aceleyle cevap verip. Üzerime hafifçe eğilmişti, nefesleri yüzüme çarpıyordu. "Onlar bizi anlamazlar."

Sen de anlamazsın, demek istemiştim ona. Bir anda bodoslama daldığı hayatımdaki düzenimi yavaş yavaş bozuyor olmasına sessiz kalışlarımı o da anlamazdı.

Park Jimin'in pişmanlığı olur muydum muammaydı ama biliyordum ki o benim en büyük pişmanlığım olacaktı. Sessiz sakin geçindiğim her günüm artık farklı yönlere sapacak, alakasız sohbetlerle dolup taşacaktı. Belki de en sevindiğim tek şey aciz bedenimin dokunulacak olan sıcaklığa olan ihtiyacını karşılayacak olmaktı.

Vücudum, Park Jimin'e muhtaçtı. Dokunuşlarına, kelimelerinin tenimi yakışına, dudaklarını sürtmekten daha ilerisi, artık çokça öpecek olmasına muhtaçtı. Eğer karşımdaki o olmasaydı emindim ki bir başkasına bu hisleri besliyor olsam da yine aynısı olacaktı. Onun tek farkı hayatımdaki en önemli üçüncü kişi haline gelmesiydi.

Bu denli korkuyor olmamın sebebi yalnızca Park Jimin'di. İyi ya da kötü bir karaktere sahip olmasına bakmazsızın herkesle arkadaş olabilirdi, birbirleriyle bağlı tek ortak bir yönleri olursa Jimin o kişilerle aynı masaya otururdu. Çocukluğunun getirisi midir bilmiyorum ama bu kadar sosyal olmak kendisini kötü etkileyecekti.

Ve beni de tabii ki.

Dudakları kulağımın hizasına eğilerek altındaki boşluğa değdiğinde bol tişörtümü çekiştirmiş, boynuma inmişti. Yalnızca bir et parçasının tenime değişine bile bu denli yangınları körüklüyorsa devamında neler olabileceğini tahmin edemiyordum. Dişlerini yavaş yavaş sürtüyor köprücük kemiğimde biraz duraksıyor ve öbür yana geçiyordu.

Yalnızca yarım saniye içinde gerçekleşiyordu her şey. İki bacağımı yana atarak kucağına yerleştiğimde elleri belimde yerini buluyordu, ezberlemek istediği açıkça belli olan hassas tenimde iz bırakmaya başlıyordu. Sözü sözdü onun, dudakları öptüğü her yere geri döneceğinin yeminini sunmuştu.

Ellerim ensesine giderken soğuk parmaklarım boynunda dolanarak yavaşça saçlarına ulaşmıştı. Yumuşak ve kiraz kokusu yayılan saçlarına dolanan parmaklarım onu hafifçe çekiştirdiğimde, Jimin'den boğukça ses duyulmuştu. Canını acıttığımı düşünecektim ama çenesini kaldırdığında gözlerinde gördüğüm karartılar aksini söylüyordu.

entertainer • yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin