27. Bölüm

1.1K 62 7
                                    

Arabaya atlayup yazan adrese gittuk. Gelduğumuzda arabadan inup depo kapisuni açmaya çaluştuk. Açtuğumuzda karşumuzda görduğumuz şeylan ikimuz da donup kalduk.

Nefes'ten

Şuan yatakta, elim, ayağım bağlı bir şekilde Tahir ve Doruk'u izliyorum. Ben gözyaşlarımla beraber izlerken, Vedat mutlulukla izliyordu.

  Bakalım seni kurtarabilecekler mi Nefes?
  Nefes!
  Nefes!

Tahir ve Doruk koşarak içeri girdiler.

  Tahir dikkat et. Arkanda...

Doruk'un uyarmasıyla Tahir arkasında olan yılanı, deponun girişinden aldığı sopayla öldürdü.

  Dayan Nefes dayan. Kurtarıcaz seni. Dayan birtanem dayan.

Etraflarını saran yılanları öldürmeye çalışıyorlardı hâlâ. Allah'ım nolur Tahir'e ve Doruk'a bir şey olmasın.

  Çok güzel diymi Nefes? Ay şuan canım nasıl patlamış mısır çekti, anlatamam. Ama patlamış mısırın olmaması iyi ya. Onun sesinden güzelim filmin sesini duyamam. Belgesel mi demeliydim yoksa?

Kahkaha atmaya başladı. Ben ağlayarak izliyordum hâlâ. Sonunda yılanları öldürdüler.

  Dayan Nefes. Az kaldi, dayan.
  Lan bu niye açılmıyor?
  Doruk şurdan dolandur.

Benim içinde bulunduğumu zannettikleri tabutun etrafına dolanan zincirleri açmaya çalışıyorlar şuan.

  Tabutu açtıklarında verecekleri tepkiyi çok merak ediyorum. Hele tabutun içindekilerini görünce... Gülmekten ölmesem iyidir.

Sonunda zincirleri açtılar. Tabutun kapağını kaldırdılar.

  Yok.
  Allah'um şükürler olsun saa.
  Bunlar ne lan?

Doruk tabutun içindeki fotoğrafları eline aldı. Tahir'le birlikte bakmaya başladılar.

  Lan bunlar ne lan?
  "Elleruni kırup gebertecem." Dedum ama o zamana kadar dayanamam. Elume geçtuğu ilk an gebertecem oni.

Fotoğraflar, sanki Vedat bana dokunuyormuş gibiydi. Hepsi o pis oyunun bir parçasıydı.

  Hahaha! Sevgilim sen de gülsene. Komik değil mi yoksa? Bence çok komik.
  Şerefsiz oyun oynuyor. Hem de çok pis bi oyun...
  Nefes senin bu arkadaşın çok salakmış ya. Şimdi mi farketti oyun oynadığımı?
  Doruk hakkında düzgün konuş.
  Şunlara bak ya. Hâlâ olayın ciddiyetinde değiller sanki. Oturmuş fotoğraflara bakıyorlar. Ama hâlâ notumu göremediler.

Fotoğraflara bakarken notu gördüler.

  "Nefes'i bulabildiniz mi bari? Bulamadınız diymi? Bulamiycaksınız da. Benden size bir tavsiye. Vazgeçin. Nefes'i bulucaz diye kendi canınızı kaybedeceksin. Bu benim hoşuma gider tabi o ayrı. Ariycam şimdi sizi." Lan bu buraya kamera filan mı koydu?

Doruk ve Tahir etraflarına bakmaya başladılar. Sonunda kamerayı gördüler.

  Şerefsuz buraya kamera koymiş.

Vedat telefonunu çıkarıp Tahir'i aradı.

  Ulan şerefsuz. Ulan Vedat. Seni bi elume geçire...
  Kes sesini ve beni dinle Tahir. Burayı polisler biliyor artık. O yüzden başka bi yerde buluşucaz seninle. Atacağım adrese gel hemen. Polissiz tabi. Bu arada, numaramla beni bulabileceğinizi hiç düşünmedim dimi ben? Ne kadar safsınız. Numarayı polise götürüp yerimi buldurdunuz bide. Neyse, gelin hemen.

Vedat telefonu kapatınca Tahir ve Doruk depodan çıktılar hemen.

Tahir'den

Adres gelunce heman arabaya gittuk. Adrese doğri sürdum arabayi. Gelunce da induk ve yürumeye başladuk.
Burasi balta girmemuş orman gibuydi.

Sevduğum (neftah)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin