Fake Marriage (Yoonmin)

1/ Aldatıyor

Aldatıyor

Gözlerini bir kaç kere açıp kapatarak başını ovdu Park Jimin. Gece işinde çalıştığı için uykusu oldukça gelmiş ama kahvelerle ayakta kalmaya çalışıyordu.Zorundaydı. Eşi Yoongi'nin çok çalıştığını biliyor ona garsonluk yaparak destek olmaya çalışıyordu. Jimin fedakardı. 2 yıldır evli olmalarına rağmen eşine hiç yük olmamaya çalışmış, birçok yeri defalarca ağrıyorken gülümsemişti. Jimin aşıktı. Gözleri Yoongi'den başka bir kadını, bir kadını bırakın bir insanı bile görmezdi. Önüne dünyanın en yakışıklı adamı, en güzel kadını çıksa bile, onun bir tek Yoongi'si vardı. Jimin kördü. Farketmemişti. Gözünü aşk öylesine bürümüştü ki, Yoongi'nin uzun süredir ona dokunmadığını, davranışlarının değiştiğini farkedememişti.

''Ne alırdınız efendim'' diye sordu nazikçe yeni gelen adama. Adam ona kısa bir süre bakmış alaycı bir sırıtış sergilemişti. ''Buranın elit bir yer olduğunu sanıyordum. Söyle başka biri gelsin'' diyip göz devirerek önüne döndüğünde Jimin, dolan gözlerini yavaşça kıyafetlerine çevirdi. Haklı olabilirdi. Yaklaşık bir haftadır sürekli aynı kıyafeti giyiyordu. Yoongi'den alışverişe çıkmalarını isteyememişti. Çünkü eşi zaten sürekli yurtdışına çıkıp geliyordu. Üzerindeki kıyafetin rengi solmuştu. Dünde aynısını giydiğinden muhtemelen bir gün önce oluşan bir leke silmesine rağmen geçmemişti.

Yaşlar akan gözlerini elinin tersiyle itip arkadaşı Hoseok'a masayı işaret etti. Hoseok şaşkın bakışlarla ona yaklaşacakken adamın sesini duymuş bıkkın bir nefes vererek masaya ilerlemişti. Jimin... Jimin ise arka kapıyı açmış daralan nefesine soğuk havayı doldurmuştu. Kapıyı kapatıp arkasına oturarak kafasını yasladığında gözlerinden yaşlar boşalıyordu. Şimdi ona gelebilecek tek iyi şey vardı.

Yoongi.

Telefonunu hıçkırarak kulağına dayadığında bir sinyal sesi yankılandı kulak zarında. Çaldı... Çaldı.. Çaldı...

Yoongi telefonu açmadı.

FakatHoseok aradı.

''Jimin! Jimin ağlıyordun gördüm! Nerdesin hadi söyle bana bebeğim'' Bebeğim... Yoongi'nin ona eskiden en çok söylediği kelimeydi bu. Jimin o gün farkına varmıştı. Yoongi onun telefonlarını ne olursa olsun açardı. Yoongi ona güzel seslendirdi. Yoongi onu severdi.

''H-Hyung. Yoongi'yi a-aradım açmıyor. Bir şey mi oldu acaba? Onu çok özledim hyung. Çok çok özledim. Niye açmıyor ki telefonunu. Kesin bir şey oldu. Hyung ne olur ona bir şey olmasın. Ben onu çok seviyorum. Bir şey olmuş mudur hyung? Ben onu-''

''Yeter Jimin yeter!'' Hoseok artık dolup taşan siniriyle bağırmış Jimin'in sıçramasına sebep olmuştu. ''Sen o piç için endişelenirken o her gün evde, sizin yatağınızda  bir kadını beceriyor. Neden Jimin neden?! Söylesene onunla benim aramda ne fark var?! O şerefsiz ne yaptı, neyi fazla geldi de böyle sevdin onu? Ben liseden beri.. Sikeyim liseden beri seni seviyordum. Düğününe bile geldim düğününe! Ve sen hala gelmiş bana burda ona bir şey olmuş mudur diyorsun!? Olmuştur Jimin! Zevkten dört köşe olmuştur!''

