18. BÖLÜM

148 13 0
                                    

*** İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR...***

Gitmesini ve beni yalnız bırakmasını istiyordum, o ise hala karşımda deli bir öfkeyle bana bakıyordu. Bakışlarındaki hakareti bile duyabiliyordum kafamın içinde. Benden iğreniyor, çok aşağılık biri olduğumu, hatta tanıdığı en kötü insan olduğumu söylüyordu gözleri.

''Git artık Fırat'' dedim kendimi toplayarak. Karşımda dimdik durmaya devam ediyordu. Bir kaç saniye süren sessizlikten sonra ellerini ceplerine koyarak konuşmaya başladı.

''Erkek arkadaşına anlattın mı, yoksa ona da anlatmak için sana kör kütük bağlanmasını mı bekliyorsun'' dediğinde artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Derin bir nefes alıp ondan ve düşüncelerinden iğrendiğimi anlayacağı bakışlarımı yüzüne kaldırdım.

''O benim erkek arkadaşım değil Zeynep'in abisi. Ayrıca bilmem farkında mısın ama biz seninle ayrıldık ve ben kiminle ne istersem yaparım... Ama yapmadım. Kendime ve ailem olan saygım buna engel. Ve son olarak, sen benim ilk ve tek hatam olarak kalacaksın. Tabi sen bunu bile anlamacak kadar körsün Fırat. Anladın mı körsün.''

Yere düşen çantamı alıp koluma takarak hızla yanından uzaklaştım. Asansöre girip düğmeye basarak beklemeye başlamıştım. Bir an önce ondan uzaklaşmak istiyordum ama asansör bir türlü gelmiyordu.

Bana saatler gibi gelen bir kaç dakika geçmiş neyse ki asansör gelerek kapılarını açmıştı. Artık kurtulabilrdim. Kapı tam kapanmak üzereyken biri elini uzatmasa ve kapanmakta olan kapıyı tekrar açmamış olsaydı amacıma ulaşabilirdim. Fakat biri kapının kapanmasını engelledi. Kapı tekrar açıldığında sinirle başımı kaldırdığımda Fırat karşımda şaşkın gözlerle bana bakıyordu.

Gözlerimi devirip dışarıya çıkmak için harekete geçerken beni içeriye ittirdi. Kapı kapanmış asansör hareket etmişti. Fakat daha bir kaç saniye olmuştu ki bir düğmeye basıp asansörü durdurdu. Elleriyle omuzlarımdan tutarak yüzüme bakmaya başladı.

''Neydi bu şimdi. Madem erkek arkadaşın değil neden onu öptüğünü söyledin, onunla burada ne işin var... Cevap ver Nihal ne işin var burada.''

''Sana ne Fırat sana ne'' diyerek düğmeye basmış çalıştırmıştım ki tekrar durdurdu. Ben de engellemelerine aldırış etmeden yine çalıştırdım. Tabi o yine beni engelleyerek durdurdu.

''Bozulmasını ve burada kalmamızı mı istiyorsun. Benimle. Az önce iğrenerek baktığın insanla'' dedim sinirle onun yüzüne bakarak.

İyice yanıma yaklaşıp beni duvara yapıştırdı. Gözlerindeki öfkeyi görebiliyordum. Durum iyice kötüye gitmeye başlamıştı ve ben ne yapacağımı bilmez bir halde ona bakıyordum.

En sonunda daha fazla sorguya çekmemesi ve beni rahat bırakması için ona bakıp konuşmaya başladım.

''Zeynep ve Keremle geldik. Kerem Zeynep'in abisi. Beraber geldik çünkü abisi bizim yalnız gelmemize izin vermedi. Oldu mu... Şimdi bırak beni'' dedim.

''Yani erkek arkadaşın değil, öyle mi?''

Kafasını iki yana sallayarak ''hayır'' cevabı verince bir anda ellerim beline gitmişti. Sonrası yine bir anda eğilip dudaklarına kapanmam olmuştu. Değmemişti. Dudaklarına benden başkası değmemişti.

Önce ne olduğunu anlamadı. Ama sonrasında beni kendinden uzaklaştırdı ve bana baya şiddetli bir tokat attı. Sonrada düğmeye basıp benden en uzak noktaya gidip arkasını döndü.

Aslında bu tepkiyi hak ediyordum. Doğrusunu söylemek gerekirse bu kadar şiddetli bir tokadı tahmin edememiştim. Ama şu anda tek önemli olan şey hala dudaklarının tek sahibinin ben oluşumdu.

Küçük Tesadüf Büyük Aşk (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now