6: Görüşler

135 24 4
                                    

Uzun zaman sonra ilk defa çimenlikte dolaşıp bir papatya almıştım elime. Seviyor sevmiyor yapmak için büyüdüğümü zannederken kendimi yere oturup bağdaş yapmış bir halde buldum. Yapraklar bir bir parmaklarımın arasından çekilip yerle buluşurken dudaklarımdan ritmik olarak dökülen cümlelerle anlam kazanıyor gibiydi. "Ve..." diyerek son kalan yaprağı alıp attım. "Seviyor," diye bağırdım. "Fatma, beni seviyormuşsun."

Topladığı papatyaların gövdelerini birleştirerek taç yapmaya çalışan Fatma bana baktı. Gözlerini kısarak, "hain, zaten seviyorum. Ota sormana gerek yoktu," dedi.

Hayretle gözlerim açıldı. "O ot değil, papatya."

Fatma, güldü. "Of, Nida. Allah aşkına ne yapıyoruz burada?" dedi ve son gövdeyi birleştirdi. Taça hayranlıkla baktım. "Çok güzel oldu, bana da yap."

"10 lira," dedi Fatma ve güldü. Yüzümü astım. "Çok komiksin," diyerek önüme döndüm. Gözlerimi kapatarak rüzgarı içime çektim. Burası mahallenin meşhur piknik çimenliğiydi. Burası ile ilgili anılarım hep ilkokuldan kalmaydı. Meydandaki kitapçıya dönüşünde ısrarımla oturmuştuk. Gözlerim alnıma değen tüylü bir cisimle huylandı. Alnım kırışırken gözlerim açıldı. Fatma, tacı başıma takmıştı. Gülümsedim. "Ya, teşekkür ederim," diyerek iki elimle saçımda sabitledim.

Fatma, karşıma oturdu ve bana baktı. "Çok yakıştı," dedi.

"Sen yaptın çünkü," diyerek yanağına hafifçe vurdum. İki elini çimenliğe sabitledi ve arkaya yaslandı. "Çok özlemişim burayı," dedi etrafa bakınırken. Başımı salladım. "Ben de çok çok özledim."

Fatma, beyaz gömleğinin bel kısmına baktı. Toprak olmuştu. "Bak bunu özlememişim," dedi ve gömleğini tek eliyle yukarı kaldırdı. "Ne zaman kalkıyoruz Nida hanım?"

Omuz silktim. "Kalalım biraz daha," dedim. "Of, evde daralıyorum."

Fatma, iç çekti. "Peki," dedi ve yanımdaki poşeti eline aldı. "Tokam buradaydı, değil mi?"

"Evet," diye mırıldandım, bacaklarım arasında kalan otları koparırken. Öndeki iki tutamına örgü yapıp açık bıraktığı saçlarını ensesinde dağınık topuz yaptı. Gelen kalabalık bir sesle başımı çevirdim. Birkaç tanıdık yüz yanımızdan geçiyordu. Yüzümü hemen çevirdim. "Bunlar niye burada?" diye homurdandım. Fatma da yüzünü ekşitti. "Ben de pek hoşlanmadım."

Fatma, bacaklarını silkeleyerek, "hadi, gidelim. Tadı kaçtı," dedi. "Geç de oluyor."

Yüzümü astım. "Ben kalkmak istemiyorum, onlar gitsin."

Fatma ayaklandı. Tepemden bana bakarken, "ne diyelim? Kovalım mı?" dedi ve elini uzattı, "Hadi, hadi," diyerek salladı. Memnunsuz bir tavırla elimi avcuna sardım. Ayaklandım ve pantolonumu silkeledim. Silkelerken eğilen başımla taç burnuma indi. Saçlarım yavaştan yüzümü kapatırken Fatma tacı alarak poşete koydu. Doğruldum ve saçlarımi elimle düzelttim. Fatma'nın koluna girdim ve çimenlikte yürümeye başladık. Kalabalık gruba kötü bakışlar atarak çimenliğin olduğu sokaktan ayrıldık.

Fatma, "bırak bakmayı," diyerek bana söylendi. Fatma bu kez yüzünü astı. "Ne oldu?" diye sordum. "Her an Ecem çıkabilir buradan," diye mırıldandı.

"Aa, o burada mı oturuyor?" diye sordum. "Annem buraya hep mevlüte gelirdi, hatırlıyor musun?"

"Tamam işte, Ecem'in yengesine gidiyorlardı."

"Ciddi misin? Ben hiç görmezdim onu?"

Fatma, nefes verdi. "Sence Ecem mevlütlere gelir miydi? Olduğu günler parka çağırıyordu beni."

2630. SokakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin