'Yüreğimin en çetrefilli imtihanıydı. Seninleyken sensiz yanmak.'Bütün gece düşünmüş ve bir karar vermiştim. Bu gece son kez kokusunu kendime armağan edip sonra hayatından çekip gidecektim. Bizim için bir gelecek yoktu biliyordum. Biz yanlış zamanda yanlış şartlarda yolları kesişen iki yabancı gibiydik. Sevgimize rağmen bir olmayı becerememişken, bunca ağır imtihandan sonra nasıl bir araya gelebilirdik...
İlk önce babanem ve Handan 'ı ziyaret ettim. Sonra Leyla annelere gittim. Ardından yürek yarama, anneme... Onunla vedalaşmadan bu topraklardan gidemezdim. En çok onun yanında kaldım. Onunla konuştum, içimin kederini toprağına akıttım. Kimbilir bu kuru toprağı bir daha ne zaman ziyaret edebilecektim. Ona yaşadığım herşeyi anlattım. Üzdüm onu biliyorum ama o benim en büyük sırdaşımdı. Hiç sorgulamadan, olmaz demeden dinlerdi dertlerimi. Şimdi ona gidiyorum diyordum. Kızıyordu belki bana ama anlıyordu biliyordum. O beni hep anlardı zaten. Hayatın bana sunduğu imtihanlar o gittiği gün başlamıştı. Sonrasında çorap söküğü gibi devamı gelip durdu. Herşeye rağmen bugün hala ayaktaydım. Acıyı veren sabrını da veriyordu çok şükür.
Eve döndüğümde akşam ezanı okunmak üzereydi. Işıklar yandığına göre Ayaz gelmiş olmalıydı. Sessizce içeriye girdim. Etrafta gözükmüyordu. Saniyeler sonra elinde mutfak havlusu ile kapının önünde belirdi.
" Hoş geldin. İkimiz için şahane bir yemek hazırladım. Hadi üstünü değiştirip hemen gel " dedi ve tekrar mutfağa girdi. Ne yapmaya çalıştığının farkındaydım. Dün geceyi yok sayıp herşeye sıfırdan başlayalım diye çabalıyordu. Peki yaşanan onca şeyi yok sayıp önümüze bakmak bu kadar kolay mıydı? Sanırım benim buna olan inancım onunki kadar kuvvetli değildi. Düşüncelerimden sıyrılmak için kafamı hızla iki yana sallayıp yukarı çıktım. Üzerimi değiştirip abdest aldım. Akşam namazını kıldıktan sonra aşağıya inip direk mutfağa geçtim. Mis gibi kokuyordu. Yemek konusunda ne kadar başarılı olduğunu Katar 'da ispatlamıştı. Ve benim için hazırladığı o hasta çorbasının tadı hâlâ damağımdaydı. Hazır olan masaya usulca kuruldum. Bana elleri ile servis yapıp tam karşıma oturdu. Yüzünde tatlı bir tebessüm vardı. Sanki olumsuz hiçbir şey yok gibi, hiçbir şey yaşanmamış gibi... Bu oyununa katılmaya karar verdim. Tıpkı onun gibi ben de bir geceliğine herşeyi yok saydım. Normal bir evli çift gibi gün içinde neler yaptığımızı konuşup neşeli bir sohbet eşliğinde yemeğimizi yedik. Ardından birlikte mutfağı topladık ve salona geçip kendimize güzel bir film seçtik. Gerçi ben filmden ziyade onu izlemiştim. Her mimiğini zihnime kaydettim. Kirpiklerinin sayısını ruhuma işledim. Ve yanağındaki çukurları gözlerime hapsettim. Ona kimsenin benim gibi bakmaması için yaradana yakardım. Kimsenin bu eşsiz kokusunu duymaması için, o güzel sesini işitmemesi için dua ettim. Film bittiğinde gözlerimi kara gözlerine kilitledim.
" Bu gece seninle uyuyabilir miyim ? " diye sorduğumda afalladı. Yüzüme dikkatle baktığı birkaç saniyenin sonunda ayağa kalktı ve hiçbir şey söylemeden elimi tutup beni üst kata, ikimize ait olan yatak odasına götürdü. İkimiz de konuşmuyorduk ama hissettiği huzuru kaburgamda hissediyordum. Yatağa girdiğimizde beni göğsüne çekip sıkıca sarıldı. Burnumu boyun girintisine yaslayıp hasret kalacağım kokusunu nefesime hapsettim. Söylediği iki kelime aramızdaki sessizliği bıçak gibi böldü. " Seni seviyorum! " Ne çok duymak istemiştim ağzından bu sözü. Demek ki kısmet son gecemizde duymakmış. Benden bir karşılık beklediğini biliyordum ama ona bunu veda edeceğim gece söylemek istemiyordum. Bizim için bir son yokken bunu bilmesine de gerek yoktu. Sessizliğim ona en büyük cevabım olmuştu. Hiçbir şey söylemeden birbirimizde kaybolduk.
Sabah ezanı için kurduğum alarm çaldığında hızla yataktan kalktım. Ayaz huysuz bir şekilde " nereye " diye mırıldandığında dudaklarımı kulağına yaklaştırıp " namaz için kalktım, uyu sen " dedim. Tekrar gevşedi ve uykuya devam etti. Oysa en büyük hayalimdi onunla birlikte Allah 'ın huzuruna varmak ve güneşi birlikte karşılamak... Ama şimdi vakit veda vaktiydi.
KAMU SEDANG MEMBACA
~AFRA~
SpiritualBen geldim anne... Kanatları yorgun kelebeğin geldi. Ahh, anne. .. birşey var, tam şuramda, sol göğsümün altında, canımı ölesiye acıtan bir şey... Sanki tüm dünyanın yükü üzerimdeymiş de altında eziliyormuşum gibi. Kaburgalarım sızlıyor anne...Göğ...