Jimin'in yüzünde tek bir mimik kıpırdamıyordu. Nefes alışverişleri yavaşlamış ağlaması durmuştu. Öylece duyduklarını sindirmeye çalışıyordu. Fakat hayır. Algılayamıyordu. Yoongi... Ona bunu yapmazdı. Yapamazdı.''Jimin.. Lanet olsun ben çok ç-çok özür dilerim. Gerçekten beni af-''

Tiz bir sinyal sesi duyuldu Hoseok'un kulaklarında.

Zavallı genç aynı ifadesizlikle ve yorgun bedeniyle yavaş yavaş yürüyordu. Sokaktaki insanlar omuzlarına çarpıp bir kaç küfür savuruyordu fakat onun umrunda değildi. Yürüdü.. Yürüdü.. Evlerinin önünde durdu...

Odalarının loş ışığı açıktı ve perdeden iki beden net bir şekilde görülüyordu. Önce Yoongi'nin gölgesini gördü. Sonra kadına yapışan dudaklarını hissetti.

Onlar saatlerce arsız, iğrenç ve duygusuzca sevişirken, Jimin saatlerce aynı yerde arada gözüken gölgeleri izlemişti. Aldatıyordu. Yoongi onu aldatıyordu. Belki daha önce defalarca da aldatmıştı.

Saat gecenin birini gösterirken kapı açıldı. Jimin'in durduğu yerden onu görmeleri mümkün değildi. Sarı saçlı ve oldukça güzel bir kadın kahkaha atarak evden çıkmıştı. Kısa bir konuşma yaşayıp eşinin dudaklarına ateşli bir öpücük bırakarak arabasına bindiğinde gözleri Yoongi'ye kilitlendi. Bir süre giden arabanın peşinden bakmış sonra gözlerini kolundaki saate çevirmişti.

Hesaplamıştı.

Jimin'in geleceği saati dahi hesaplamıştı.

O evlerine girdiğinde Jimin bir süre daha bekleyerek derin bir nefes aldı. Cebinden anahtarını çıkarıp evin kapısını açtığında içerideki o kokuyu hissetti. Daha önce de hissetmişti fakat Yoongi, onu çok özlediğini, yokluğunda kendi kendini tatmin ettiğini söylemişti.

Yavaş yavaş merdivenleri çıktı. Eski neşesi yoktu şimdi. Eskiden olsa büyük bir gürültüyle eve girer  ''Ben geldiiiim'' diye bağırırdı. Merdivenleri ışık hızıyla çıkar, odalarına gidip üzerini bile değiştirmeden Yoongi'yi öpücüklere boğardı. Ama şimdi öyle değildi. Geldiğini muhtemelen kimse farketmemişti. Koridorun ışığını açıp odalarına girdiğinde Yoongi'nin yatakta telefonuyla gülerek uğraştığını gördü. Onu farketmemişti. Bu yüzden telefonundaki Hyera yazısını net bir şekilde görmüştü.

Anahtarı komidinin üzerine seslice bırakıp üzerini değiştirmek için dolaba yöneldiğinde Yoongi'nin sesi duyuldu. ''Oh, ne zaman geldin Jimin? Farketmedim. Hem.. İyi misin sen ? '' 

''İyiyim'' dedi kısık sesle pantalonunun düğmesini açıp bacakları arasından çıkarırken genç olan. Öylesine bir şort giymiş,kirlenen sweatinin yerine de ince bir tişört geçirmişti. Yatağın yorganını yavaşça açıp içine girdiğinde Yoongi telefonu yavaşça masaya bırakmış şaşkın bir biçimde ona dönmüştü. ''Hey. Bebeğim ne oldu?'' diyip elini oğlanın beline doladı. Jimin bu hareketiyle ona dönmüş ıslak gözleriyle bakmıştı. ''Yoongi. Beni seviyorsun değil mi?''

''Tabii ki Jimin bu nasıl söz ?'' dedi gözlerini kaçırırken . Jimin ortaya acı bir gülümseme bırakmış titreyen dudaklarını tekrar oynatmıştı. ''Beni bir gün bırakır mısın?''

''Asla'' dedi  Yoongi keskin bir ses tonuyla. ''Peki.. Benden başkasını sever misin?'' diye sorduğunda Yoongi ilk defa gözlerini ona sabitledi ve yutkundu. Yaptığının şimdi farkına varıyordu. O Jimin'i aldatmıştı. Ona deli gibi aşık olan çocuğu aldatmıştı. ''Sevmem''

''O zaman. Bu gece bana dokunur musun?''