Dün geceyi herşeye rağmen, Abdullah bey ve Asiya hanımın samimi sohbeti sayesinde sorunsuz geçirmiştik. Ve bugün ki yorucu gezi ile Katar serüvenimizin sonuna yaklaşıyorduk. Akşam üzeri başladığımız gezide, islam eserleri müzesi ve inci adasının da içinde bulunduğu bir çok tarihi yere gitmiştik. Gezi süresince Ayaz beyin ilgi dolu bakışlarını üzerimde hissetmek beni bir miktar rahatsız etse de aldırış etmedim ve bu güzel gezinin keyfini çıkarmaya çalıştım. Tabi ki bir daha gelemeyeceğim bu güzel yerlerde bol bol fotoğraf çekilmeyi de ihmal etmedim. Uzun ve yorucu gezimizin ardından, lüks bir mekanda akşam yemeğimizi yemiş ve nihayet otele dönmüştük. Ayaklarımın altı sızlıyordu ve bir an önce duşumu alıp uyumak istiyordum. Zaten dün bütün gece uyuyamamıştım. Garip bir şekilde, Ayaz beyin odasında kaldığım geceki huzuru kendi odamda bulamıyordum. Yalnızca bir gecede kokusuna alışmış olamazdım heralde! Ama o rahatlatıcı ferah kokuyu arayan burnum sanırım benimle aynı fikirde değildi. Banyodan çıktıktan sonra , kurutmaya üşendiğim kumral renk, belime kadar uzanan dalgalı saçlarımı , kendiliğinden kurusun diye salık bırakmıştım. Nasılsa Ayaz bey birşey söylemek istediğinde kapıyı çalıyordu. Bu kadar kasmama gerek yoktu. Yatağa uzanıp, gözlerimi kapattım ve uzunca bir süre uyumaya çalıştım ama bir türlü olmuyordu. Anlaşılan yine uykusuz bir gece beni bekliyordu. Ama o kadar yorgundum ki bedenimin huzurlu bir uykuya çok ihtiyacı vardı. Aklıma gelen şeyle hızla yerimden doğruldum ve saçımı hızlıca toplayıp, başıma bir yazma taktım. Yavaş adımlarla sessizce araladığım odamın kapısından etrafı süzdüm. İşte oradaydı ,balkonda arkası dönük bir şekilde oturmuş ,telefonla konuşuyordu. Tam zamanı diye düşünerek, elimde kendi yastığımla onun odasına daldım ve hızla onun yastığı ile kendiminkini değiştirdim. Ancak arkamı döndüğüm anda karşılaştığım sureti ile bir an irkildim ve istemsiz olarak çığlık attım.
" A-ayaz bey " kekeleyerek konuşurken sesim titretmişti.
Şaşkın bakışlarını yüzüme dikti ve " Afra ! " Dedi "Bir sorun mu var burada ne yapıyorsun? " O an verecek mantıklı bir cevabım olmadığını fark ettim ve saçmalamanın dibine vurdum.
" Şeyy, ben hani önceki akşam sizin odanızda uyudum ya , işte sizin odanızda ki yastığın daha yumuşak olduğunu fark ettim. Ben pek sert yastıkta uyuyamam da; işte o yüzden yastıklarımızı değiştiriyordum. Kusura bakmayın odanıza izinsiz girmemeliydim ama siz telefonla konuşuyordunuz ve ben o yüzd" dudağıma değen parmakları ile sözüm yarım kalmıştı. Yanıma ne ara bu kadar sokulduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu. Bu hareketi ile bakışlarım istemsiz bir şekilde yüzüne dönmüştü. Gözlerini bir an bile gözlerimden ayırmıyordu ve parmakları hala dudağımdaydı. Aklım bu temastan kaçmam gerektiğini bas bas bağırıyordu ama ayaklarım sanki oracığa mıhlanmıştı. Bakışlarında anlam veremediğim bir derinlik vardı ve gözlerine bu kadar yakından bakmak beni hayli sarsıyordu. Vücudum hareket etme kabiliyetini kaybetmiş gibiydi. Hatta nefes almayı bile unutmuş olabilirdim.
" Afra! " dedikten sonra yutkundu. İsmim dudaklarından acı bir ifade ile dökülmüştü.
" Bana ne yapıyorsun böyle! " Dedi yakarır gibi. " Nasıl olduğunu anlamıyorum ama o okyanus rengi gözlerin beni içine çekiyor ve ben git gide o okyanusta daha çok kaybolduğumu hissediyorum. Ben... ilk defa yaşadığım bu duyguyla nasıl baş edeceğimi bilmiyorum. Bana birşey söyle, ne yapmalıyım " konuşurken dudağımda ki parmakları yanağıma kaymıştı ve baş parmağı ile yanağımı okşuyordu. Zihnim ne yapıyorsun diye alarm veriyor ancak bedenim bu komutu algılamamış gibi öylece duruyordu. Bunu yapmasına nasıl izin verirdim. Bu çok... çok yanlıştı. Ayrıca o söyledikleri de ne demek oluyordu. Yoksa bütün bunlar bir itiraf mıydı ? Kalbim ağzımdan çıkacak gibi coşkuyla çarptı. Heyecandan titreyen bacaklarımı hareket ettirebildiğimde ondan birkaç adım uzaklaştım. Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. Bir şeyler söylemeyi bırak yüzüne dâhi bakamıyordum. Gözlerimi yerdeki parkeye dikmiş öylece odanın ortasında dikiliyordum. Bir kuşun kanadı gibi çırpınan kalbimin , içinde bulunduğumuz duruma daha fazla dayanamayacagını hissettim ve " ben artık gitsem iyi olacak ,iyi geceler " diyerek hızla kendi odama geçtim.
VOCÊ ESTÁ LENDO
~AFRA~
EspiritualBen geldim anne... Kanatları yorgun kelebeğin geldi. Ahh, anne. .. birşey var, tam şuramda, sol göğsümün altında, canımı ölesiye acıtan bir şey... Sanki tüm dünyanın yükü üzerimdeymiş de altında eziliyormuşum gibi. Kaburgalarım sızlıyor anne...Göğ...