28. İblis (#2)

1.6K 96 11
                                    

Polis elindeki çakmağı üzerime atmaya yeltenmeden yan tarafa doğru yuvarlanmayı başardım. Vücumda ki acı uykuya geçmişti ama her hareketimde uyanıyordu ve beni durdurmayı başarıyordu. Ama bunu umursamayacaktım.

Hızlıca ayağa kalktığımda polisin çakmağı yara fırlattığını ve betonun kararmaya başladığını fark etitim. Bir an gözlerim adamınkileri buldu. Gözlerinde ki ifade yalvarmak gibi okuyamadığım bir şeydi.

"Git." dedim yüksek bir sesle. "Sana git dedim!"

Polis arkasına bakmadan odadan çıkıp gitti. Betonda kararan yerler hızlıca artıyordu ve Kyle'nin cesedinin alevleri tavana yükseliyordu. Bu işte bir gariplik vardı ama ne olduğunu öğrenecek vaktim yoktu.

Hızlıca Kyle'nin üstünden atlayıp odadan çıktım ve sırtımda ki yaranın daha çok ağrımasına sebep oldum. Koridora ulaştığımda Stephen ve Mike da ölmüştü ve alevler her yeri sarıyordu. Sürekli öksürüyordum ve dumandan görüş alanım daralıyordu. Duramazdım, durmamalıydım. Yoksa bu ölüm çukurundan asla çıkamayacaktım.

Gücümü topladım ve binadan dışarı çıkmayı başardım. Çatıda görünen bir hasar yoktu ama dış zeminde tıpkı evdeki beton gibi kararmaya başlamıştı. Hiç düşünmeden koştum. Ve hızımı iyice arttırmaya başladım. Arada sırada bir iki dakika bekliyor ve yine koşuyordum. Evimize vardığımda itfaiye seslerini duymaya başladım. Kalbim çıkacakmış gibi atıyordu ve normal seyrinde ilerlemesi için sadece durmam gerekiyordu.

Kapıyı yumruklamaya başladım. İki dakika gibi bir süre sonucu Carrie kapıyı açtı. Yüzü ağlamaktan dolayı ıslak ve gözleri şişmişti, acınacak haldeydi. Bana bakıp tekrar içeri girdi. Ben de onu takip edip kapıyı arkamdan kapattım ve kolunu yakaladım.

"Ne var?" dedi bana doğru döndüğünde. Biraz soluklandıktan sonra ona olanların hepsini anlattım.

"O zaman o polisler neden beni yakalamadı?" dedi.

"Çünkü güçlerin yok Carrie. Artık bir cadı değildin." Derin bir soluk aldı ve gözlerini kapadı. "Buradan gitmeliyiz," diye lafımın devamını getirdim. "Hemde hemen!"

"Ama nereye Ethan? Onlar her yerde. Bu işin asla bir sonu olmaz. Hayatımız ne hale geldi!" Yanımdan çekilip kanepeye oturdu. Yanına gidip oturduğumda vücudumda ki ağrı yerleri görevini sürdürmeye devam ettti.

"Eski hayatımıza dönmeliyiz." dedim.

"Ne?" dedi şaşkınca bana bakarken.

"Beni duydun, başka çıkar yolu yok."

"Ama eğer zaman yolcuğunu üçüncü kez tekrarlarsak yasalara aykırı geliriz. Bir cadı bir yıl içinde sadece tek bir seyehat yapar ve bunu aşarsa bedelini öder."

"Ne fark eder? O polisler gelip seni ateşe verdiği zamanda bir bedel ödemiş olmuyor musun?" Arkamda duyduğum merdiven sesleriyle irkildim. Billy ağır adımlarla aşağı inip yanımıza geldi ve oturdu. Soru sorarcasına başını iki yana salladı, her şeyi ona anlatınca tepkisi tıpkı Carrie gibi olmuştu.

"Bunu yapamayız." dedi. "Carrie büyü yapamaz. Sen de hiçbir şey bilmiyorsun."

"Denemekten zarar gelmez." dedim.

"Hayır öyle bir gelir ki," dedi Carrie. "Bunu yapmak o kadar kolay değil."

Camlar teker teker kırılmaya başlayınca üçümüzde irkildik. "Cadı bu tarafta! O iblis burada!" diye sesler yükseliyordu dışardan.

"Lanet olsun!" dedim ayağa fırlayarak. "Bir şey düşünseniz iyi olur yoksa hepimiz öleceğiz."

"Bir dakika," dedi Carrie soluklarının arasından. "Büyü kitabı nerede?"

Cadının LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin